1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Siyonistler ve İşbirlikçilerine Karşı Müslümanlar Ayakta

Siyonistler ve İşbirlikçilerine Karşı Müslümanlar Ayakta

Mayıs 1996A+A-

İşbirlikçi TC rejiminin Siyonist İsrail'le gerçekleştirdiği askeri ve güvenlik işbirliği anlaşmasının ardından terörist İsrail'in Güney Lübnan'da sivil müslüman halka karşı kadın çoluk-çocuk demeden gerçekleştirdiği katliamları protesto etmek ve lanetlemek amacıyla yaklaşık 10 bin kişi 19 Nisan Cuma günü Beyazıt meydanında toplandı.

Cuma namazının ardından Güney Lübnan'da şehit düşen müslümanlar için toplu gıyabi cenaze namazı kılındı. Terörist İsrail'i ve işbirlikçi TC rejimini kınayan sloganların atılmasının ardından, Ortadoğu bölgesinde emperyalist ve Siyonist güçlerin oynamaya çalıştıkları oyunları tel'in eden bir bildiri okundu. Bildiride siyonist İsrail'in Güney Lübnan'da akıttığı kanların hesabının sorulacağı vurgulanıp, katliamlardan İsrail kadar TC de sorumlu tutulurken, Filistin ve Güney Lübnan'daki direniş erlerine destek mahiyetinde sloganlar atılıyordu. İsrail bayrağı yakılırken, "Kahrolsun İsrail", "Laik Cunta İsrail'e Kukla","İslami Hareket Engellenemez ", "Kahrolsun Emperyalist Kafirler" şeklinde sloganlar atan müslümanlar, tel'in gösterisinin ardından Laleli İstikametine doğru yöneldiler. Caddenin önünde polisin engellemesine maruz kalan binlerce müslüman polisin coplu-sopalı saldırılarına rağmen barikatı aşarak Aksaray istikametine doğru yürüyüşe geçtiler. Yürüyüş esnasında polisin kitleyi yarma ve dağıtma teşebbüslerine karşı direnen, sloganlar ve karşı tavırla polisi gerileten müslümanlar, sivil ve üniformalı kolluk güçlerinin tüm çabalarına karşı büyük bir azimle yürüyüşlerini devam ettirdiler. Tevhid bayrakları ve "Kahrolsun Terörist İsrail ve İşbirlikçileri" yazılı pankartlarla ve "Kahrolsun Laik Diktatörlük", "Kahrolsun İsrail", "Kahrolsun İşbirlikçi Laikler", "Yaşasın İslami Direnişimiz", İslami Hareket Engellenemez", "Muhammedin Ordusu Kafirlerin Korkusu", "Mazlumların Kanı Zalimleri Boğacak", "Kahrolsun Siyonistler", "Siyonist Uçaklar Türkiye'den Defolsun" şeklinde sloganlar atarak İstanbul üniversitesi edebiyat fakültesi binasının bitimine kadar yürüyüşlerini devam ettirdiler. Müslümanlar yürüyüş esnasında çevrede toplanan halktan da destek gördü.

Laleli'ye gelindiğinde yürüyüş kortejinin ön bölümü daire oldu ve yapılan dua ve yeminlerle Siyonist zalimler ve işbirlikçilerine bir kez daha lanetler yağdırılarak eylem tamamlandı.

Olumlulukların yanında, müslümanların bir takım eksiklik ve zaafları bünyelerinde taşımaya devam ettikleri bu eylemde de gün yüzüne çıkıyordu. Böylesine önemli bir eylemde pankartların azlığı, kitlenin organize edilmesindeki zaaflar vb. teknik sorunları bir kenara koyacak olursak, "Burası Türkiye İsrail Değil" sloganı sahip olunması gereken duyarlılıkları gölgede bırakıcı bir anlamsızlığı içeriyordu. Bu slogan TC ve İsrail rejimlerinin niteliksel ayrılığı ve TC'yi TC dışındaki rejimlere tercih edici bir çerçeveye sahipti. Mossad'la işbirliği içinde müslümanlara yönelik zulüm operasyonları gerçekleştiren, İsrail'in tüm politikalarını onaylayan, işkence, yargısız infaz, faili meçhul ve gözaltında kaybetmeleri sistematik hale getiren TC'nin İsrail ve diğer işgalci, sömürgeci ve katliamcı rejimlerden farkı neydi ki, bu slogana sarılmak ihtiyacı hissediliyordu.

Başta İstanbul olmak üzere Ankara, Gebze, Kayseri, Adana ve daha birçok yerde gerçekleştirilen bu eylemlerin, sadece tebası olunan rejimin niteliği ve bölgesel ve yerel düzlemde oynadığı rolün farkına varılmasına değil, aynı zamanda müslümanların mevcut durumlarını sorgulama, düşünsel ve ameli plandaki eksik ve zaaflarını Kur'an'ın rehberliğinde çözme istidat ve arayışlarını artıracağını umut ediyoruz.

Öte yandan MGV teşkilatlarının Gebze, Kadıköy ve en son İsrail'in İstanbul Maslahatgüzarlığı önünde, polisin tüm engelleme çabalarına karşı gerçekleştirdiği eylemler ve işbirlikçi rejime yönelik olarak vurguladıkları "bu gösterileri engellemeye çalışan zihniyetin siyonistlerden farkı yoktur" mesajı, müslüman kamuoyunun bilinçlenme sürecine önemli katkılar sağlayıcı gelişmeler olarak algılanmalıdır.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR