Dünya ve İslam Dergisi

Yazarın Tüm Yazıları >

Sunuş

Ocak 1993A+A-

Rahman ve Rahim Allah'ın Adıyla

Dördüncü yılımızın bu ilk sayısının Gündem'inde emperyalizmin yeni dünya düzeni komplosu ile yüz yüze bulunan İslam ümmetinin içinde bulunduğu duruma değinmeye çalıştık. Bir uçtan diğerine tam bir işgal, işkence ve katliam cenderesine sokulmaya çalışılan İslam ümmetinin bütünüyle teslimiyeti hedeflenmekte. Müslümanlar adeta kırk katır veya kırk satır arasında bir tercihte bulunmaya zorlanmaktalar. Mamafih emperyalistler ve işbirlikçileri halen zulüm ve kan dayatabilmektelerse de, artık çözüm dayatabilmeye muktedir değildirler. Zalimlerin aldatıcı, sahte çözümlerinin, çözüm değil birer tuzak olduğunu anlayan Müslümanlar her türlü zorluğa ve imkansızlığa karşın son sözlerini direnişi seçmekle söylemişlerdir.

Zalimlere ve kafirlere karşı son sözlerini söyleyen ve direnmeyi bir hayat tarzı olarak benimseyen Müslümanlar arasında Filistinli kardeşlerimizin müstesna bir yeri bulunuyor. Topraklarının işgal edilmiş olması ve on yıllardır işkence ve katliamlara maruz kalmaları yetmiyormuş gibi Filistinli Müslümanların Siyonistler tarafından şimdi de topluca sürgün edilmeleri direniş kararlılığını azaltmak şeyle dursun bilakis alevlendirmiştir. Siyonistler yanılmış, sürgün politikası ters tepmiştir. İntifada'nın altıncı yılına girdiğimiz bu dönemde pek çok şeyin daha iyi anlaşılmasına bir vesile teşkil eden Müslümanların bu kararlı direnişleri aynı zamanda İntifada'nın geleceğine de ışık tutmaktadır.

Altıncı yıldönümüne tekabül etmesi vesilesiyle bu sayımızı ağırlıklı olarak İntifada konusuna ayırdık.

K. W. Stein, Filistin'de 1936-1939 yılları arasında İngiliz-Siyonist işbirliğine karşı başlatılan isyan ile 1987'de Batı Şeria ve Gazze'de başlatılan İntifada hareketini karşılaştırıyor. İki hareket arasındaki mukayese İntifada'nın pek çok açıdan ileri bir merhale oluşturduğunu ortaya koyuyor. Bununla birlikte yazarın olumlu gelişmelerden biri olarak vurguladığı, ulusalcı Filistin liderliğinin elli yıl sonra işgalcilerle uzlaşma arayışı bir noktaya gelmiş olması, şüphesiz Müslümanlar açısından açık bir gerileme ve derin bir üzüntü kaynağı. Mamafih gittikçe daha net bir İslami çizgiye doğru evrilmesi itibariyle İntifada'nın 1936-1939 isyanından daha anlamlı bir hareket olduğunu da tekrar vurgulamakta yarar görüyoruz.

Y. Haddad, "İslamcılar ve İsrail Meselesi: 1967 Uyanışı" başlıklı makalesinde 67 Savaşı'nın Arap dünyasını sarsıcı etkilerine ve geniş kitlelerde uyandırdığı sorularla İslami gelişmenin hızlanmasına katkıda bulunduğuna dikkat çekiyor.

A. Beydun çevirisini sunduğumuz makalesinde Siyonistlerin Güney Lübnan'da tek taraflı olarak ilan ettiği güvenlik bölgesi meselesine değiniyor. geçmişte Filistin ve Lübnan halkları arasında ciddi sorunlara yol açan İsrail'in güvenlik bölgesi politikası (fitnesi) bugün de Lübnan için önemli bir yara mesabesindedir. Öte yandan "güvenlik bölgesi"nin Lübnan İslami hareketinin Siyonistlere karşı mücadelesinde merkezi bir konuma sahip olduğu da bilinen bir gerçektir.

Y. Sayigh "Haziran 1967 Savaşı'ndan Sonra Filistin Gerillaları" adlı makalesinde, 67 yenilgisinin ardından Filistin mücadelesinin içine girdiği yeni evreyi inceliyor. Düzenli Arap ordularının yenilgiye uğraması karşısında, tek çözümün kendi öz güçlerine dayanmak olduğu yargısından hareketle Filistinlilerin gerilla mücadelesine hız vermeleri, bununla birlikte bu yeni dönemin beraberinde getirdiği kendine özgü yeni sorunlar makalenin konusunu oluşturuyor.

S. H. Hüsrevşahi "İntifada ve İslami Hareketler" adlı makalesinde İntifada'nın oluşumunda ve sürdürülmesinde İslami hareket ve örgütlerin rolünü ele alıyor.

Bu sayımızda J. L. Esposito ve O. Roy ile yapılmış iki röportaj da yer almaktadır.

Yine bu sayımızda "Hurşit Ahmet: Müslüman Bir Eylemci ve İktisatçı" başlıklı J. L. Esposito ve J. O. Voll'un birlikte kaleme aldıkları bir makalenin çevirisine de yer verdik.

14. sayımızda tekrar birlikte olmak dileğiyle...

 

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR