1. YAZARLAR

  2. Yahya Hamid

  3. Sisi Rejimi Mısır’ı Çöküşe Sürüklüyor

Sisi Rejimi Mısır’ı Çöküşe Sürüklüyor

Eylül 2022A+A-

Rusya’nın Ukrayna işgalinin başladığı Şubat ayından beri, savaşın Orta Doğu – Kuzey Afrika bölgesindeki buğday ithal eden ülkeler, özellikle Mısır üzerindeki yıkıcı etkileri hakkında sayısız makale yayınlandı. Ancak Sisi rejiminin beceriksizliği ve uluslararası destekçilerinin kıt görüşlülüğü nedeniyle ekonomideki ciddi çöküş aslında yıllar önce başlamıştı.

Ukrayna’daki savaş sadece maskesini düşürdü ve ham gerçeğe ışık tuttu: Mısır iflastan sadece birkaç ay uzakta ve yüzde 30’luk yoksulluk oranı yakında dayanılmaz bir açlık oranına dönüşecek.

Mısır muhalefetindeki birçok kişi, sonunda Sisi rejiminin ciddi şekilde zayıfladığı bir dönüm noktasına geldiğimize inanıyor. Yine de son derece bunalmış hissediyorum, çünkü Mısır’ı kaos ve istikrarsızlıktan kurtarmak için artık çok geç görünüyor.

IMF yönetim kuruluna, artan borç ve fonların boş projeler ve yolsuzluk için kötüye kullanılması konusunda onları uyarmak için kaç mektup gönderildi? Avrupalı ve ABD’li liderler, ekonominin gerçek durumu ve toplumsal huzursuzluk, terörizm ve yasadışı göç hakkındaki riskler hakkında kaç kez uyarıcı raporlar aldılar?

Her bir ikaz ya cevapsız kaldı ya küçümseme ile karşılandı. Üç yıl önce, Dış Politika’da Mısır ekonomisinin yükselişte değil, çökmekte olduğu konusunda uyarmıştım. Karşı çıkan yazılarda rejime olan nefretim yüzünden kör olmakla suçlandım. Böylece tüm uyarılara ve bariz belirtilere rağmen, kamu parasının kötü yönetimi denen kanser, tüm ulusta büyümek ve yayılmak üzere serbest bırakıldı.

Artık son aşamaya geldi. 105 milyonluk bir ülke çökecek.

Kendi Kendini Kutlayan Bir Söylem

Bu, Sisi ve yandaşlarının dokuz yıllık beceriksiz yönetiminin sonucudur. Yargı, bütçe ve ordu üzerinde tam kontrole sahip olmasına ve 60.000’den fazla siyasi tutuklunun keyfî olarak gözaltına alınmasına yol açan tüm muhalif seslere yönelik yaygın ve sistematik baskıya rağmen (veya tam da bu sebeplerle) Sisi ve dış destekçileri, ülkeyi kelimenin tam anlamıyla mahvetti.

İronik bir şekilde, Mısır’ı sarsacak olan ve her geçen gün yaklaşan krize dair ipuçları veren endişeye yol açan göstergelere rağmen, rejim Mısır’ın sözde başarıları hakkında kendi kendini kutlayan bir tavrı sürdürdü. Dokuz yıllık baskı, propaganda ve otoriterlikten sonra, düzeltilmesi gerekebilecek bir veya iki hatayı bile kabul etmek gibi bir seçenek değerlendirmeye alınmıyor.

Yine de Mısır’ın ekonomik durumu umutsuz. Borç/Gayri Safi Yurtiçi Hasıla oranı bu yıl yüzde 93,8’e yükseldi ve tek başına devlet bütçesinin yüzde 54’lük akıl almaz bir paydası, ülkenin temel ihtiyaçlarını finanse etmek için fazla bir şey bırakmayarak kredi ve geri ödemeleri tarafından yutuluyor.

Mısır Merkez Bankasının faiz oranlarını artırma kararına rağmen “taze para” uçtu gitti.

Sisi durumun vahim olduğunu biliyor ve aslında tahtını birkaç ay daha kurtarabilecek dövizin hayalini kuruyor. Son zamanlarda, potansiyel bağışçılara yönelik halkla ilişkiler numaralarını çoğalttı. Bazı siyasi tutsaklar, tutuklanmaları kadar keyfî hareketlerle orada burada serbest bırakıldı.

Son zamanlarda Sisi, siyasi bir diyalog başlattığını şatafatlı bir şekilde duyurdu. Aynı rejim 2012 cumhurbaşkanı adayı Abdülmünim Ebu’l-Futuh’u 15 yıl hapis cezasına çarptırmışken nasıl bir diyalog kurabiliriz?

Son olarak, IMF’ye güvence vermek amacıyla rejim, askerî ve devlet varlıklarının satışını duyurdu.Rejimin harcama alışkanlıklarında köklü bir değişiklik yapmanın Sisi’nin iktidara bir süre daha tutunmasına fayda sağlamaktan başka amacı yoksa anlamı nedir ki bunun?

Kaos Kaçınılmaz Görünüyor

Ne yazık ki Mısır’ın en büyük korkusu, Büyük Etiyopya Rönesans Barajı’nın doldurulmasıyla henüz gerçekleşmedi. 2015 yılında rejim, Mısır’ın Nil üzerindeki tarihî haklarından vazgeçti.

Bu feci karar, 7 bin yıllık bir uygarlığın üzerine inşa edildiği yaşam çizgisini tehdit ediyor. Bugünkü ekonomik kriz, milyonlarca insanı yoksulluk, açlık ve istikrarsızlıkla şiddetle etkileyecek. Ancak yarınki su krizi ülkemizin varlığını tehlikeye atacak.

Kendimizi aldatmamalıyız. İstikrarsızlık geliyor ve kaos kaçınılmaz görünüyor. Soru, Sisi ülkeyi kendisiyle birlikte aşağı çekmeden önce hasarın nasıl kontrol altına alınacağıdır. Rejim, ordu, muhalefet grupları, insan hakları savunucuları, Batı ve tabiî ki sıradan Mısırlılar olsun, tüm taraflara hitap eden bir eylem çağrısıdır bu.

Mısır’a acilen rejimin ve uluslararası destekçilerinin yıkıcı yöntemlerinden kurtaracak gerçekçi bir plan lazım.

Batı, çıkarlarını yerine getirmek için despot rejimleri desteklemeye yatırım yaptı. Rusya için önceki desteği, bu stratejinin temel kusurunun bir başka örneğidir. Ve Sisi’nin arkasında duranların desteklediği “İslamcılara karşı mücadele” söylemi, Mısırlı laik aktivist Alaa Abdülfettah bile hapishanede ağır ağır ölüme mahkûm edilmişken hiç anlamlı görünmüyor.

Başından beri konu İslamcılıkla mücadele değildi, demokrasiyle mücadeleydi. Yine de artık Sisi ve Körfez’deki arkadaşlarının onları yüzüstü bıraktığını görebileceklerini umuyorum.

Mısır’ı Kurtarmak

An itibariyle rejim parçalanmak üzereyken, tüm ulusal güçlerin bizlerden, siyasi görüşlerimizden ve geçmiş kinlerimizden de büyük bir proje çevresinde Mısır’ı kurtarmak üzere birleşmesi acildir. Tüm siyasi tutsaklar serbest bırakılmalıdır. En yoksullar açlıktan korunmalı ve borçlar yeniden yapılandırılmalı ve muhtemelen kısmen iptal edilmelidir.

Ordu; adalet, ekonomi ve siyaset, kısacası işi olmayan tüm alanlardan çekilmelidir.

Etiyopya barajı, tüm siyasi güçleri bir araya getiren üst düzey acil durum görüşmelerini gerektiriyor. Kamu varlık satışları, bu konuda bir fikir birliğine varılıncaya dek askıya alınmalıdır.

Ama tüm kalbimle en büyük arzum, 2011’den bu yana düzinelerce Mısırlının fedakârlığını onurlandıran gerçek bir ulusal uzlaşma sürecidir.

Yaşları, cinsiyetleri veya siyasi geçmişleri ne olursa olsun, zulüm tüm Mısırlılara haklarını ihlal ederek ve umutlarını kırarak eşit davrandı.

Mısır, tüm siyasi güçlerin kutsal birliğini gerektiren varoluşsal tehditlerle yüzleşiyor. Bu gibi bir risk karşısında geçmiş anlaşmazlıklarımız kimin umurunda?

Solafa Magdy, hapishanede çok farklı siyasi ve ideolojik görüşlere sahip iki kadınla kurduğu beklenmedik dostluk hakkında “Onlar olmasaydı hayatta kalamazdım!” demişti.

Birbirimiz olmadan ne bizler hayatta kalabiliriz ne de Mısır.

Middle East Eye / 11 Temmuz 2022 / Çeviren: İbrahim Alpay

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR