Tek Sınav Çözüm Değil
Yüksek Öğrenim Kurulu (YÖK), her zamanki dayatmacı tavrıyla Öğrenci Yerleştirme Sınavını (ÖYS) kaldırmış, 1999 yılından itibaren tek dereceli sınav sistemi (ÖSS) ile öğrenci alınacağını açıklamıştır.
Gerekçe olarak; üniversiteye öğrenci seçerken, orta öğrenimin ağırlığını arttırmak, dershane bağımlılığını azaltıp, okulun önemini arttırmak, bilgi yerine yeteneği ölçmek olarak açıklandı. 1981 yılına kadar uygulanmış olan tekli sınav sistemi sakıncaları görüldüğünden değiştirilmiştir. Sınav heyecanı, stres ve özel sebeplerden olumsuz etkilenmeyi telafi imkanı vermesi bakımından iki aşamalı hale getirilmiştir.
İki aşamalı sınav sisteminde ÖSS yeteneği, ÖYS ise bilgiyi ölçmektedir. 1998 ÖSS sınavında 5174 öğrenci "O puan" almıştır. 1998 ÖYS sınavında ise 5641 lise birincisinden 1093 tanesi üniversiteye girememiştir. Hatta bu lise birincilerinden 322 tanesi ÖSS'y' bile kazanamamıştır. Bu lise birincilerinin hepsi Doğu ve Güneydoğu Anadolu'dan, mahrumiyet bölgelerinden değildir. İstanbul'dan, İzmir'den, Karadeniz'den, Ege'den, Akdeniz bölgesinden okul birincisi olup da sınavı kazanamayan pek çok öğrenci mevcut. Büyük bir çoğunluğu meslek liselerinde olan bu öğrenciler okul birincisi olduklarına göre sınavı kazanmaları gerekmez miydi?
Yeterli bir çalışma ve araştırmaya lüzum görmeden, konunun psikolojik ve pedagojik araştırması yapılmadan, eğitim uzmanlarının, eğitim sendikalarının görüşü alınmadan, kamuoyunda tartışılmadan, yangından mal kaçırır gibi üniversiteye girişin tekli sınav sistemine dönüştürülmesinin gerçek sebebi, liselerde eğitimin iflas etmiş olmasıdır. Bilginin ölçülmesinden vazgeçerek, sadece yeteneği ölçmeyi yeterli görmek "biz liselerde bilgi öğretemiyoruz onun için ÖYS'yi kaldırıyoruz" anlamına gelmektedir. 5174 adayın sıfır puan almasının, 1093 fişe birincisinin açıkta kalmasının ardından ÖYS'yi kaldırıp, tekli sınav sistemine geçmenin nedenini başka türlü açıklamak mümkün değildir.
Sınav şeklinin değiştirilmesinin bir diğer sebebi de dershanelere bağımlılığı azaltmaktır. Doğrudur. Dershaneler, orta öğretimde eğitimin yetersizliğinden, uygulanan eğitim sisteminin yanlışlığından, meslek eğitiminin özendirilememesi sebebi ile üniversite önünde oluşan ve devamlı olarak büyüyen yığılma nedeniyle ortaya çıkmıştır. Uygulanan çarpık sistem içerisinde artık olmazsa olmaz konuma gelmiş müesseselerdir. Gerçekte kültür liseleri oranı % 35 meslek liselerinin oranı ise % 65 olması gerekirken, bu bizde tam ters durumdadır. Bu oranlar tersine çevrilemediği süre içerisinde de dershaneler önemini koruyacaktır. Düne kadar dershanelerden şikayet etmeyenlerin, bugün dershanelere savaş açmasının gerçek sebebi YÖK'ün zihniyeti ile dershanecilerin zihniyetinin farklı olması mı, diye insanın aklına geliyor.
Üçüncü ve önemli bir sebep ise "Meslek Lisesi öğrencilerinin" üniversiteye girişlerini sınırlamak olsa gerek... Meslek Lisesi mezunları alanlarındaki bir yüksek okulu seçmezse 30-35 puanlık ek puandan mahrum kalacaktır. Bu çok büyük bir haksızlıktır, mutlaka düzeltilmelidir. Alan sınırlaması kaldırılmalı eskiden olduğu gibi herkes istediği alanı seçebilmeli, Meslek Lisesi mezunları kendi meslek dalında bir seçim yaparsa ayrıca bir ek puan verilmesine devam edilmelidir.
Dördüncü ve ana sebep ise; Sayın Hikmet Uluğbay'ın ifadesi ile "İmam Hatip Liselerini Cumhuriyetin okulları yapma" (Sanki Cumhuriyet okulları değilmiş gibi) girişiminin son aşamasının uygulanmasıdır. Milli Eğitim Temel Kanununun 32. maddesinde: "İmam Hatip Liseleri hem mesleğe, hem üniversiteye öğrenci yetiştiren kurumlardır" denmesine rağmen yeni uygulama ile İHL mezunlarına İlahiyat Fakültesi dışında fakültelere gitmeleri engellenmektedir.
Sınıf geçme sistemi ile İmam Hatip Liselerinin Sosyal Bilimler alanı dışında olan seçme hakkı ellerinden alındı. Şimdi de Sosyal Bilimler alanı da ellerinden alınmaktadır. Üstüne üstlük İlahiyat Fakültelerinin kontenjanı 3.000'den, 1.800'e indirilmiştir.
Anayasanın eşitlik ilkesine rağmen Cumhuriyet okulları arasında böyle bir ayırıma gitmenin mantığını anlamak mümkün değildir.
- Göç Etmek mi, Senfoni Dinlemek mi?
- Devletin Çetesiyle, Mafyasıyla Bölünmez Bütünlüğü
- Kur'an Neslinden Ümmete Yitirileni Yeniden Oluşturmak
- Zorlu Öğretim Yılında Başörtüsü Zulmü ve Tavır
- Baskılar Karşısında Sinmişliği Aşmanın Zorunluluğu
- Başörtüsü Sorunu ve Mücadele Üzerine
- Üniversite Giriş Sınavında Düzenin Yeni Oyunları
- Tek Sınav Çözüm Değil
- İki Ordu, Tek İşlev
- Ordu-Siyaset İlişkileri ve İran Örneği
- Vuran Amerika Kazanan Sudan
- Fransız Kamuoyunda ABD Saldırısı
- Kosova Kaybediyor!
- Taliban'ın Artıları ve Eksileri
- Abant Konsül Nihai Kararı: "Biz Çözüldük, Siz de Çözülün"
- Mevsimlik İşçiler Karadeniz'e Neden Sokulmadı?
- Evleri Yakılan Köylülerden Devlete Mektup
- "İrtica" İle Mücadele Yeni Komutanlara Devredildi
- YÖK'ten Yalan Dolu "Ek"
- Diyarbakır Köylüleri Yatsı Namazını Nerede Kılacaklar?
- Sivas'ta Neler Oluyor?
- "Güneydoğu”ya Yatırıma Darbeci Engeli!
- Özel Sektörün Büyümesi "Repo"dan
- "Verdimse Ben Verdim" Düzeni
- İstanbul Üniversitesi’nde Psikolojik Terör