1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Toplumsal değişimin dinamikleri üzerine

Toplumsal değişimin dinamikleri üzerine

Kasım 1995A+A-

İDKAM'da 7 Ekim 1995 tarihinde düzenlenen "Toplumsal Değişimin Dinamikleri Üzerine" konulu programa konuşmacı olarak Mehmet Pamak katıldı.

Pamak konuşmasına önemli bir tespitle başladı: "Gerçek değişim hakla batıl arasındaki köklü değişimdir".

Batı düşüncesinde "şeyler değişir" düşüncesi hakimken İslam düşüncesinde "şeyler değiştirilir" düşüncesinin hakim olduğunu yani "aksiyoner İnsan"dan bahsedildiğini söyleyen Pamak "İslam'da değerler Allah tarafından verilmiştir (a priori) ve değişim de entegre (bütüncül) bir süreçtir" dedi. Gerçek bir değişimin insanları '"zulumattan" "nura" çıkaracağım ifade eden Pamak, bu kavramların geçtiği Bakara 257'de 'zulumat'ın çoğul 'nur'un ise tekil kullanıldığını, yani hakikat tek iken dalaletin çok çeşitli olduğunu belirtti. Allah'ın gönderdiği kaynağa (vahiy) göre hareket eden insanların Nur'a çıkıp İslami bir yönetim kurduğunu belirten Pamak, Allah'ın vahyinden uzaklaşanların ise zulumat'a düştüğünü vurguladı. Yine İbrahim 1 ve 5 ile Talak 11'de aynı manada nurun tekil, zulumatın ise çoğul kullanıldığını belirtti.

Toplumsal değişimin dört temel dinamiğinin Asr Suresi'nde geçtiğini söyleyen Pamak, bunların: İmari; salih amel, hakkı tavsiye etmek, sabrı tavsiye etmek olduğunu ifade etti.

Müşriklerin bile bugünkü bazı müslümanların Allah inancından daha sağlam bir Allah inancına sahip olduğunu söyleyen Pamak, önemli olanın tevhid imanı olduğunu vurguladı.

Salih amelin ise yaşayarak tebliğ etmek olduğunu vurgulayan Pamak, "inandıklarımızı hayata geçirmeli, ahlak edinmeliyiz" dedi.

Hakkı tavsiye etmenin gereği gibi yapılması halinde baskı ve işkencelerin artacağını belirten Pamak, müslümanların ciddi bir sınavdan geçmediklerini, henüz salonun etrafında dolaşıldığını, bu arada tek tük sınava tabi olanların çıktığını söyledi.

Sabrı tavsiye etmenin de bir zillet ve pasiflik hali değil, sebat edip direnmenin ve başkaldırmanın bir ifadesi olduğunu vurguladı.

Toplumun değişime daima direndiğini belirten Pamak, tepeden inmenin çözüm olmadığını mesela, Pakistan'da halkın ilk fırsatta Benazir Butto'yu tercih ettiğini, bu yüzden değişimin tabandan başlaması gerektiğini vurguladı (Rad 11).

İnsanın kendi nefsindekini değiştirme yeteneğine sahip olduğunu belirten (Enfal 53, Şems 7-8, Saf 5) Pamak, toplumun ne kadarının kendini değiştirmesiyle zulumattan nura çıkılacağının ise kendini değiştiren toplumun (toplumun içinden hayra çağıran gurubun) takvasına bağlı olduğunu ifade etti. Mesela Enfal 65'de bu oran 1'e 10 iken, başka bir ayette 1-2'ye düşebiliyor diyen Pamak, aslolanın topluma plan-proje sunmak değil, toplumu Allah'ı birlemeye çağırmak olduğunu, aksi takdirde iki türlü olumsuzluk yaşanabileceğini belirtti:

1-İnsanlar tevhidi Öğrenmeden ölebilirler.

2-Başarısızlığın faturası İslam'a çıkartılır.

Bu yüzden biz devamlı değişene değil, değişmeyen hakikate çağırmalıyız, tüm peygamberlerin çağrısı da bu şekilde olmuştur, plan-proje üretilmeli, ama 'İslam budur' denmemelidir diyen Pamak, bu tür çabaların gayri İslami ve büyük vebali olan davranışlar olduğunu vurguladı.

İslam'da ahiretin dünyaya tercih edildiğini vurgulayan Pamak, (Hadid 20, İbrahim 3, Nisa 77. Al-i İmran 14, Rad 26, Bakara 212, Yunus 7-8, Şura 20) dünyevileşen insanın hayatının tuvalet-yatak odası-mutfak üçgeninde geçtiğini ve bu haliyle insanın insan olma özelliklerini kaybettiğini belirtti.

Soru bölümünde yöneltilen "bu sistemde müslümanca yaşamak mümkün mü?" şeklindeki bir soruya M. Pamak şöyle cevap verdi:

Bireysel hayat olarak sınırlıdır, toplumsal hayat bakımından ise imkan yoktur. Biz müslümanlar olarak özgürlüklerimizi rejimin koyduğu sınırlara kadar bile kullanmıyoruz , araya tampon bölgeler koyuyoruz. Oysa cesaret ve sabırla bu sınırlan dahi zorlamamız lazım. 141, 142, 163 bu şekilde bir mücadeleyle kaldırılmıştır. Özal ise bu mücadelenin meyvesini devşirmiştir.

'Gri değişimciler'in beyaza değil siyaha alternatif olduklarını vurguladıklarını ve bunu bir aşama olarak gördüklerini, böyle bir değişime çağrının ne kadar olumlanabileceğine dair bir başka soruya ise Pamak, zulumatın kulvarlarından birinde diğerine geçişin tercih sebebi olamayacağını, nasıl Hristiyanlığa çağrı abes bir şeyse, bir başka kulvara çağrının da aynı olacağını, dolayısıyla iyiniyetli de olsa böyle bir girişimin insanları çok kaygan bir zemine sürükleyeceğini, böyle hatalara düşülmemesi için de sıkı bir eleştiri geleneğinin oluşturulması gerektiğini vurgulayarak cevap verdi.

Bir başka soruya karşılık olarak ise akidede tedriciliğin olamayacağını, yani bir insana gerçeklerin eksiksiz anlatılması gerektiğini, tedriciliğin ise İslam'a ısınan insanların süreç içindeki amellerinde görülebileceğini söyledi.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR