Suriye Kürtleri İçin Yol Ayrımı
Suriye’de 21. ayına giren direniş, ödenen onca bedele rağmen canlılığından bir şey kaybetmeksizin devam ediyor. Küresel çapta giderek daha çok yalnızlaşan Esed diktatörlüğü Şam’a sıkışmış vaziyette. Yakın bir zaman önce Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Koalisyonu (SMDK) adıyla yeniden örgütlenen direniş, daha kuşatıcı ve ikna edici bir yapıya büründü. Tez zamanda 100’ü aşkın ülke tarafından tanınmak suretiyle uluslararası ölçekte de meşruiyetini kazanmış oldu. Muhalefetin geçirdiği bu evre direniş güçleri ve dostlarına moral verirken Baas diktatörlüğü ve işbirlikçilerini de önemli oranda demoralize etti. Bu gelişmenin Suriye’de Kürt siyasetini tekelinde bulunduran yapılara da etkileri oldu.
Kürt-Kürt İttifakına Ne Oldu?
İntifada karşısında başından bu yana yer yer birbiriyle çelişen muhtelif tavırlar takınan Suriye’deki Kürt siyasal seçkinleri, SMDK’nın kuruluşuyla birlikte girilen yeni aşamaya bağlı olarak konumlarını gözden geçirmek zorunda kaldılar. Suriye bağlantılı bölgesel ve küresel konjonktür Kürt siyasal seçkinlerini artık bir yol ayrımına doğru sürüklüyor. Bugüne kadar izlenen ve Suriye halkının ödediği muazzam bedel karşısında ahlaki planda hiçbir meşruiyeti kalmayan “bekle gör” politikası pragmatik/oportünist siyasetin sözde kazanımları bağlamında da giderek anlamsızlaşıyor.
Aynı ideolojik paradigmaya sahip olmakla beraber ilişki ağları ve yöntemler bazında rakip yönelimler içerisinde olan Suriye’deki Kürt siyasal platformları artık intifada karşısındaki konumlarını netleştirmeleri gerektiğinin farkındalar. 16 irili ufaklı siyasal öbekten oluşan Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), her ne kadar Suriye muhalefeti ile bütünleşmeye gönüllü olsa da bugüne kadar çeşitli sebeplerden dolayı bu fiilî bütünleşmeye yanaşmama yönünde bir siyaset izledi. ENKS için durumu zorlaştıran en önemli faktör, başta PKK olmak üzere Baas rejimi, Irak’taki Malikî hükümeti, Irak Kürdistanı’nda Talabani’nin liderliğini yaptığı KYB, İran ve Rusya’nın desteğine mazhar olan ve bu nedenle bölgede önemli bir nüfuza sahip olan PYD’nin varlığıdır. ENKS, iç siyaseti ile her ne kadar “barışçıl gösteriler” olarak tanımladığı eylemler aracılığıyla Suriye İntifadasının yanında ve rejimin karşısında olduğunu ilan edip ve söylem bazında bu meyanda bir üslup geliştirse de dış ilişkiler ve siyasette PYD’ye bağımlı hareket etmektedir. Bu blok, Barzanî’nin de yönlendirmesiyle PYD’yi dengelemek için Erbil Sözleşmesi adı altında PYD bağlantılı güçlerle masaya oturmuş ve uzun çabalar sonrasında Yüksek Kürt Konseyi (DBK) isimli ortak bir çatı örgütünü oluşturmuştu.
Gerek Suriye Kürt siyaseti üzerindeki PKK tekelinin kırılarak PYD’nin kontrol edilebilir hale getirilmesi, gerek Kürtlerin Suriye muhalefet güçleri ile bütünleşmesi ve gerekse de bölgenin Baas rejiminden arındırılması bağlamlarında bu girişime büyük değer atfedildi. Bağlı olarak önce şüpheyle bakılan “Kürt bölgelerinde yönetime el koyma olayları” doğal olarak yerini temkinli, sınayıcı bir siyasete bıraktı. Muhalefet güçleri için fiiliyatta bu gelişmelere karşı oluşan yaklaşım; “Direnişin aleyhine ve rejimin lehine fiilî bir tutum sergilemedikçe ilişmeme” şeklindeydi. PYD de bir süre için de olsa direnişe ve dönemin muhalefet konseyi olan SUK ve AK Parti Hükümetine karşı üslubunu yumuşatmıştı. Ancak çok geçmeden aynı PYD, Baas rejimi yanlısı tutumunu somut eylemleriyle belirginleştirmeye başladı. Erbil’de yapılan sözleşmenin yükümlülüklerini yerine getirmeyen örgüt ayak sürçmeye devam ederken geliştirdiği retorikte de Esed’in gitmesinin zorluğuna dikkat çekerek tutumunu kendince meşrulaştırmaya çalıştı. Türkiye Dışişleri ve AK Parti Hükümetine dönük “Batı Kürdistan halkının kazanımlarını bloke etmeye ahdetmişlik” suçlamasını ve buna karşı seferberliğe çağırmaya ve Suriye’deki direniş güçlerini de AK Parti ve el-Kaide’ye indirgeyerek “çete” kavramıyla etiketleyen bir söylemi daha da öne çıkardı.
Rakip siyaset içerisinde olan Yüksek Kürt Konseyinin PYD dışındaki üyeleri sık sık örgütün samimi olmadığını, güven vermediğini, sözleşmenin gereklerini yapmaya yanaşmadığını ve bu gidişle Erbil Sözleşmesinin bir kâğıt parçasından ibaret kalacağını dillendirir oldular. Çekişmenin Kürtçe basına yansımaları artınca PYD düğmeye basarak Erbil Sözleşmesinde yer alan “basın ve kamuoyu önünde birbirinin aleyhine söz söylememe” maddesine gönderme yaparak ve öte yandan da ENKS mensubu çeşitli parti yönetici ve üyelerine yönelik kaçırma (kendi deyimiyle “gözaltı”) operasyonlarını yoğunlaştırarak susturma, sindirme yolunu seçti. Bir süre sonra ENKS tarafı, PYD’yi Erbil’e şikâyet etmek durumunda kaldı. Erbil’deki görüşmeler sonrasında yeniden anlaşmaya varıldığı yönünde her ne kadar açıklamalar yapılmış olsa da basında PYD aleyhine söz söylememeye ENKS tarafının dikkat ettiği gözlemleniyordu. Bu durum, Kurban Bayramına kadar ancak sürebildi.
Bu dönemden itibaren yaşanan bazı gelişmeler zorlama bir “birlik” havası veren rakip siyasal oluşumlar arasındaki görece ittifakın iddia edildiği gibi stratejik olmadığını ortaya koydu. Ağırlıklı olarak Kürt nüfustan oluşan Halep’in Eşrefiye mahallesinde Kurban Bayramının üçüncü gününde bir grup direnişçinin PYD’nin silahlı milislerince (YPG) engellenmesi sonucunda yaşanan çatışma birileri tarafından her ne kadar “Arap-Kürt çatışması” şeklinde sunulmaya çalışıldıysa da gelinen noktada aslında direniş yanlısı Kürtlerle PYD arasındaki bir çatışmayı işaret ettiği anlaşıldı.
ENKS’nin önemli üyelerinden ve aynı zamanda PYD’nin ciddi rakiplerinden biri olan Azadî (Özgürlük Partisi) lideri Mustafa Cuma’nın (ki kendisi de yakın bir zamanda PYD tarafından kaçırıldı) “Selahaddin Eyyubi Tugayı bize yakın Kürtlerden oluşmaktadır.” beyanını da rakiplerini ezmek için bir fırsata dönüştüren PYD, o gün bugündür bir yandan Rasul Ayn’da sık sık direnişçileri engelleme girişimleri üzerinden kendisini gündemleştirmeye çalışırken diğer yandan da ENKS bloğu içinde DBK çatısında yer alan rakip oluşumları direnişçiler ile aralarına mesafe koymaları yönünde baskı altına almaya devam etmektedir. PYD, ENKS’den Azadî’yi hain ilan etmesi ve konseyden ihraç etmesi yönünde baskı oluştururken diğer yandan da “kurtarılmış bölge” ilan edilen Suriye Kürdistanı’nda “Batı Kürdistan halkının ÖSO ve AKP’ce çekilmeyen kazanımlarını savunmak” için seferberliğe zorlamaktadır. Nice umutlarla DBK’yı oluşturan ENKS ise gelinen noktada PYD’nin samimiyetine güveni yitirdiğinden varlığını sürdürmenin alternatif arayışlarına koyulmuş ve ENKS’nin en önemli bileşeni el-Parti (Suriye KDP’si), diğer üç kurucu oluşumla birleşerek Suriye Siyasal Demokratik Kürt Birliği adı altında yeni bir siyasi platform oluşturdu. Bu platform, DBK’ya üye olduktan sonra manevra alanı iyice daralan ENKS’nin kurucu iradesi için PYD vesayetinden kurtulma, siyaseten bağımsızlaşma ve siyasal ilişkiler alanında hareket alanını genişletme arayışının bir ürünü olarak değerlendiriliyor.
“Kürt-Arap Savaşı” Teranesini Boşa Çıkaran Bir Gelişme: ENKS-SMDK İttifakı
Siyasal Demokratik Kürt Birliği adıyla yedekte saklı bir güç oluşturan yapılar, ENKS içindeki etkinliklerini de sürdürmektedirler. Erbil’den de güç alarak PYD’yi ENKS ile etkisizleştirmek en azından dengelemek istemektedirler. Ancak DBK deneyiminin giderek olumsuzluğa doğru giden akıbetini gören bu kesim Suriye’de gelinen aşamada oportünist siyasetle bir yere varılamayacağının, Esed’in gidici olduğunun, PYD’nin fırsatçı siyasetinin Suriye’nin geleceğinde Araplarla Kürtler arasında giderilmesi zor bir düşmanlık yaratacağının ve DBK projesinin de mevcut haliyle PYD elinde rakiplerini oyalama ve baskı altında tutmanın yeni bir enstrümanına dönüştüğünün farkındalığıyla hareket etmekte ve bu cümleden olarak da Suriye Muhalefet Koalisyonuna yakınlaşmanın imkânlarını aramaktadırlar.
12 Aralık 2012 günü ENKS kaynaklarınca yapılan bir açıklama bu arayışın yakınlaşma ve ittifak zeminini oluşturma yönünde bir sonuç getirdiğini gösterdi.
4 Aralık’ta ENKS sözcüsü Faysal Yusuf kuruluşun resmi facebook sayfasından DOHA’ya gönderdikleri bir mektup aracılığıyla SMDK’nın kuruluşunu olumlu görüp tebrik ettiklerini ve demokratik çoğulcu bir Suriye talebini kendilerine ilettiklerini duyurdu. Aynı duyuruda SMDK’dan şu ana kadar katılım konusunda resmi bir davet almadıklarını belirten Yusuf, olması durumunda bu daveti değerlendirmeye alacaklarını ifade ederek karşı tarafa mesaj göndermişti.1
9 Aralık’ta Rûdaw gazetesine verdiği röportajda SMDK lideri Muaz el-Hatib ilk kez Suriye’deki Kürt sorunuyla ilgili değerlendirme yapmış ve Kürt tarafıyla görüşme halinde olduklarını kaydetmişti.2 Kürt sorununun çözümü yönünde müspet ifadelerin yer aldığı bu röportaj sonrasında 12 Aralık tarihinde Faysal Yusuf’un SMDK ile anlaşmaya vardıkları yönündeki açıklamasında verdiği bilgiler, SMDK ile Kürt hareketinin ENKS tarafı ile ilişkilerin önceye dayandığı ve bunların 9-12 Aralık günlerine ait olanlarının stratejik önemde olduğunu ortaya koyuyordu.
Faysal Yusuf’un ENKS’nin resmi facebook sayfasından duyurduğu ve sonrasında Kürt basınında yankı uyandıran açıklamaya göre ENKS ile SMDK şu şartlar üzerinde ittifak etmişlerdi:
- Baas rejiminin devrilişi sonrasında kurulacak koalisyon hükümetinde Kürtlerin yüzde 15 ile temsili
- Başkan yardımcısının Kürtlerden olması
- Kurulacak yeni Suriye devletinin isim düzeyinde etnik vurgulardan arındırılarak eski "Suriye Arap Cumhuriyeti" adının "Suriye Cumhuriyeti" şeklinde değiştirilmesi...
Anlaşmada ayrıca devrim sonrasında bölgede seçime gidilerek Kürtlerin kendilerini temsil edecek siyasal kadroları seçmesinin gereği ve Kürt halkının haklarının anayasal güvence altına alınmasına da yer verildi. Ek olarak Muaz el-Hatib'in varılan bu katılım sözleşmesinin uluslararası toplum tarafından da tanınacağı yönünde bir beyanatta bulunduğu ifade edildi.3
ENKS yetkililerinin açıklama ve değerlendirmelerinde gerek iç dinamiklerin ve gerekse de iyi ilişkiler halinde oldukları ABD, Fransa, İngiltere vb. dış dinamiklerin SMDK ile ittifak yapmaları konusunda yönlendirici etkiye sahip oldukları anlaşılmaktadır. Nitekim el-Parti lideri ve aynı zamanda ENKS’nin etkili sözcülerinden biri olan Abdulhakim Beşşar, 9 Aralık 2012 tarihinde Suriye-Kürt menşeli bir e-dergi olan Dilname’ye verdiği röportajda SMDK’ya katılım yönündeki bu uluslararası baskıyı itiraf etmiştir. Aynı şekilde Suriye’de direniş yanlısı olup ENKS ile iyi ilişkileri olan Kürt, Arap, Türkmen vs. unsurlardan oluşan 46 kuruluşun bir mektup yazarak ENKS üzerinde SMDK’ya katılma yönünde baskı oluşturduğu bilgileri de basına sızmıştır.4
İttifakın Akıbeti
Öncelikle Kürtlerin önemli bir kısmından oluşan ve 16 adet siyasal partiyi bünyesinde barındıran ENKS'nin Suriye Muhalefet Koalisyonuna katılma kararı almasının Suriye rejimi açısından büyük bir darbe ve intifada açısından ise önemli bir kazanım olduğu belirtilmelidir. İkinci olarak bu ittifak girişimi aynı zamanda son zamanlarda PYD-ÖSO arasında meydana gelen çatışmalar üzerine "Kürt-Arap savaşı" kotarmaya çalışanların da, "Batı Kürdistan halkının kazanımlarını boşa çıkarmaya çalışan ÖSO" propagandasını yapan etnik Kürt milliyetçilerin de heveslerini kursaklarında bıraktığı ifade edilmelidir.
Öte yandan Suriye Kürdistanı’ndaki reel durum ve siyasal güç dengeleri bu ittifakın hayata aktarılmasının da kolay olmayacağını göstermektedir. Nitekim iç dinamiklerden kaynaklı olarak bu kısa zaman zarfında yaşanan bazı gelişmeler bunun zorluğunu ortaya koymaktadır.
ENKS, ittifak duyurusunun aynı günü Fas’taki toplantıya 5 temsilci ile katılacağını bildirirken toplantının ardından katılımın gerçekleşmediği bilgisi basına sızdı. İlginç olan husus gerekçenin PYD kaynaklarınca ifade edilmesiydi. PYD kaynakları ENKS’nin girişimini kendilerine mal etmeye çalışarak ENKS’nin tek başına kendini temsilen toplantıya gitme yetkisinin olmadığını, DBK adına gidilmesine karar verildiğini ve SMDK’nın DBK içerisindeki EGRK’yi (PYD ve yandaşı oluşumların oluşturduğu Halk Meclisi) tanımadığı için DBK’nın ENKS’ye ilişkiler geliştirme yetkisini verdiğini iddia ediyorlardı.5 ENKS ilan etmiş olmasına rağmen toplantıya katılmama gerekçesi olarak da dar zamanda ulaşım imkânlarının kıtlığına gönderme yapıyorlardı. Ek olarak da PYD, süreci provoke etmeye dönük ENKS’nin de üyesi olduğu DBK adına SMDK’ya ültimatom vererek direnişçiler ile YPG arasındaki çatışmalar karşısında tutumunu netleştirip deklare etmesi; başka bir deyişle YPG ile çatışmaya giren direniş gruplarını tasfiye etmesini “emir” buyuruyordu.6
Sonraki günlerde Kürt basınına yansıyan gelişmeler PYD’nin ENKS’nin SMDK’ya ve Fas toplantısına katılımını zora soktuğunu düşündürüyor. PYD, DBK sözleşmesine vurgu yaparak ENKS’nin dış siyaset ve ilişkilerde tek başına karar veremeyeceğini belirtiyor ve -mümkün olmadığını bildiği halde- SMDK ile ilişki ve ittifak geliştirecekse bunu DBK adına yapmasını ve SMDK’yı PYD’yi tanımaya ikna etmesini şart koşuyor.7
Rûdaw gazetesinin ENKS kaynaklarına dayandırdığı bilgilere göre ENKS iki hafta boyunca PYD’yi ikna etmeye çalışıyor. ENKS içerisindeki önemli partilerden Suriye Kürt Demokratik Partisi sözcüsü Nusreddin İbrahim, Rûdaw’a yaptığı açıklamada iki haftayı aşkın görüşmelerden mutlak katılım yönünde sonuç çıkaramadıklarını belirterek, DBK’yı (ve dolayısıyla PYD’yi) temsilen ENKS’nin Suriye Muhalefet Koalisyonu ile temaslarda bulunacağı kararını aldıklarını söylemişti.8
Buradan anlaşılacağı gibi ENKS -siyaseten de olsa- PYD’ye bir kez daha boyun eğmek durumunda kaldığını göstermektedir.
ENKS’nin en önemli bileşeni olarak kabul edilen ve Suriye KDP’si olarak da tanımlanan el-Parti lideri Abdulhakim Beşşar ise aynı gazeteye yaptığı açıklamada süreçle ilgili bilgi vererek, işlerinin zor olduğunu çünkü Suriye Muhalefet Koalisyonunun PYD’yi Baas rejiminin işbirlikçisi olarak algılayıp katılımına kapalı olduğunu ifade etmişti.9 Yine Beşşar, Suriye Muhalefet Koalisyonuna katılmaktan başka çarelerinin olmadığını belirterek şu serzenişte bulunuyordu:
“Eğer Kürtler bu girişimin (SMDK) dışında kalırsa, bu durumda Suriye devrimine ortak değiller demektir. Bu, Kürtlerin seslerini artık hiç kimseye duyuramayacağı anlamına gelir. Bugün mevcut statükoyu devirme ve Suriye’yi demokratikleştirme yönünde bir çaba söz konusu. Kürtlerin de bu çabaya katılması gerekmektedir.”10
İttifak kararı sonrasında meydana gelen bu gelişmeler ve PYD’nin engelleyici provokatif tutumu, Suriye’deki rakip Kürt siyasal oluşumların birliği için ümit beslenen DBK’nın aslında rakip oluşumlar için nasıl da bir ayak bağına dönüştüğünü gösteriyor. “Öteki Kürtler” yani aktif olarak direnişte yer alan Kürtleri temsilen Azez Sivil Kürt Konseyi Başkanı Ali İbrahim Müslim’in DBK’ya dair yaptığı değerlendirme ve uyarılar tam da bu noktada önem arz etmektedir.11 Müslim, söz konusu röportajında Suriye Kürdistanı’nda hâkim siyasal seçkinler dışında özellikle Halep, Şam vb. kozmopolit şehirlerde yerleşik olan Kürtlerin önemli bir kısmının intifadaya aktif olarak katıldığını belirterek Kürtlerden oluşan 8 askerî tugaya dair bilgiler vermektedir. PYD/PKK’nin Rasul Ayn’daki direnişçilerle ilgili olarak ısrarla öne çıkardığı “el-Kaide bağlantılı dışarıdan gelmiş çeteler”, “AKP tarafından Batı Kürdistan halkının kazanımlarını boşa çıkarmak amacıyla yönlendirilen oluşumlar” vb. iddiaların asılsızlığının da altını çizen Müslim, buradaki direniş gruplarını yakinen tanıdığını ve Rakka’dan gelen önemli oranda Kürt mücahitlerden müteşekkil unsurlar olduklarını kaydediyor. Müslim, DBK’nın aslında rakiplerini teslim almak üzere bir PYD tuzağından ibaret olduğunu belirterek ENKS’ye kendilerini bu tuzaktan bir an önce kurtarmaları yönünde çağrı yaptıklarını söylüyor.
DBK oluşumunun geldiği nokta Müslim’in bu tespitini büyük oranda teyit ediyor gözükmektedir. DBK’nın en önemli maddelerinden birisi olan YPG isimli silahlı milis gücünün PYD ile bağlantısının koparılarak askerî gücün ortaklaştırılması maddesinin halen de gereği yapılmamıştır. Bu da bir yana Barzani ve DBK’nın bir parçası olan ENKS’nin Baas ordusundan firar edip Irak Kürdistanı’nda beklemekte olan Kürt askerlerin ve YPG’nin birleştirilerek ve DBK’ya bağlanarak ÖSO ile koordineli bir şekilde Özgür Kürt Ordusu adı altında yeniden yapılandırılması girişimi her durumda rakiplerini engellemek için DBK sözleşme maddelerine gönderme yapan PYD tarafından “ihanet” şeklinde tanımlanmış ve şiddetle reddedilmiştir. PYD, bu ihtimal üzerine bir tehdit konsepti oluşturarak bunun PYD’yi yok etme niyetinin göstergesi olduğunu iddia etmiştir.12
Öte yandan aynı PYD, ENKS’nin SMDK’ya katılım çabası örneğinde görüldüğü gibi DBK içerisindeki rakip oluşumların bağımsız siyaset geliştirmesini engellerken kendisi geliştirdiği ve çoğu kirli olan ittifak ve ilişkilerin hesabını vermemekte; kendisini DBK’nın üstünde gördüğünü kanıtlamaktadır. Nitekim PYD, 19 Aralık 2012 tarihinde Heysem Menna’nın liderliğini yaptığı Baas işbirlikçisi Suriye Ulusal Koordinasyon Kurulu isimli paravan oluşumun Nuri el-Malikî ile yaptığı toplantıya katılmıştır. ENKS’yi SMDK ile ilişkiler geliştiriyor diye sığaya çeken PYD, kendisinin DBK’daki çokça vurguladığı maddeye rağmen giriştiği bu kirli ilişkilerin hesabını vermeye yanaşmamaktadır. Durumun basına sızması üzerine “PYD kamuoyunu aydınlatmak durumundadır.” diyen ENKS’nin çağrı ve talebi PYD’nin kibir duvarına toslayarak karşılıksız kalmıştır.13 Öte yandan SMDK’yı ENKS üzerinden kendince köşeye sıkıştırmaya kalkışan PYD, üyesi olduğu işbirlikçi Heysem Menna grubuyla Bağdat dönüşünde “Suriye’deki durum devrim değildir!” demekten ve Baas rejimi ile işbirlikçilerine şirin gözükmekten çekinmiyor.14 Bölgedeki rakiplerine karşı aslan kesilenler, katil Baas rejimi ve işbirlikçilerine karşı ne hikmetse kedi görüntüsü vermekten utanmıyor. Ama tilki kurnazlığına da soyunarak canıyla kanıyla yaklaşık iki yıldır Suriye halkının örmeye çalıştığı direnişin inşallah istikbalde getireceği kazanımlara çullanmaktan da geri durmuyorlar.
Azez Sivil Kürt Konseyi Başkanı Ali İbrahim Müslim’in uyarı ve çağrısına ENKS kulak vermelidir. Keza DBK’nın PYD elinde giderek rakiplerini oyalama ve manevra alanlarını daraltmanın aracına dönüştüğünü ENKS de görüyor. Şu durumda “Eğer Kürtler bu girişimin (Suriye Muhalefet Koalisyonu) dışında kalırsa, bu durumda Suriye devrimine ortak değiller demektir. Bu, Kürtlerin seslerini artık hiç kimseye duyuramayacağı anlamına gelir. Bugün mevcut statükoyu devirme ve Suriye’yi demokratikleştirme yönünde bir çaba söz konusu. Kürtlerin de bu çabaya katılması gerekmektedir.” diyen ENKS, PYD’nin 21 aydır kendilerini oyalamaya devam ettiğini ve tercihini Baas rejimi ve işbirlikçisi el-Menna grubundan yana yaptığı gerçeğini de göz önünde bulundurarak siyasetini bağımsızlaştırmalı, PYD vesayetini aşarak SMDK ile yaptığı ittifakın zeminini olgunlaştırmaya çaba sarf etmelidir.
Dün Kürt Geleceği Hareketi (Şepela Kurd) lideri Mişel Temo ve taraftarları, bugün ENKS ve dolayısıyla DBK üyesi olmakla beraber PYD tarafından “radikal İslamcılarla işbirliği ihaneti” suçlamasından linçe tabi tutulan Azadî örneğinde de görüldüğü gibi elinde bulundurduğu güç ve kirli ilişkilere yaslanarak PYD, rakiplerini sindirmeye çalışmakta sindiremediklerini de bir şekilde yok etmenin yollarını aramaktadır.
Kobanî’de Kasım ayı ortalarında PYD’ye bağlı silahlı milis güçleri (YPG) tarafından kaçırılan Azadî’nin 6 genç üyesinden biri olan Rewan Nebî’nin halası Wîdad Nebî’nin şu sözü aslında Suriye Kürtlerinin Baas rejimi ile PYD vesayeti arasındaki sıkışmışlığını özetlemektedir:
“Rewan PYD’nin zindanlarında gözaltında, babası ise Esed’in zindanlarında…”15
Wîdan Nebî’nin bu serzenişinden de anlaşıldığı gibi bölge halkı da, bölgedeki PYD’ye rakip siyasal oluşumlar da aslında Baas rejimi ile özellikle de intifada sürecinde gücünü artıran PYD vesayeti arasında bir sıkışma halini yaşamaktadırlar. ENKS’de toplanan ve DBK’yı PYD ile birlikte kurarak onu dengelemeyi arzulayan rakip oluşumlar, gelinen noktada bunun zorluğunu fark etmiş olmalılar. Bu nedenledir ki, PYD vesayetini karşısına alma pahasına SMDK ile yakınlaşma ve hatta ittifak girişiminde bulunmuşlardır.
Vesayet zincirini kırmaya giriştiğiniz andan itibaren özgürleşmeye adım atmışsınız demektir.
Bugün geç de kalınmış olsa PYD vesayetine karşı özgürlük iradesini kuşanan ENKS çatısı altındaki rakip Kürt oluşumları kendilerinin, intifadanın ve Kürdü Arabıyla Suriye halklarının yarınının selameti adına PYD’nin provokasyonlarına karşı temkinli olmalı ve Suriye halkının meşru temsilcisi SMDK ile kurdukları bu ilişkiyi güçlendirmelidirler.
Dipnotlar:
1- Faysal Yusuf: “Suriye Muhalefetinden Katılım Çağrısı Almadık”, http://www.islahhaber.com/news_detail.php?id=29213
2- “Muaz el-Hatib Suriye Kürtlerinin Taleplerini Değerlendirdi!”, http://www.islahhaber.com/muaz-el-hatib-suriye-kurtlerinin-taleplerini-degerlendirdi-29546h.htm
3- “Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) Suriye Muhalefetine (SMDK) Katıldı!”, http://www.islahhaber.com/news_detail.php?id=29549 ; “ENKS-ê biryar da ko tevlî Koalîsyona Mixalefeta Sûriyeyê bibe”, http://www.nefel.com/articles/article_detail.asp?RubricNr=1&ArticleNr=7267#.UOMwr-Rg8bA
4- Bkz: http://dilname.com/?p=14696
5- “Destaya bilind ya Kurd wê tevlî Hevbendiyê bibe”, http://pukmedia.co/kurdi/index.php/n%C3%BB%C3%A7e/kurdistan/4904-destaya-bilind-ya-kurd-w%C3%AA-tevl%C3%AE-hevbendiy%C3%AA-bibe
6- “DBK: Divê Itîlafa Niştimanî helwesta xwe eşkere bike”, http://pukmedia.co/kurdi/index.php/n%C3%BB%C3%A7e/kurdistan/4941-dbk-div%C3%AA-it%C3%AElafa-ni%C5%9Ftiman%C3%AE-helwesta-xwe-e%C5%9Fkere-bike
7- “Suriye Muhalefeti-Kürt İttifakına Ne Oldu?”, http://www.islahhaber.com/news_detail.php?id=30054
8- “ENKS dixwaze DBK bi opozisyona Sûriyê bide qebûlkirin”, http://www.rudaw.net/kurmanci/rojava/16591.html
9- “Encûmena Kurdî tevlî Itîlafa Niştimanî ya Sûrî dibe”, http://www.kurdportal.net/la/3281.html
10- “Suriye Muhalefeti-Kürt İttifakına Ne Oldu?”, http://www.islahhaber.com/news_detail.php?id=30054
11- Bkz: “Suriye'de İntifadaya Katılan Kürtler Rasul Ayn İçin Ne Dediler?”, http://www.islahhaber.com/suriye-de-intifadaya-katilan-kurtler-rasul-ayn-icin-ne-dediler-29810h.htm
12- Bkz: “Li Rojavayê Kurdistanê plana tunekirina YPG’ê”, ANF
13- “ENKS: Divê serokê PYD’ê ronkirinekê bide”, http://www.rudaw.net/kurmanci/rojava/16673.html
14- “Salih Muslim: Tiştê ku li Sûriyê diqewime ne şoreş e”, http://www.rudaw.net/kurmanci/inter/16684.html
15- “Baba Esed’in, Oğul PYD’nin Zindanlarında!”, http://www.islahhaber.com/baba-esed-in-ogul-pyd-nin-zindanlarinda-30084h.htm
- Uzun Soluklu Bir Yürüyüş
- Bir İnsanlık Testi Olarak Suriye ve İman İmtihanımız
- “Dezenformasyon Yardımı Engelliyor!”
- Suriyeli Mazlumların Hesabı Bizden Sorulmayacak mı Sanıyoruz?
- Cevdet Said: Pasifizm ve Direniş
- Suriye’nin Yakın Gelecekteki Sorunu
- Suriye Kürtleri İçin Yol Ayrımı
- Savaşın Bedeli
- Suriye’de Türkiye’den Bir Şehit Daha
- Obama “İslamcı Suriye”ye Yardım Ediyor!
- Mısır’da İslamcıların İktidar Yürüyüşü Sürüyor!
- AK Parti ve İslamcıların Sisteme Eklemlenmesi Meselesi
- Batı’nın Ortadoğu İntifadaları Üzerindeki Rolü ve Politikaları
- ODTÜ Olayları Öğrencilerin Özgürlük Haykırışı mı?
- İnsan Suresi Tefsiri Işığında Hayatın ve Gaybın Anlamı
- Zulme Karşı Çıkmak İmanın Gereğidir
- Roboski’nin Yüzünde Derin Bir Kaderdir Hicran
- Mehmed Âkif ve “İslamcılık”
- X, Y, Z ve Diğerleri
- “Kötülüğün Zaferi İçin İyilerin Hiçbir Şey Yapmaması Yeterlidir!”
- Ne Annem Kaldı Ne de Evimiz