Sudan Sıfır Anını Bekliyor
Bir kaç aydan beri Sudan'daki muhalif güçlerin, yönetimdeki askeri idareyi devirmek ve Ulusal İslami Cephe'nin gücünü sona erdirmek için güçlerini birleştirmeye çalıştıkları biliniyor. Muhalefet lideri Sadık Mehdi'nin, Sudan'daki zorunlu ikametgâhından kaçarak ülke dışına çıkmasıyla da muhalefet güçlerine liderlik edeceği kesinleşmiş oldu. BM Güvenlik Kurulu'nun Hartum'daki idareyi, Mısır devlet başkanı Hüsnü Mübarek'e Adis Ebaba'da düzenlenen suikast girişiminde rol alması nedeniyle cezalandırma kararı alması, muhaliflere, dış devletler düzeyinde önemli bir destek elde etme imkanı vermiş oldu. Şu anda Sudan yönetimini yıkmak isteyen muhalifler Sudan'ın güneyinde büyük çatışmalara hazır bir ordu oluşturmuş durumdalar. Geriye, bazılarının gerçekten yaklaştığını düşündükleri "Sıfır Anı" hakkındaki önemli sorular kalıyor. Şüphesiz asıl önemli gelişme muhalif güçlerin birleşmeleri, askeri eğitim kampları düzenlemeleri ve Hartum'a doğru ilerleyen askeri bir planın varlığının ortaya çıkması değil; Ömer Beşir yönetimine karşı söz konusu planı daha tehlikeli kılan, Sadık Mehdi'nin zorunlu ikametinden ülke dışına kaçmasıdır.
Sudan gözlemcilerine göre 17 Kasım'da Güvenlik Kurulu'nun 1070 nolu kararına istinaden Sudan'a yönelik cezaların uygulanmasının son ana dek ertelenmesi sürpriz olmamıştır. Amerika-Sudan ilişkileri düzleminin gelişim seyrine bakılacak olunursa, 1070 nolu kararın erteleme süresinin önümüzdeki bayramlar da dikkate alınarak yenileneceği düşünülebilir. Ancak erteleme konusunda asıl sebep, Amerika'nın Sudan hükümeti karşısında iki taraflı siyasetine devam etmesidir. İşte bu durum, Washington'un bölgedeki dostlarını güç duruma sokuyor. Amerika'nın ikiyüzlü siyaseti siyasi söylem düzeyinde ve uygulama düzeyinde açıkça kendini gösteriyor.
ABD, BM Güvenlik Kurulu'nun Sudan'ın cezalandırılması konusunda yaptığı hazırlık oturumlarının arefesinde Sudanlı diplomatların ülke içerisinde yer değiştirmelerini yasaklamıştı. Ancak Washington'daki Sudan Büyükelçisi Mehdi İbrahim, yönetimdeki Demokrat Parti'nin kongresine resmi davetli olarak katılmıştı. Aynı şekilde Sudan'ın diğer elçilik yetkilileri Cumhuriyetçi Parti'nin kongre kapanış toplantısına katıldılar. Sudan'daki General Ömer Beşir hükümetine destek veren Ulusal İslamı Cephe'nin ABD'deki temsilcileri İçin de aynı şey söz konusu idi.
Amerikan Kongresi'ne bağlı Araştırma Merkezi Afrika Uzmanı Ted Dagni, bu ay "Sudan Gazete"de yayınlanan bir makalesinde şöyle diyor: "Clinton yönetimi, Birleşmiş Milletler'de Sudan temsilcisi Fatih Urve'nin New York'a gelmesine ve çalışmalarını sürdürmesine izin vermesiyle Güvenlik Kurulu'nun kararlarını bir kez daha Sudan lehine bozdu. Clinton yönetimi daha önce Fatih Urve'nin 1992'de Amerikan Yardım Örgütüyle çalışan Güney Sudanlı vatandaşlarından birinin öldürülmesiyle ilgisi olduğunu da reddetmişti. New York'a Urve ile birlikte Mübarek'e Adis Aboba'da yapılan suikast girişiminde etkin rol aldığı söylenen ve Sudan'ın Etyopya Büyükelçisi olan Osman Seyyid de geldi. Ancak bilinmeli ki Etyopya Hükümeti'nin sürdürdüğü tahkikatlar Büyükelçiye yönelik ithamları ispatlayamadı. Osam Seyyid, şu anda Hartum'da Dışişleri Bakanlığfndan görevli. Ted Dagni, makalesini şu soruyla tamamlıyor: "Acaba Washington'da Sudan'a karşı tek bir Amerikan siyasetinden fazlası mı var? Böyle düşünmüyorum. Siyaset tek boyutludur. Amerika'nın Sudan'la tabii ilişkilere girmeden önce, Sudan'ın belirli şartlara boyun eğmesini istemektedir."
Amerikan Yardımları
Geçen Ekim ayının 10'unda "Washington Post" gazetesinde genişçe yer ayrılan bir makalede kaynak belirtilmeden şu iddiada bulunuluyordu: "Amerikan yönetimi, Sudan'daki yönetimi düşürmek için yardımlaşan üç Afrika ülkesine askeri yardım adı altında 20 milyon dolarlık bir pay ayırdı". Aynı makaleye göre Eritre, Etyopya ve Uganda, Sudan'da hükümeti devirmeye çalışan muhalif gruplara destek veriyor. Aynı ayın 13'ünde Hartum'daki Amerikan Elçiliği, konuyla ilgili bir açıklama yayınladı. Açıklamadan yola çıkarak Washington'un Sudan yönetimi karşısında bir takım planlarının olduğuna kesin gözüyle bakılabilir. Nitekim Ocak ayının 4'ünde 'savunma' niteliği olduğu söylenen askeri yardımlar bu ülkelere ulaşmaya başladı.
Muhalif Sudan Ümmet Partisi Genel Sekreteri ve Sudan muhalif güçleri üst yönetim heyeti üyesi Dr. Ömer Nur Dayem, 29 Ekim tarihli "Hartum" gazetesine yaptığı açıklamada, Sudan muhalefetinin 'Birleşmiş Askeri Komuta Heyeti' oluşturduğunu ifade etti ve şöyle dedi: "Birleşmiş Askeri Komutanlık'ın ilanı, muhalif güçlerin bir araya gelmesinin en büyük sonucudur. Bu birlikteliğin sağladığı komutanlık, Kürt siyasi güçlerinin Kuzey Irak'ta bir araya gelmelerinden daha önemli bir olaydır ve kalıcıdır".
Geçtiğimiz Ekim ayının 11-20'si arasında Esmera (Eritre'nin başkenti) da yapılan Komuta Heyeti toplantıları sonunda Milli Demokratik Birlikler, 7 askeri grup ile parti ve sendika yönetim güçlerinden oluşan 12 siyasi topluluk şeklinde tek bir anlaşma ve program çerçevesinde birleştiler. Sudan topraklarının birlikteliğini gözetecek ve Sudan'da demokratik hürriyeti geri getirecek ve barışı sağlayacak bir proje çerçevesinde anlaşmaya vardılar. Ömer Nur'un nitelendirmesine göre bu proje "Sudan halkının Afrika kıtasının hastalıklarını tedavi için sunduğu bir örnek" olma özelliğine sahip.
Sudan muhalif askeri gruplarının başkaları ise şunlar: Sudan Özgürlüğü Halk Ordusu, Sudan İttifak Kuvvetleri, Bece Konferansı Kuvvetleri. Birleşik Askeri Komuta liderliğine ise Sudan Özgürlüğü Halk Ordusu lideri Dr. John Krank getirildi ve General Beşir Hükümetine karşı Doğu Sudan'da yeni bir askeri cephe açılması teklifi üzerinde uzlaşmaya varıldı.
Askeri Faaliyetlerin Birleştirilmesi
1996 Kasım'ının 14'ünde de General Ömer Beşir yönetimine karşıt Sudan Muhalif İttifak güçleri gerçekleştirdikleri bir eylemle ilk olarak seslerini duyurdular. Eritre üzerinden hareket eden Birleşik Komutanlık, Sudan'ın Kesla şehrinin 45 km. güney batısına kadar ilerledi. "Ali Fadl" eylemi adıyla gerçekleştirilen bu operasyon sonunda ittifak güçlerinin dağıttığı siyasi beyanatta şu ifadelere yer veriliyordu: "Eylem silahlı halk ayaklanmasına doğru devam edecektir. Eylem ittifak güçlerinin Sudan halkına verdiği sözü yerine getirmek için gerçekleştirilmiştir". Karsana adı verilen bu bölgede muhalif güçler Albay Krank yönetiminde birleşti ve 7 askeri grubun katılımıyla bu bölgede bir eylem adasının oluşturulmasına karar verildi.
Askeri Kaos
İngiltere'deki Amerikan Elçiliği'nde siyasi sorumlu ve Amerika Dışişleri Bakanlığı'nın Afrika İşleri uzmanı Jame Young, "Mecelle"ye yaptığı özel açıklamada; Sudan-Eritre sınır bölgelerindeki muhalif askeri etkinliğin içe dönük önemli bir kargaşa ve çatışma ihtimalini de barındırdığını söyledi. Young, hükümete muhalif ittifak kuvvetlerinin 6 aylık süre esnasında Port Sudan şehrinin düşeceğini ve yerine milli hükümetin geçeceğini vaadettiğini açıkladı. Ancak muhalif askeri grupların yöneticileri arasındaki kültür, hedef, yöntem ve eylem noktalarındaki derin İhtilaflardan dolayı askeri eylem birliğinin gerçekleşmesi imkanı konusunda şüphelerini de dile getirdi. Aynı bağlamda Young, bir çok nedenle Doğu Sudan'da gerçekleşmesinden korktuğu ihtimallerin, Kuzey Irak'la Mesud Barzani ve Celal Talabani birlikleri arasında kanlı çatışmalara götüren askeri kaos gibi olmamasını diledi.
Öte yandan General Ömer Beşir Hükümeti'ne muhalif Şer'i Askeri Komuta idaresinin ikinci adamı General Abdurrahman Said de şöyle diyor: "Sudan muhalefeti, askeri faaliyetlerinin birleştirilmesi kararına vardığında, bu kararında tam hür değildi. Nitekim komşu Eritre Genel Kurmayı, Eritre sınırı boyunca yürütülecek Sudan Hükümeti'ne karşıt askeri faaliyetlerin denetlenmesini üstlenerek komutanın vasıflan hakkında belirli şartlar öne sürdü". General Said, "Mecelle" için, ikamet ettiği Kahire'den telefonla yaptığı açıklamaya şunları ekledi: "Bazı şeyler kardeşlerimiz açısından açıklığa kavuşuncaya dek Esmera'daki hakim durumdan uzak kalacağız. Ancak Sudan'ı içinde bulunduğu durumdan kurtarmak için ciddi çalışmaları asla bırakmayacağız. Doğu Bölgesi Sudan halkı Becce Kongresi kuvvetleri dışındaki askeri güçleri desteklemiyor ve desteklemeyecek. Halk tarafından korunmayan ve destek bulmayan tüm askeri faaliyetler başarısızlığa uğrar. Askeri faaliyetleri açıklık, sükunet ve karşılıklı anlaşmayla gerçekleştirebilmek için siyasilerin bizi bize bırakmalarını umuyoruz".
Mecelle 5-12 Ocak 1997 Çev. Fatma Candan
- Tıkanan Sisteme Payanda Olmayalım
- Susurluk Batağındaki Sistem, Darbe Tartışmaları ve Müslümanlar
- Kur'an'a ve Kimliğe Dönüş
- Medyada Görünmek Ya da Hafifliğin Dayanılmazlığı
- İmtihan Bilinci ve “Radikal Mistisizm”
- Tasavvuf ve Tarikatlar
- Tasavvuf-Tarikat Kültürünü Savunmak Yaşar Nuri Öztürk
- Krizlerin Reçetesi: MGK
- el-Halil Anlaşması İhanet Sürecinin Yeni Bir Adımıdır
- Sudan Sıfır Anını Bekliyor
- RP'liler ABD İle Özel Olarak Neler Konuşuyor?
- Etkileyen ve Etkilenen Bir Araç Olarak Radyo
- Kur'an Tarihin Ürünü müdür?
- Ramazan Kur'an'a Dönüş Ayı
- Kur'an'da Tartışma Adabı
- Kur'an'da Adalet
- Kur'an Sempozyumu
- Kur'an'a Açılan Yeni Bir Pencere
- Arayış mı? Kargaşa mı?
- Sistematik Kur'an Fihristi
- Kur'an Çalışmaları Nasıl Olmalıdır?
- Mahkemeler
- Çek(me) Gözlerini
- Bozgun görüntüleri
- Onur ve İhanet Arasında Sehpalar