1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Türkiye-İsrail İşbirliği Anlaşmaları Kime Ne Kazandıracak?

Türkiye-İsrail İşbirliği Anlaşmaları Kime Ne Kazandıracak?

Eylül 1996A+A-

Filistin'le Dayanışma ve Dostluk Derneğinin Türkiye-İsrail arasında gerçekleşen anlaşmalar üzerine kaleme aldığı raporun bir özetini sunuyoruz.

Bilindiği üzere Türkiye'nin İsrail'le ilişkileri İsrail'in kuruluş yıllarına kadar uzanmaktadır. Bu ilişkiler, FKÖ liderleriyle İsrail yönetimi arasında imzalanan Oslo Anlaşmasından sonra iyice sıkılaştı. Bu doğrultuda karşılıklı olarak yoğun bir ziyaret trafiği başladı. Bütün bu ziyaretlerde üst düzey yetkililer, birbirlerine sıcak iltifatlarda bulunurlarken birçok ikili anlaşmaya da imza attılar. Anlaşmalar turizmden istihbarata, pek çok alanda ikili işbirliği getiriyordu. Aslında Ortadoğu'nun çıbanbaşı özelliği taşıyan ve bir terör örgütünden farkı olmayan İsrail işgal yönetimiyle yapılan tüm ikili işbirliği anlaşmalarının sorgulanması gerekiyordu. Fakat Türkiye'deki mevcut yönetim ve basın yayın organları yıllardan beridir, İsrail'i kamuoyuna normal bir devlet, ona karşı verilen bağımsızlık ve hak mücadelesini de bir tür terör olarak kabul ettirmeye çalıştığından, söz konusu ikili anlaşmalar kamuoyunda ciddi bir tepkiyle karşılaşmadı. Kamuoyundaki bu sessizlik ve tepkisizlik sonuçta Türkiye'deki yönetime bir adım daha ileri gitme cesareti kazandırdı ve Genelkurmay İkinci Başkanı Çevik Bir'in bir İsrail ziyareti esnasında askeri alanda da ikili işbirliğine gidilmesini öngören yeni bir anlaşmaya daha imza atıldı. Anlaşma görünüşte askeri eğitim alanında işbirliğini öngörüyordu. Fakat gerçekte tam bir askeri işbirliğinin temelinin atılması amaçlanmıştı. Kaldı ki, sadece eğitim alanında işbirliğine münhasır olması bile böyle bir anlaşmayı haklı çıkarmaz. Askeri işbirliği anlaşmasının gün yüzüne çıkmasından kısa bir süre sonra hükümet değişikliğinin yaşanması bu anlaşmanın iptal edilebileceği beklentisi uyandırdı. Fakat "Hükümet Protokolü" gerekçe gösterilerek anlaşma iptal edilmediği gibi, "Savunma Sanayi İşbirliği" adıyla yeni bir anlaşma gündeme getirildi.

Halktan Gizli, El Altından İmzalanan Bir Anlaşma

F-4'lerin modernizasyonu ihalesiyle ilgili haberler ve değerlendirmeler zihinlerde daha sıcaklığını korurken basın yayın organlarında Türkiye ile İsrail arasında imzalanan yeni bir askeri işbirliği anlaşmasından söz edilmeye başlandı. Üstelik bu anlaşma, Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir'in Türkiye kamuoyunun hükümet tartışmalarıyla meşgul olduğu bir sırada gerçekleştirdiği İsrail ziyareti esnasında imzalanmış ve uzun süre gün yüzüne çıkarılmamıştı. Bu şekilde kamuoyundan gizli ve el altından anlaşmalar imzalanması aslında yönetimin halktan ne derece uzak olduğunun açık bir göstergesiydi.

Şimdi de Savunma Sanayiinde İşbirliği

Halkımız Türkiye'deki hükümet değişikliğinin önemli sonuçlarından birinin Türkiye-İsrail Askeri İşbirliği Anlaşması'nın ilga edilmesi olacağı beklentisi içindeydi. Çünkü yeni hükümeti kuran RP, kendisini iktidara taşıyanlara böyle bir vaadde bulunmuştu. Ancak "Hükümet Protokolü" gerekçe gösterilerek bu anlaşmanın ilga edileceği vaadleri rafa kaldırıldı. Daha sonra bununla da yetinilmeyerek, İsrail işgal rejimiyle "Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşması" adı altında yeni bir anlaşma imzalanması büyük bir hayal kırıklığına yol açtı. Dört milyon insanı yurdundan çıkaran, beşikteki bebeklere varıncaya kadar onbinlerce insanı vahşice katleden bir işgal ve gasp rejiminin Türkiye'deki müslüman halkın parasıyla beslenmesine fırsat veren bir anlaşmaya "evet" denilmesinin izah edilebilecek bir yanı yoktur.

İsrail'in saldırgan ve vahşice tutumu kuruluşundan bu yana değişmemiştir ve Filistin toprakları üzerindeki işgal saltanatı varlığını sürdürdüğü müddetçe de değişmesi mümkün görünmemektedir. İşte Türkiye, böyle saldırgan bir politikaya adam yetiştirmekle ağır bir sorumluluk yüklenmektedir. En son Lübnan saldırısında beşikteki bebeklerin, ambulanstaki yaralı çocukların üzerine nasıl yağmur gibi bomba yağdırdıklarım bütün dünya gördü. İsrail ordusunun pilotları bu saldırganlık anlayışıyla yetiştirilmektedirler. Bundan dolayı Siyonist vahşetin gelecekte gerçekleştireceği saldırılarda ve katliamlarda Türkiye'nin de sorumluluğu olacaktır.

Seslerimizi Yükseltmeliyiz!

İsrail'le imzalanan gerek askeri işbirliği ve gerekse savunma sanayi işbirliği anlaşması Türkiye'nin ve bu ülkede yaşayan halkın her bakımdan aleyhinedir. Bu anlaşmalara "evet" denilmesine gerekçe olarak hükümetin bir koalisyon hükümeti olduğunun hatırlatılması, bu konudaki sorumluluğu ortadan kaldırmaz. Son savunma sanayi işbirliği anlaşmasının basit ve önemsiz bir anlaşma olduğu iddiası da tutarlı bir iddia değildir. Duyarlılık sahibi ve uzağı görebilen insanlarımızın bu anlaşmaya mutlaka tepki göstermeleri gerekir.

Filistin'le Dayanışma ve Dostluk Derneği

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR