Söz Sorumluluktur!
2018 yılının ilk sayısıyla bir kere daha birlikteyiz. Rabbimizden yaşadığımız sürece bizlere hak sözü söylemeyi, her daim hayra çağırmayı nasip etmesini diliyoruz. Sözü güzel söylemenin ama öncelikle güzel olan, doğru olan, hak olan sözü söylemenin gerekli olduğuna, belirleyici olduğuna inanıyoruz. Bilhassa yoğun medya manipülasyonuyla zihinlerin adeta çöplüğe çevrildiği bir vasatta sahih bilgi arayışı içinde olmanın hayati önemi haiz bir sorumluluk olduğunu biliyoruz.
Şüphesiz bilgi sorumluluktur, cehd ister, çaba sarf etmeyi zorunlu kılar. Zaten salih ameller de ancak sahih bilgi temelinde gelişir, çoğalır. Hayata, insana, insanın dünyada varoluş gayesine, yaratılış amacına dair sürekli ve sistematik bir tarzda yalan bombardımanına tabi tutulan zihinleri ifsat dalgasından koruyabilmek ve Âlemlerin Rabbinin kurtuluş çağrısına yönelebilmek ise ancak hakikat arayışında ısrarlı ve istikrarlı olmakla mümkündür.
Gerçeğin ardına düşmek yerine rantın, menfaatin peşinde sürüklenmenin; adalet ve ahlaki ilkelerin belirleyiciliği yerine kendimiz, yakınlarımız ve desteklediklerimiz açısından dünyevi planda elde edilen ve edileceklerin ön planda tutulduğu bir atmosferde hakkı haykırmak kolay bir iş değildir elbette. Duymazlıktan gelmeyle başlayan, küçümsemeyle devam eden ve tehdide, düşmanlığa varan tepkilere muhatap olmanız hiç de zor olmaz.
Ama din gününe inanan, söylediklerinin ve söylemediklerinin, yaptıklarının ve yapmadıklarının tümünün hesabını Rabbine vereceğine iman edenler için geri çekilme, geçiştirme, yalpalama söz konusu olamaz, olmamalıdır! Her durumda ve zeminde hakkı haykırmakla vazifeli olduklarının bilinciyle hareket edenler emrolundukları gibi dosdoğru olma emrinin gereğini yerine getirme gayretinden asla geri durmazlar. Ve her şartta çabalarının mükâfatını Rablerinden bekler, O’nun rızasını nihai amaç bilirler.
Müminlerin imtihanının ağırlaştığı bir süreçten geçiyoruz. Zalimler sadece toprağımızı, evimizi değil, ruhumuzu işgal ve ilhak etme çabası içindeler. İrademizi teslim almaya çalışıyorlar. Direnişimizin sonuç vermeyeceğine, er geç çökeceğine, bize dayatılana boyun eğmek zorunda kalacağımıza dair tezviratlarına ise hiç ara vermiyorlar.
Tam da burada direnmenin mümkün ve izzetle var olmak içinse zorunlu olduğunun, tek yol olduğunun farkında olarak hareket etmeliyiz. Ümmet olarak maruz kaldığımız kuşatmaya, dayatma ve yönlendirmeye karşı ancak kardeşlik ve direniş bilinciyle karşı koyabileceğimizin bilincinde olmaya mecburuz.
Rabbimiz ayaklarımızı dini üzere sabit kılsın! Kardeşlik hukukunun gerektirdiği samimiyet, fedakârlık, doğruluk ve dayanışma ruhuyla ümmetimize sahip çıkmayı, ümmetin derdiyle dertlenmeyi ve dertlerimize çare bulmayı bizlere kolaylaştırsın! Bizlerin ve tüm kardeşlerimizin hayra davet yolunda ortaya koyduğu çabaları bereketlendirsin, hakka şahitlik istikametinde atacağımız adımlarımızı kavi kılsın!
- Söz Sorumluluktur!
- Teslimiyetin Zilleti ve Direnişin İzzeti Arasında Kudüs
- BM Kudüs Kararı Alternatif Bir İmkân Olabilir mi?
- Kudüs’ü Gereğince Tanımak ve Tanıtmak Cihadın Bir Parçasıdır
- Kudüs Bizim İçin Neden Önemli?
- Yargı Hukukun Kılıcı mı, İktidarın Aracı mı?
- Siyasal Usulsüzlüğün Ağır Faturası
- Pireye Kızılarak Yorgan Yakıldı
- Modern Dünyada Müslümanca Yaşamak
- Mazimiz, Durumumuz ve Ödevimiz
- Allah’a Kaçanlar İle Allah’tan Kaçanlar
- Kur’an’da “İnşallah”
- Hubûta Dair Birkaç Mesele
- Batı Merkezli Tarih Yazımına ve “Büyük” İskender’e Kısa Bir Eleştiri
- Afgani’yi Tanımaya ve Anlamaya Bir Katkı
- Kitaplık
- Direnişin Onuru Kudüs