Yarım
Biliyorum ki; her ne söylersem, söyleyeceklerim yarım kalacak. Her ne yaparsam eylemlerim yarıda kesilecek. Bütün çabalarım, bütün arzularım yarım kalacak.
Bazen insanın bağrı sözcüklerle dolar taşar. Oldukça anlamlı sözler sarf ederek kendini rahatlatmak ve sözü gediğine koymak için can atar. Ancak gariptir ki; söylenen hiçbir söz amacı tam olarak karşılamaz, insanın yüreğini soğutmaz.
Hayat yarım kalmış umutlarla geçiyor. Yaşamımızın tarihi yarım kalmışlıkların tarihidir. Keşkeler ve hüzünlerle örülmüş bir yaşamın tarihidir. Biz yaşama yarım olarak başladık, yarımlarla ilerliyoruz. Yarım insanlar, yarım canlılarız. Öykülerimiz, yiğitliklerimiz, yarıda kesilmişlerdir çünkü. Ne kahramanlıklarımız sonucu görebilmişler ne de acılarımız.
Şunu öğrendim ki; insan hangi programları ortaya çıkarırsa çıkarsın, hangi amaçları hayatının merkezine koyarsa koysun, yarım kalmaya, yarım bırakmaya mahkûmdur. Çünkü bu yaşamın kendisi bir yarım hayattır. Mayası yarım atılmış bu hayatın. Yarıma göre ayarlanmış her şey. Yarıma mahkûm bir hayattır yaşadığımız. Bu nedenle de sonu gelmez arzuları olanların yarım kalmaları kaçınılmazdır.
Hayata veda etmeden bütün hedeflerine ulaşmış birini ben şahsen hiç duymadım. Bu çok ilginç bir durumdur. Birçok amacını gerçekleştirip, nihai hedefine doğru yol alan, ancak neredeyse sonuca ramak kala hayata veda eden birçok insan duydum ve gördüm. Bazen bazı insanların yaptıkları işi sonlandırmaya karar verdikleri, son bir hamleyle alışkanlıklarından vazgeçmeyi hedefledikleri, hatta bunu yeminlerle ikna edici yöntemlerle teyit ettikleri olur. Fakat ne yazık ki bu son hamlenin hiçbir zaman sonu gelmez. Bir anda bu kişilerin hayattan göç ettikleri haberi yayılır her tarafa. Bütün teyitler, bütün yeminler ortada kalmış olur.
Bütün bu boğuşmalarımız, kavgalarımız, kargaşalarımız, bütün derin hesaplarımız bir bir yarım kalacak. Bütün bu sıcak duygular, içinde kaybolduğumuz coşkularımız, bütün bir gençlik heyecanı, bir gün bütün arzularını unutup bizi yarı yolda bırakacaktır. Ne gözlerimizin doyması mümkün olacak ne de yüreğimiz yaptıklarına karşın mutlu ve sakin bir kıvama gelecek. Hangi açıdan bakılırsa bakılsın, yaptıklarımızın çoğundan pişman olarak yarı yolda kalacağız. Her halükarda hüzünlerimizle başbaşa kalacağız. Yaptıklarımızdan vazgeçmek zorunda kalsak bile, istemeyerek ve memnun olmadan yapacağız bunu. Hayat sürdükçe bu döngü bizi bir durumdan ötekine sürükleyecek.
Çünkü biz yarım kalan bir rüyayız. Yarıda kesilmiş bir hikâyeyiz. Süslü hayallerimiz, coşkularımız, umutlarımız, hüzünlerimiz, gece karanlığında kayboluveriyor ansızın. Söylediğimiz ezgiler, art arda sıraladığımız şiirler, en coşkulu yerlerinde kesiliveriyorlar.
Hayat yarısında başlayan bir ezgidir çünkü. Henüz yarıdayken de bitecek. Ne başından bir şey anladık ne de biterken bir şey anlayacağız. Çünkü zaten ne başı gerçek hayatın başı idi ne de sonu hayatın sonu olacak. En büyük çelişki de bütün bu gerçeklere rağmen, insanlığın bu hayatı gereğinden fazla anlamlı görmesidir. Bütün imkânlarıyla bu hayata yüklenmesidir. Oysaki bu hayat bu yük için doğru hedef değildir. Bu anlamlar için doğru hedef değildir. Çünkü bu hayat, kendi başına kâmil değildir. Nihai hayat değildir. Nasıl yarıdan başladıysa, aynı şekilde yarıda ve yarım bırakarak bitecektir.
Hayat ağacını ne kadar rengârenk süslemeye kalkışsak da adım adım, tatlı tatlı örsek de hayatı, ansızın bir kalın duvar bizimle hayatımız, bizimle çabalarımız arasına girecek. Kalakalacağız bir başımıza. Her ne söylersem söyleyeceklerim, her ne yazarsam da yazacaklarım yarım kalacak. Kaç cümle kursam da bazı cümleler eksik kalacak ifadelerimden. Nice sözler yüreğimde maya tutacak, birçok dert ve hüzün yüreğimi yuva edinecek. Biliyorum ki; bu yazının kendisi de yarım kalacak. Yüreğimi mekân edinen birçok söz, konu için toplanan birçok düşünce yerinde kalacak. Söyleyeceklerim, satırın ortasında kesiliverecek ve yazıyı bitirdikten sonra, keşke ağdalı birkaç cümle daha ekleseydim, cümlelerimi daha da süsleseydim diyeceğim.
Şu halde yapılabilecek en iyi şey de sınırı bilip bir yerde nokta koyabilmek.
- Ramazan Hayırlı Amellerimizi Çoğaltma Fırsatı Olsun!
- Kürt Sorununda Yol Ayrımı; Ya Resmi İdeoloji, Ya Çözüm!
- Yüksek Yargıda Ergenekon Dayanışması ve Çürümüşlük
- Çin Kapitalizmi ve Doğu Türkistan Sancısı
- Doğu Türkistan Katliamı Fatih'te Tel'in Edildi!
- Başörtüsü Düşmanlığı Almanya’da Can Aldı!
- Katsayı Zorbalığı Nihayet Sona Erdi! Sıra Başörtüsü Yasağına Gelmeli!
- Antalya Savcılığı Hukuku İstismar Ediyor!
- İlkav Davası ve İşgüzarlığın Sefaleti
- İslami Hareket: Hedef ve Metotlarda Netlik
- Medeni Batı’nın Halleri
- “Eşidda” Kavramı Bağlamında, Kâfirlerle Diyalogumuzun Sınırları
- “Abd” Kavramı
- Anonim Bir Kahraman Battal Gazi
- Hz. Musa Kıssasında İlm-i Ledün Bilgisi, Hayır ve Şerrin Takdiri
- “Bilge Terzi” Kitabı Üzerine
- Din, Tecdit ve Reform Kavramları Üzerine Mülahazalar
- Bir Tanıklık Romanı ya da Türkistan’a Edebiyattan Bakmak
- Yarım