Sorular:

1- Ne dersiniz, sizce bu gelişmelerden sonra Suriye halkı da rahatlamış mıdır?

2- Tüm bu pahalı tiyatro sizin için ne ifade ediyor? Yaşananlar sizin için sürpriz olmuş mudur?

3- Çok sık kullanılan “Suriye sorununa çözüm” ifadesi size neyi çağrıştırıyor? Sizce nasıl bir çözüm mümkün ve gereklidir? 

4- Bu ülkede yaşayan bir Müslüman olarak konu çerçevesinde hükümetin yapması gerekenler neler olmalıdır?

5- Net ve somut anlamda Türkiyeli Müslümanlar olarak bu konuda yapılması gerekenler nelerdir?

 

1- Suriye halkı bütün yalnızlığına ve imkânsızlıklarına rağmen Müslümanca bir tutum sergilemiş ve sınavı başarıyla geçmiştir. Hakiki imanı elde edenin kâinata meydan okuyabileceği Suriye halkının üç yıllık kahramanca direnişi ile bir kez daha dünyaya gösterilmiştir.  Bu halk devrimin başında olduğu gibi şimdi de kendi problemlerini kendisi çözme azmindedir. Artık Esed rejimini var eden Lazkiye ve Şam'ın bağrına ulaşan direniş her gün atılımlar yapıyor. ABD'nin muhtemel bir saldırısında direnişçileri hedef alacağı endişesi vardı. Ancak ABD Esed'in silahlarını da hedef alsa bu yine de direnişçilere yapılmış saldırı olur. Çünkü direnişçiler her gün Esed'e ait silah depolarını ele geçiriyorlar. Bu silahlar geleceğin İslami Suriye'sinin kendisiyle inşa edileceği ve korunacağı silahlardır. Dolayısıyla ABD'nin saldırıdan karşılaşacağı direnişten ürkmesi dolayısıyla vazgeçmesi bir kazanımdır ve Suriye halkını rahatlatmıştır. 

2- Suriye'de son üç yılda yaşananlar bana göre tüm dünyada safları ayrıştırmıştır. Müslüman halklar özgür olmadan ama nispeten laik ve diktatör yönetimler altında azıcık güven içinde yaşama karşılığında kendilerinden uluslararası toplumun almak istediği bedeli gördüler. Halklarımıza ümmet olmayı, İslam devletini, İslami dünya projesini ve özgür bireyler olarak yaşamayı unutup Batı'ya köle olmaları teklif ediliyor. Bunu kabul etmeyen halklar Suriye'de olduğu gibi ölüme terk edilir.

Suriye'de İran, İsrail ve ABD'yi birbirinden ayırarak yapılan her analiz bence hatalıdır. Bu ülkeler Suriye konusunda yardımlaşıyorlar. Amerika ve Batı bir yandan direnişçilere en ufak silahların bile gitmesini engelleyip ambargo uygularken diğer yandan Esed'e Rusya ve İran haftada 400 ton mühimmat gönderiyor. Bu, Batı'nın Esed rejimi, Hizbullah ve İran'a ikramıdır. Neye karşılık? Hizbullah'ın İsrail sınırlarının bekçiliğini yapması, Esed rejiminin 40 yıl olduğu gibi yine İsrail'i Golan'da koruması ve İran'ın tüm İslam dünyasında Sünni yükselişi engellemesi için.

ABD'nin başlangıçta Suriye'ye saldırma konusundaki ısrarcı tutumu öldürülen 120 bin insana olan hüzünden değil Obama'nın Suriye'yi tehdit etmiş olmasındandır. ABD ve Batı için 120 bin Müslümanın ölümü ile kedilerin ya da fok balıklarının ölümü arasında hiç fark yok. Ancak Obama'nın tehdit etme gücü olursa bu tehlikelidir. Suriye'ye saldırmaya gözü kesmeyen ABD tehdit gücünü göstermek için Rusya’nın önerisiyle Esed'den kimyasallarını teslim etmesini talep etti. Böylece İran ve Rusya razı edilirken Obama'nın da tehdidi yerde kalmadı. Biner biner değil yüzer yüzer öldür dediler rejime.

Yaşananlar bana göre sürpriz değil sadece zekice planlandığını düşünüyorum. Ben en azından birkaç hedefe saldırı yapılıp kamuoyuna mesaj verileceğini düşünüyordum. Ancak uluslararası toplumun dünyayı Müslüman katliamına seyirci yapmak için bu kadar kıvrak davranacağını düşünmemiştim.  

3- Suriye ve tüm İslam âleminde çözüm cihad şuurudur. Dikkat edin savaş ya da kıtal demiyorum, cihad diyorum. İlim ile bilim ile can ile mal ile temsil ile medya ile topyekûn bir mücadele doktrini olarak cihad. Allah'ın Müslümanlar için savunma stratejisi olarak tanımladığı itidalli, tekfircilikten ve hikmetsiz davranışlardan kendisini şiddetle ayıran bir cihad. Siyaseti şeriyyenin ve 1400 yıllık birikimin en güzel şekilde yönlendirdiği bir direniş metodolojisi...

Suriye sorununa çözüm ifadesini ahlak ve insanlıktan nasipsiz kesimler bir halkı katiline teslim etmek olarak anlıyor. Kim bunlar? Esed ve İran'ın yerli ajanları, Aleviliği dahi unutmuş ve onun prensiplerine de ihanet eden sözde Aleviler, köhnemiş sol yapılar ve çakma anti-kapitalistler... Bu kesimlerin emperyalistlerle ve sermaye ile en melanet ilişkilere nasıl girdiklerini Gezi eylemlerinde herkes gördü zaten. 

4- Türkiye stratejik silahları muhaliflere vererek dengeleri değiştirebilir. Rusya ve İsrail'in PKK'ya verdiği yakalanmış silahları verse savaş kısa sürede biter. İslami STK'lar Amerika ve Batı'nın Rusya ve Çin gibi güçler ile danışıklı dövüş  şeklinde yönettikleri dünyada özellikle de İslam coğrafyasında sebep oldukları trajedilerin izini sürüp buralara yardım götürmekten daha fazlasını ve pratik olanını yapmalılar. Savaşan bir halka savaşta gerek şeyleri vermek konusunda hükümeti ikna etmeye çalışmalılar. Ayrıca savaşın yarısı medyadır. Savaş bilgi ile yürür. Bu durumda yardım paketlerinin yanında eğitim programları ve diğer imkânların da Suriye halkına sunulması gerekir.

Hükümete gelince… Ben Afganistan ve Somali'de yanlış yönlendirilen ve yanlış yerde durduğuna inandığım hükümetin Mısır ve Suriye'de ahlaklı ve prensipli durduğunu düşünüyorum. Bunun için hükümete birtakım güçler bedeller ödetmek istiyor. Hükümetin, müttefiklerini kaybettiğini ve dost ülkelerin azaldığını iddia edenlere karşı bu tutumuyla hükümet halkları yanına çekiyor ve sahte dost ve müttefiklerin yüzü ortaya çıkıyor. Bu önemli değil mi? Bence AKP bu süreci iyi gözlemleyip ileride İslami grupları tasfiye etmek için kendisinden yardım isteyecek Batı'nın PKK gibi yapıları nasıl desteklediğini, Türkiye'yi Mısır ve Suriye’de nasıl yalnız bıraktığını görmelidir ve asla bu ülkelerin kötü planlarına alet olmamalıdır. Kanaatimce bu süreçte hükümetin ne yapması gerektiğinden çok ne yapmaması gerektiği daha önemlidir. 

5- Suriye'de Allah'ın bizlere kardeş kıldığı ümmetimizin canparelerinin başına gelenler bizim başımıza gelmiş gibi davranmak ve o zaman ne yapacaksak yaklaşık olarak aynı şeyleri yapmak. Medya, siyasi bilinç, eğitim ve organize gibi alanlarda Suriye halkına sunabileceğimiz oldukça fazla şey var.