1. YAZARLAR

  2. Ömer Faruk Şeker

  3. Suriyeli Çocukların Eğitimde Karşılaştıkları Zorluklar

Ömer Faruk Şeker

Yazarın Tüm Yazıları >

Suriyeli Çocukların Eğitimde Karşılaştıkları Zorluklar

Nisan 2021A+A-

Zorunlu göçle gelen nüfus ile ev sahibi nüfus arasında toplumsal uyumun kilit unsurlarından birisi eğitimdir. Göçmen çocukların eğitime erişimi ve eğitimin göçmen çocukların ihtiyaçlarını kapsayacak nitelikte olması çok önemlidir. Göç İdaresinin (2021) verilerine göre 17.02.2021 tarihi itibariyle Türkiye’de 3.655.067 Suriyeli geçici koruma kapsamında yaşamaktadır. Bu nüfusun 1.232.484’ü 5-18 yaş aralığında okul çağındaki çocuklardan oluşmaktadır. Okul çağındaki nüfusun okullaşma oranı 2014-2015 eğitim ve öğretim yılında %30 civarında iken günümüze değinbu oran artış göstermiştir.2020-2021 eğitim ve öğretim yılı itibariyle %65 civarında iken okul öncesi çocuklarında okullaşma oranı %26, ilkokul çocuklarında %80, ortaokul çocuklarında %79 ve lise çocuklarında %40 civarındadır (Millî Eğitim Bakanlığı Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü, 2021).Yıllara göre artış göstermesine karşın okul çağındaki Suriyeli çocukların okullaşma oranı hâlâ Türkiyeli akranlarının seviyesine gelememiştir. Suriyeli çocuklar okula erişim oranlarının düşüklüğünün yanında dil ve iletişim problemleri, ayrımcılığa maruz kalma ve nitelikli öğretmen eksikliği gibi birçok farklı sorunlarla karşılaşmaktadırlar (Tunga, Engin ve Çağıltay, 2020). Koronavirüs pandemisi neticesinde sosyal hayatı kısıtlayıcı birçok önlem ve tedbirler ülkemizde de alınmış, bu tedbirlere eğitim süreçleri de dâhil edilmiştir. Kısıtlamalar, eğitime yönelik alınan önlemler, uzaktan eğitim gibi deneyimler Suriyeli çocukların eğitim alanında yaşadıkları zorlukları farklılaştırmıştır. COVID-19 pandemi tecrübesi Suriyeli çocukları farklı şekillerde etkilemiştir.

Zorunlu Göç, Uyum ve Eğitim

İnsanların zorunlu sebeplerle bir mekândan başka bir mekâna göç etmesinin ardından yerleştikleri yere entegrasyonu veya uyumları ön plana çıkmaktadır. Göç tecrübesiyle birlikte birbirinden farklı geçmişe sahip kişiler din, gelenek, dil ve kültür gibi unsurlarla birlikte aynı ortamda yaşamını sürdürmeye çalışmaktadır (Aksoy, 2012). Uyum kişilerin yaşamaya başladıkları yeni ortam ve ortamın içinde bulunan kişilerle uzlaşabilme becerisine ilişkin belirli davranışları kazanması olarak tanımlanmaktadır (Emin, 2019).

Eğitim, kişi ve toplumların refah düzeyinin artırılmasında başat unsurlardan birisidir. Göçmenler içinse eğitimin rolü çok daha kritik hale gelmektedir. Nitekim toplumsal ortam ve çevreye uyumlarının gerçekleşmesinde göçmen çocukların eğitiminin çok hayati bir önemi vardır. Çünkü göçmen çocukların ev sahibi halklarının kültürel farklılıklarına en yoğun uyum sağlayabileceği süreç eğitim dönemidir (Emin, 2019). Göçmen çocuklar için okul sadece bilgi kaynağı anlamında akademik gelişimlerini sağladıkları yer olmakla kalmaz sosyalleşme, bütünleşme ve güvenlik gibi ihtiyaçlarını da karşılamaktadır (Sakız, 2016). Özellikle uyumu gerçekleştirecek olan aktörler yani göçmen ve ev sahibi çocuklar aynı ortamda ve akran ilişkileriyle etkileşim içerisinde olmaktadırlar. Uyumun yapılan tanımında görüldüğü üzere tek taraflı göçmenlerin ev sahibine eklemlenmesi şeklindeki bir anlayış geçerli değildir. Zira uzlaşabilmenin gerektirdiği becerilere ev sahibi toplumun kimseleri de sahip olmalıdır. Böylelikle uyum karşılıklı etkileşim ile ortak davranışların kazanılması şeklinde ortaya konmaktadır.

Eğitimin uyumun üzerindeki etkisine karşın her zaman göçmen çocukların eğitim imkânlarına erişemediği bir gerçektir. Nitekim girişte verilen Suriyeli çocukların okullaşma oranları bunu ortaya koymaktadır. Göçmen çocuklar eğitim imkânlarına ulaşma mevzuunda dezavantajlı konumdalar. Bunun temelinde farklı dil, kültür ve sosyo-ekonomik durumlar; eğitim ve topluma uyum süreçleri için politikaların oluşturulmaması veya geciktirilmesi yatıyor.Bu bağlamda okul yönetimi ve öğretmenlerin başrolde olmaları nedeniyle onların desteklenmesi gerektiği ve ek olarak çok kültürlü ve bütünleyici eğitim modelinin göçmen çocukların eğitim olanaklarına erişimlerini ve uyumlarını kolaylaştırdığı ifade edilmektedir (Emin, 2019).

Zorunlu göç deneyimi, zorunlu göçle ev sahibi ülkeye gelen çocukların fiziksel, sosyal ve psikolojik açılardan sağlıklarını bir diğer ifadeyle iyilik hallerini farklı düzeylerde etkileyebilmektedir. Bu etkiler hakkında göç öncesi, göç yolculuğu ve göç sonrasında yaşanan deneyimler olarak zamansal bir etkiden bahsetmek mümkündür (Buz ve Dikmen, 2020). Ayrıca eğitimden mahrum kalan göçmen çocukların ruh ve beden sağlığı okullaşan akranlarına göre daha kırılgan özellikler gösterebilmekte ve bu sebepten uyum süreçleri açısından gereksinimleri farklı olmaktadır. Bu özellikleriyle okullar, göçün üç farklı zamanında oluşan travmatik deneyimleriyle baş ederek hayatlarını sürdürmek durumunda olan çocukların deneyimledikleri mekânsal ve toplumsal değişime ayak uydurmalarında hayati bir rol oynamaktadır. Buna ek olarak zorunlu göç öncesinde, göç yolculuğunda ve sonrasında eğitimlerine ara vermek zorunda kalan çocuklar eğitimde kayıp sene yaşarlarken akranlarıyla eş seviyede eğitim almaktan mahrum kalmalarına, geç de olsa yerleştikleri sınıflarda iletişimsizlik yaşamalarına ve eğitimden kopmalarına yol açabilmektedir (Özçürümez ve İçduygu, 2020). Okulun göçün her aşamasında ortaya çıkabilen zorlayıcı deneyimlerin etkileriyle başa çıkmada çocuklara yardımcı olduğunu, okuldan mahrumiyet durumunda ortaya çıkabilecek sonuçlardan çıkarsamak mümkündür. Zorunlu göçle gelen çocukların okullaşma oranının düşük olması çocukların uyumlarına zarar vermenin yanında yaşadıkları olası zorlayıcı deneyimlerin etkisini atamayan bir kayıp nesil ortaya çıkaracaktır.

Türkiye’ye zorunlu göçle gelen Suriyeli nüfusunun önemli bir bölümünün okul çağındaki çocuklardan oluşması ve çocukların okullaşma oranının %65 seviyelerinde olması Suriyeli çocukların eğitimi hususunuzorunlu göç, eğitim ve uyum bağlamında ifade edilenlerle birlikte ele almayı gerekli kılmaktadır. Eğitime erişimin olabildiğince yükseltilmesi hem Suriyeli çocuklar için hem aileleri için hem de Türkiye toplumu için uyumun önemli adımlarından olmaktadır. Bu noktada Suriyeli çocuklara verilen eğitimin niteliğini ve çocukların eğitim ortamında yaşadıkları sorunları değerlendirmek, bu sorunların çözülmesine ve böylelikle de okullaşma oranının artırılmasına katkı sunabilecektir.

Suriyeli Çocukların Eğitimde Yaşadıkları Sorunlar

Suriyeli çocukların eğitim hayatlarına katılmalarına karşın yaşadıkları sorunları değerlendirmek etkili bir uyum için önemli bir husustur. Suriyeli öğrencilerin eğitim hayatlarında yaşadıkları en önemli problem dil alanıdır. Kültürüne ve toplumsal normlarına tamamen hâkim olamadıkları bir toplumun başka bir dile sahip olması ve Suriyeli çocukların öncesinde o dile hiç maruz kalmamaları bir problem alanı oluşturmaktadır. Dil problemi, Suriyeli öğrencilerin akademik ve duygusal gelişimlerini olumsuz etkilemektedir (Karaağaç ve Güvenç, 2019). Dil problemine bağlı olarak iletişimsizlik ön plana çıkmaktadır. Suriyeli çocukların Türkçe dil kullanımındaki yetersizlikleri hem akranlarıyla hem de öğretmenleriyle iletişim kurmalarını zorlaştırmaktadır. İletişimi sağlıklı kuramayan çocuklarda buna bağlı olarak motivasyon kaybı, agresyon, içe kapanıklık ve isteksizlik gibi duygusal sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Tüm bunlar da akademik başarıyı düşürmektedir (Emin, 2019). Farklı bir dili öğrenmek zor olabilmektedir. Özellikle çocukların zorunlu göç öncesi, zorunlu göç yolculuğu ve zorunlu göç sonrasında deneyimledikleri zorlayıcı tecrübeler için dil edinimi daha da zorlaşmaktadır. Bir yandan ev sahibi dile hâkimiyetin az oluşu sonucunda ortaya çıkan iletişimsizlik, bir yandan da travmatik deneyimlerin etkileriyle başa çıkmaya çalışmak Suriyeli çocukların yaşadıkları duygusal gerilimleri artırmaktadır.

Öte yandan iletişim problemlerinin muhtemel sonucu Suriyeli çocuklarla iletişim kurmaya yönelik herhangi bir çabanın gösterilmemesi ve bu çocuklara dair önyargılı tutum ve düşüncelerin beslenmesi olacaktır. Nitekim Suriyeli çocuklar Türkiyeli akranları tarafından sosyal dışlanma ve ayrımcılıkla karşılaşabilmektedir (Emin, 2019).

Dil problemi öğretmenlerin de zorlanmasına sebep olmaktadır. Ayrıca Türkiye’deki öğretmenler Suriyeli çocukların yaşadıkları travmatik deneyimler ve bu deneyimlerin davranışsal yansımaları hakkında veya göçmenlik hakkında yeterli niteliklere sahip değiller. Eğitim alanında Suriyeli çocukların karşılaştığı bir sorun da böylece nitelikli öğretmen eksikliği olmaktadır (Tunga, Engin ve Çağıltay, 2020).

Suriyeli çocukların toplumsal uyumunda etkili olan unsurlardan birisi de öğretmenlerle velilerin aktif bir etkileşimde olmalarıdır (Özçürümez ve İçduygu, 2020). Fakat velilerin yaşadıkları sosyo-ekonomik zorluklar, Suriyeli çocuklardan daha derin bir dil sorunu ve okulla iletişimin çoğunlukla kısıtlı oluşubu etkileşimin kalitesini düşürmektedir (Emin, 2019).

Sosyo-ekonomik durumu iyi olmayan aileler çocuklarını okula göndermekte zorluk çekmektedir. Buna bağlı olarak okul yaşadıkları yere yakın ise çocuklarını göndermekte, toplu taşıma gerektiren bir uzaklıkta ise göndermemektedirler. Bazı Suriyeli çocukların tek ebeveynli hanelerde yaşıyor olmalarından kaynaklı yoksulluk sebebiyle eğitime katılmakta zorluklar yaşadıkları ifade edilmiştir. Bunun bir sonucu olarak erkek çocuklar çalıştırılırken kız çocuklar erken yaşta evlendirilebilmektedir (SETA ve Theirworld, 2017). Bu durum lise çağındaki okullaşmanın düşük oluşunu açıklamaktadır. Suriyeli çocukların eğitime ulaşımlarını engelleyen güncel problemlerden birisi de okul çağındaki Suriyeli çocukların ailelerinin Türkiye’ye geldiklerinde farklı şehirlere kaydolmuş olmalarıdır. Zira bu durumda çocukların kayıtlı olduğu diğer ile gidip o ilde okula devam etmesi istenmektedir. Bu durum belirli bir iş, düzen ve çevre kurmuş ebeveynlere “Tüm kurulu düzeninizi bırakıp ilk kaydolduğunuz okula gidin!” demek anlamına gelmektedir. Aslında bunun“Çocuğunuzu okula kaydettirmeyin!” demekten bir farkı yoktur (Özipek, 2021).

COVID-19 Süreci ve Suriyeli Çocuklar

Yüz yüze eğitimde yukarıda ifade edilen sorunları yaşayan Suriyeli çocukların Türkiyeli çocuklar için de zorlayıcı olabilecekuzaktan eğitim deneyimlerinde farklılaşan sorunlara maruz kaldığı öngörülebilir. Suriyeli çocukların pandemi deneyimleri ve uzaktan eğitimde karşılaştıkları sorunlara yönelik birtakım araştırmalar yürütülmüştür. Sosyal hayatın kısıtlanması neticesinde çocuklar arkadaşlarından ve okuldan ayrı kalmış bunun neticesinde mutsuzluk, özlem, sıkılma, hüzün gibi duygular hissettikleri belirtilmiştir (Çelik ve Kardaş İşler, 2020). Bu duygusal zorlanmalar Suriyeli çocuklar için de oldukça anlamlıdır.

Tarlabaşı Toplum Merkezinin (2020) araştırma ön raporunda Suriyeli çocuklardan bazılarının EBA’yı düzenli takip etmekte olduğu, bu öğrencilere oranla az bir kısmının EBA’ya erişmeyi deneyip bıraktığı, yine az bir kısmının da hiç erişemediği ifade edilmiştir. Okullaşma resmî olarak mevcutken eğitime erişim pandemi koşulları sebebiyle aksayabilmektedir. Benzer bir şekilde başka bir araştırmada Suriyeli çocuklardan %70’i okula kayıtlıyken neredeyse yarısı(%48) uzaktan eğitimden faydalanamamaktadır. Uzaktan eğitimden faydalanamama nedenleri arasında %54,76 ile TV, bilgisayar veya akıllı telefonun olmaması ön plandadır. Diğer nedenler arasında bilgi eksikliği, öğretmenlerin yeterince yönlendirmemesi ve internetin olmayışı vardır (SGDD-ASAM, 2020). Sosyo-ekonomik düzeyin düşük olduğu aileler için evde bulunan tüm çocukların uzaktan dersleri takip etmelerini sağlayacak fiziki koşulları sağlamak güç olabilmektedir.

Suriyeli çocuklar EBA’ya erişse bile dersleri ve ödevleri takip edememeleri durumunda notlarının düşebileceğinden ve eğitim açısından geri kalacaklarından kaygı duymaktadırlar. Zorunlu göç öncesi, göç yolcuğu ve sonrasında benzer bir şekilde eğitimden mahrum kalma deneyimleri Suriyeli çocukların kaygılarını daha da artırabilmektedir (Small Projects İstanbul, 2020).

Sulukule Gönüllüleri Derneği (2020), uzaktan eğitime geçişte Suriyeli çocukların yeni sisteme adapte olmakta zorlandıklarını ifade etmiştir. Görüşülen çocukların önemli bir kısmı EBA sistemini çok az kullandıklarını veya hiç kullanmadıklarını ifade etmişlerdir. Suriyeli çocuklar EBA’daki derslerin yetersiz olduğunu düşünmektedirler. EBA’ya erişemeyen çocukların EBA hakkında yeterli bilgisi olmamıştır. Ebeveynlerin de dil yetersizlikleri sorunun çözümünü engellemiştir (Sulukule Gönüllüleri Derneği, 2020). Suriyeliler dâhil olmak üzere mülteci aileler dil engelinden dolayı çocuklarının eğitimini takip etmekte diğer ailelerden daha fazla zorlanmaktadır (Small Projects İstanbul, 2020). Salgın öncesinde olduğu gibi veliler dil problemi dolayısıyla çocuklarının öğretmenleriyle iletişim kuramamaktadır. Çocuklar bu hususta da ailelerinden destek alamamaktadırlar. Ek olarak Suriyeli çocuklar çoğunlukla kalabalık aile ortamlarına sahiptir. Evde yaşayan kişi sayısının fazla olması uzaktan eğitimde canlı derse katılma ve bireysel ders çalışma için uygun ortamın bulunamaması sonucunu doğurmaktadır (Çelik ve Kardaş İşler, 2020).

Çocuklar için uzaktan eğitimin evden gerçekleşmesi “tatildeymiş” gibi hissedilmesine neden olabilmektedir. Bu durum çocukların dersleri ciddiye almamalarına neden olmuş,çocukların, pandemi öncesinde yaşadıkları akademik zorlukları perçinlemiştir (Small Projects İstanbul, 2020). Çocuklar EBA’yı hızlı bulmakta, EBA müfredatının kendi okul müfredatının önünde olmasından dolayı yakınmakta, kardeşleriyle çakışan dersleri nedeniyle derslerini takip edemediklerini ifade etmekte ve EBA’yı sıkıcı bulmaktadır (Tarlabaşı Toplum Merkezi, 2020). Uzaktan eğitim süreçleri, Suriyeli çocukların da ifade ettiği gibi farklı sorunlar oluşturmaktadır. Hâlihazırda eğitime erişmekte zorlanan, uyum ve dil problemleri sorunu yaşayan Suriyeli çocuklar için uzaktan eğitim deneyimi de sorunları ve toplumsal uyum sürecini karmaşıklaştırmaktadır.

Uzaktan eğitim süreçlerinin olumsuz yanlarına karşın çocuklar tarafından algılanan olumlu yönleri de bulunmaktadır. Evden uzaktan eğitime katılma deneyimi yaşamış Suriyeli çocuklar, evde olmanın rahatlığını olumlu bir durum olarak ifade etmişlerdir (Çelik ve Kardaş İşler, 2020). Bu rahatlığın, Suriyeli çocuklara, kendi öğrenme süreçleri için otokontrol sağlayabilecekleri bir ortam sağlayacağı öngörülebilir. Başka bir olumlu yön ise EBA’da derslerin tekrarının verilmesi, ders kayıtlarının istenilen zamanda tekrar takip edilebilme özelliğinin olmasıdır. Suriyeli çocuklar kaçırdıkları veya anlamadıkları içerikleri tekrar izleyebildiklerini, bunun kendileri için olumlu bir durum olduğunu ifade etmişlerdir. Ayrıca Suriyeli çocuklar için EBA’da kullanılan eğitim materyalleri ve ders aralarında hikâye, oyun vb. etkinlikler hoşlanılan bir fırsat sunmaktadır (Çelik ve Kardaş İşler, 2020).

Pandemi Öncesi ve Sonrasının Karşılaştırılması

Suriyeli çocuklar pandemi öncesinde yukarıda paylaşılan bulgular ışığında okula erişme noktasında güçlükler yaşamıştır. Okul ve eğitimden mahrumiyet, çocukların istismara açık olması, dilencilik, suça sürüklenme, kayıp nesil gibi riskleri doğurmaktadır (Emin, 2019). Pandemide okula erişememe nedenleri aynen devam etmekte iken üstüne okula kayıtlı olan çocukların ekonomik yetersizlikleri, evin fiziki koşullarının yetersizliği, ailelerin bilgi eksikliği uzaktan eğitim süreçlerine katılımı azaltabilmekte, bazen uzaktan eğitim süreçlerinden tamamen kopma sonucunu doğurabilmektedir. Yüz yüze eğitimde veya pandemiden önce okuldan mahrumiyetin doğurduğu risklerin farklı düzeylerde pandemide uzaktan eğitimden mahrum kalınmasında da görülebileceğini öngörmek mümkündür. Bu riskler hâlihazırda okullaşmamış çocuklara ek olarak yüz yüze eğitime kayıtlı olup da uzaktan eğitime erişimi olmayan çocukları etkilemektedir. Pandemi okullaşamama sorununu derinleştirmektedir.

Suriyeli veliler yüz yüze eğitimde de uzaktan eğitimde de çocuklarının öğretmenleriyle ve okul idarecileriyle iletişim kuramamaktadır. Yüz yüze eğitim okula gitme, tercümandan faydalanma gibi çözüm ihtimallerini barındırmakta iken pandemide bu imkânlar tamamen ortadan kalkmakta ailelerin iletişim sorunu daha da derinleşmektedir. Dil sorunu nedeniyle Suriyeli aileler çocuklarının uzaktan eğitime katılmalarını destekleyememekte; okulda nispeten iletişim kurabildikleri öğretmenleri ve akranlarından uzak kaldıkları için ise Suriyeli çocuklarınkarşılaştıkları zorluklar katlanmaktadır. Yüz yüze eğitimde yaşanmakta olan uyum sorunları çözülmeden zorlayıcı pandemi koşullarının aniden gelişi uyum problemlerini daha da derinleştirmektedir.

Yüz yüze eğitimde akranları tarafından dışlanan ve ayrımcılığa maruz kalan Suriyeli çocuklar, EBA’yı takip etmekte ve dersleri anlamakta zorlansalar bile evde olmaları nedeniyle duygusal olarak daha olumsuz etkileneceklerdir. Motivasyonlarını kıracak başkalarının olmaması onların derslerine odaklanıp akademik başarılarını artırmada ve böylece uyuma olumlu katkı sağlamada Suriyeli çocuklara fırsat sunabilecektir. Dersleri anlamakta zorlansalar bile tekrar izleme özelliği sayesinde telafi edecekleri bir imkâna sahiplerdir. Yüz yüze eğitimde dışlanma ve ayrımcılık sebebiyle içe kapanan çocuklar evde olmanın rahatlığı ile kendilerine güvenmeye başlayabilecek ve akademik başarılarını artırabilecektir.

Yüz yüze eğitimde öğretmenleriyle nispeten sağlıklı bir iletişim kurabilme, anlamadıkları hususları sorma fırsatı bulabilen Suriyeli öğrenciler EBA’da böyle bir etkileşimi sağlayabilme olanağı bulamayabilmektedirler. EBA’daki canlı sınıf etkileşimi sayesinde bu sorunu kısmen çözebilme imkânı olmasına karşın EBA’ya ulaşma sorunları yüzünden ve Türkiyeli akranlarının canlı derslerde de olası ayrımcılığının etkisiyle git gel içeren bir durum ortaya çıkabilmektedir.

Suriyeli çocuklar ders aralarında EBA TV’de yayınlanan hikâye, oyun vb. etkinliklerden hoşlandıklarını ifade etmişlerdir. Hem Suriyeli hem de Türkiyeli çocukların yüz yüze eğitimde zaman kısıtlılığı neticesinde farklı gelişim alanlarına hitap eden bu tarz etkinliklere ulaşabilmesi mümkün olmamaktadır. Bu etkinliklerin yüz yüze eğitimde de yapılması Suriyeli çocukları motive edecektir.

Sonuç

Kısa, orta ve uzun vadede zorunlu göç ile Türkiye’ye gelen ve kimisi Türkiye’de doğmuş çocukların, ekonomik ve sosyal olarak yaşadıkları topluma ve ülkeye katkı sağlayabilmelerinin, üretken bireyler haline gelebilmelerinin, insan onuruna yakışır bir hayat sürebilmelerinin ve kendi kedine yetebilen şahıslar olabilmelerinin temelinde eğitim alanında edindikleri deneyimler bulunmaktadır (Özçürümez ve İçduygu, 2020). Sağlıklı bir uyumun kilit noktalarından birisi de eğitime katılım ve nitelikli eğitimdir. Bu sebepten doğru bir şekilde yapılandırıldığında eğitim, zorunlu göç sebebiyle Türkiye’ye gelmiş ve Türkiyeli çocukların toplumsal uyum sürecine, bu çocukların refahı ve üretkenliğine katkıda bulunacak ve tüm toplum için sosyo-ekonomik ve psiko-sosyal açıdan benzersiz olumlu etkiler oluşturabilecektir (Özçürümez ve İçduygu, 2020).

Yüz yüze eğitimde uyum süreçlerini olumsuz etkileyebilecek sorunlar pandemi ile birlikte derinleşse de uzaktan eğitim süreçlerinin olumlu öğrenme deneyimleri uyum noktasında bir umut olarak görülebilir. Etkili bir toplumsal uyum için tüm Suriyeli çocukların eğitime erişiminin sağlanması ve eğitimde niteliğin artırılması kaçınılmazdır.

 

KAYNAKÇA

Aksoy, Z. (2012). Uluslararası Göç ve Kültürlerarası İletişim. The Journal of International Social Research, 5(20), 292-303.

Buz, S. ve Dikmen, A. (2021). Zorunlu Göçe Maruz Kalan Bireylerin Psikososyal İyilik Hali Toplum ve Sosyal Hizmet, 32(1), 227-250. DOI: 10.33417/tsh.728689

Çelik, S. ve Kardaş İşler, N. (2020). Göç Mağduru Suriyeli Öğrencilerin Covid-19 Salgını Sürecindeki Öğrenme Deneyimleri, Milli Eğitim, 49(1), 783-800.

Emin, M., N. (2019). Geleceğin İnşası Türkiye’deki Suriyeli Çocukların Eğitimi, 1. Baskı, İstanbul, SETA Kitapları

Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (2021). “Geçici Koruma”,https://www.goc.gov.tr/gecici-koruma5638 (25.02.2021)

Karaağaç, F., C. ve Güvenç, H. (2019). Resmi İlkokullara Devam Eden Suriyeli Mülteci Öğrencilerin Eğitim Sorunları, Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 11 (18), 530-568.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürlüğü (2021). “2021 Yılı İzleme ve Değerlendirme Raporu”,http://hbogm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2021_02/23104924_OCAK_2021__YNTERNET_BULTENY_Sunu.pdf (25.02.2021)

Özçürümez, S. ve İçduygu, A. (2020). Zorunlu Göç Deneyimi ve Toplumsal Bütünleşme Kavramlar, Modeller ve Uygulamalar İle Türkiye, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları,1. Baskı, İstanbul.

Özipek, B., B. (30.01.2021). “Kayıp Nesil” Sorununu Yaşamamak İçin, Sosyal Bilimler Vakfı, http://www.sosyalbilimlervakfi.org/2021/01/30/kayip-nesil-sorununu-yasamamak-icin/ (24.02.2021)

Sakız, H. (2016). “Türkiye’deki Merkezi Göç Yönetimi”, Türkiye’de Geçici Koruma Altındaki Suriyeliler: Tespitler ve Öneriler. Ed. Esen A., Duman, M., Alper, H. İstanbul, WALD, 4570.

SETA ve Theirworld (2017). Engelleri Aşmak: Türkiye’deki Suriyeli Çocukları Okullaştırmak. Ankara, SETA ve Their World.

SGDD-ASAM (2020). COVID-19 Salgınının Türkiye’de Mülteciler Üzerindeki Etkilerinin Sektörel Analizi, Ankara, Sığınmacılar ve Göçmenler Dayanışma Derneği.

Small Projects İstanbul (2020). Covid-19 Sürecinde İstanbul’un Farklı Yerleşimlerinde Çocukların Haklarına Erişimi Araştırması: Mülteci Çocuklardan Örnekler, İstanbul, Small Projects İstanbul.

Sulukule Gönüllüleri Derneği (2020). Covid-19 Sürecinde İstanbul’un Farklı Yerleşimlerinde Çocukların Haklarına Erişimi Araştırması, Karagümrük Örneği, İstanbul, Sulukule Gönüllüleri Derneği.

Tarlabaşı Toplum Merkezi (2020). Covid-19 Sürecinde İstanbul’un Farklı Yerleşimlerinde Çocukların Haklarına Erişimi Araştırması, Tarlabaşı Örneği, İstanbul,Tarlabaşı Toplum Merkezi.

Tunga Y., Engin G., ve Çağıltay, K. (2020). Türkiye’deki Suriyeli Çocukların Eğitiminde Karşılaşılan Sorunlar Üzerine Bir Alanyazın Taraması, İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 21(1), 317-333, DOI: 10.17679/inuefd.535845.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR