Bünyamin Doğruer

Yazarın Tüm Yazıları >

Tutunamayanlar

Haziran 2009A+A-

Tutunamayanlar

Bünyamin DOĞRUER

Allah’ın sapasağlam, kopması mümkün olmayan ipine sımsıkı sarılın, ayrılmayın, tefrikaya düşmeyin, parçalanmayın. Sonra rüzgarınız esmez olur...” ayetine göre kendine istikamet açısı bulamamış olan her insan, ilahi kulp bulamayanlar, tutunamayanlar topluluğuna dahildir.

Tutunamayanlar, yılgınlık ve çözülmüşlüğü, temel davranış kalıpları haline getirmişlerdir. Kapitalist egoizme dayalı mülkiyet ve güçlenme anlayışı içinde “Biz de Müslümanız!” edebiyatı yapıp hayat nizamı olan İslami değerleri kendi hayatlarında bir garnitür mesabesine düşürmüşlerdir. Her sahada çoklukla övünme (tekasür) duyguları en yüce ve temiz hedefleri, yönelişleri ifsat etmiştir ve etmeye devam etmektedir. Tutunamayanlarda çokluk, hırs ve hedef haline gelmiştir. Hâlbuki Allah’ın ipine tutunanların dilindeki dua; azlığı çokluğa galip kılan “Allah’a şükürler olsun!” şeklindedir.

Tutunamayanlarda üslup, duruş, tavır göremezsiniz. İnançlarına, düşüncelerine, değer yargılarına sırtını dönen adam rolünü oynarlar. Dünya ile ahiret bir makas darbesiyle ikiye ayrılmıştır. Böyle bir kimliğin kapsam alanı sadece dünyadır. Şahsiyeti kaybolmuş, kendisi yoktur, yani başkası vardır onun yerinde ve de şartlara iman vardır...

Tutunamayanlar şartlara iman ederek hayatın dinamizmini öldürürler. Anlam ve hayatın dışındadırlar. Zorlukları sırtlayamaz, taşıyamaz, omuzlayamazlar. Şahsiyet erozyonu hızlanmıştır onlarda. İçlerinde hâlâ bir yanardağ taşıyanlar; hayata tutunamayanların, yolda bükülenlerin, kitaplarını yakanların düştükleri hazin durumu yakından bilirler. Tutunamayanlar ruhlarını kesintisiz bakım ve onarıma tabi tutmadıkları için Allahsızlığın kararttığı ortam içindedirler; iç dünyalarında ruh mantarları üremiştir. Vahşetle ürperen çiçekler oluşmuştur ruhlarında, ayrık otları büyümüştür. İç alemlerinde tefekküre, düşünceye yer olmadığı için yaşadıkları hayatın seviyesi çok düşüktür. Böylesi ucuz insanlar pahalı zevklerin adamıdırlar. Vahye sırt döndükleri için akıllarıyla değil iç güdüleriyle hareket ederler. Ne hadlerini bilirler ne kendilerini. Acizliklerini itiraf edemezler, Allah’ı hakkıyla takdir edemezler. Allah’tan hakkıyla korkmazlar. Sıfatları, davranışları, duyguları artık mümince değildir. Fikirsizlik ve düşüncesizliğin utancını yüreklerinde hissetmezler.

Tutunamamak düşünsel değişimi yapamamaktır, fikrî kasvet içinde olmaktır. Zihni bulanıklıktır. Din dışı kutsallıklar üretip, bunlara ilkel dürtülerle ibadet aşkıyla tapınmakla kendini tatmin eden bir düşünce içinde olmaktır. Tutunamamak cahiliyyenin kokuşmuş havasından memnun olmaktır. Ayağın altından toprağın kaymasına razı olmaktır.

Tutunamayan, ölüm sularında bocalayandır, her gün ölendir; düşüncede ve hayatta zulûmat/karanlıklar içindedir. Kitab’ın ışığından beslenemeyecek kadar nasipsiz kalmış, vahyin aydınlığının diriltici mesajından istifade edememiştir. Putların karattığı ortamlarda hep sahte ve nefsin hoşuna giden gölgelerde oyalanmış, vahyin serinletici hakiki gölgesinden mahrum kalmıştır. Tutunamayanın ruhu, vahyin sıcaklığıyla tanışmadığı için donmuştur, katılaşmıştır, taş kesilmiştir. Vicdandan, insanlıktan, merhametten yoksun kalmıştır.

Bünyedeki bu olumsuz saltanatı yıkmak, vahyin güneşini kalpte egemen kılmakla mümkün olacaktır. İman nehrinde yıkanan insan, böylelikle kopmaz bir kulpa tutunabilir; yeniden insanlığını, ahlakını, düşüncesini, Kur’an’a imar ve inşa ettirir...

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR