PKK-devlet çatışmasında savaşın Orta Anadolu'ya ve Karadeniz'e taşınmasında Sivas ve Tokat kavşak noktasını oluşturuyor. Nüfus yapısı itibariyle ve coğrafi konum olarak da Sivas'ta birkaç yıldır çeşitli çaplarda çatışmalar yaşanıyordu. Gerçi Sivas'taki çatışmalar ve eylemlerin tümünü PKK gerçekleştirmemesine rağmen -TİKKO ve DHKP-C'nin Sivas'ta eskiden beri var olduğu ve eylemler gerçekleştirdiği biliniyor- bilinçli bir şekilde böyle yansıtılmaktadır.

Geçen ay içinde 'Terör Zirvesi'nin de Sivas'ta toplanması da Sivas'ın bölgedeki çatışmalarda kritik bir konumda olduğunun diğer bir göstergesi olarak algılanmalı. Sivas'ın özellikle Zara, Hafik, Divriği ilçelerinde asker yığınağı arttırıldı. Bu ilçelerde Kürt nüfusunun yoğunluğu Kürt sorunu nüksettiğinden bu yana rejimi hep rahatsız etmişti. Asker yığınağının arttırılmasının ardından diğer Kürt illerinde yaşanan olaylar Sivas'ta da yaşanmaya başlandı. Geçtiğimiz ay içerisinde Hafik ilçesinde kardeşini sağlık ocağına götürmek üzere yola çıkan 15 yaşında bir çocuk özel tim tarafından öldürüldü. Mazeret hep aynıydı: "Şüpheli görüldü ve dur ihtarlarımıza rağmen durmadı vs." Suşehri ilçesinde de bir grup PKK'lının yol kesmesi ve kimlik kontrolü yapması neticesinde geniş çaplı önlemler alındı. Karadeniz'de olduğu gibi Suşehri'nde de eskiden beri oraya mevsimlik olarak çalışmaya gelen inşaat işçileri PKK'lı olduğu gerekçesiyle tutuklanırken -basma yansımayan fakat bölge halkının ifadesiyle- bir kısmı da çalıştıkları ve kaldıkları inşaatlarda öldürüldüler. Çalışmak ve ekmek parası kazanmak için yurtlarından yollara koyulan bu insanlara karşı tehcir ve tahkir edici tavırlar Sivas halkı arasında da zaten yayılmaya elverişli etnik ayrımcılığın ivme kazanmasına yaramaktadır. Bu gelişmelerden sonra herhalde devlet izin verse dahi kurt işçilerin buralarda çalışmasını halk arzu etmeyecek ve her zaman ki gibi etnik ayrımcılık körüklenmiş olacaktır. Unutulmaması gereken bir diğer husus ise, etnik ayrımcılık konusunda PKK'nın da devletten aşağı kalmadığıdır.