Şiirimizin Acıları
Bizi kuşatan ne varsa, biz oradayız. Sokağa çıkıldığında dünya güzel midir? Gözlerimiz kimlerin gözleriyle bakıyor etrafına? Ya da biz kimiz, ne işimiz var bu yeryüzü denilen curcunada? Madem ki varız, var olmak zorunluluğunu duymayacak mıyız? Bu var oluşa giden yolda birtakım olguların bizi zorladığını ve ne iş tutuyorsak tutmuş olalım, içimizde öz olarak neyi taşımakla mükellef olduğumuzun bilincinde olmalıyız. Açıkçası; oryantal, yani oynak bir espriyle ortaya çıkmak hiç kimseye bir şey kazandırmıyor. Söz şiire geldiğinde, şüpheli bir meselenin içinde buluyoruz kendimizi. Şiir put mudur? Şiir lüks bir uğraş mıdır? Ya da şiir hayatımızda bir yer edinebilir, işe yarayabilir mi?
Şiiri putlaştırdığımız an, ruhumuzu şeytana satmışız demektir. Sonra, şiiri zihinsel bir fantezi olarak algılamak ta ters geliyor bana. Öyleyse durup düşünmek zorundayız. Hayatımızın macerasını düşünmek zorundayız. Hayat bize ne veriyor, biz hayattan ne istiyoruz? Ortaya bir şey koymak gerekiyorsa elbette konmalıdır. Bu ortaya koyuş eylemi ise düşünen kişinin düşünceleriyle kendini belli edecektir. Bu yerine göre soyut yerine göre de somut verilerle olacaktır. Şiirle de kök salmak gerekiyor dünyaya. Çünkü şiirin omuzlarına da yük biniyor. Sanıyorum Öyle olmasaydı şairleri cezalandırmak için onca zahmete girilmezdi.
Şimdi şiir Abdulhamid-i Sani yalnızlığını yaşamaktadır. Yani ne anlaşılmak istenmektedir ne de anlaşılmaktadır. Öyle, olmayan bir nesne gibi, olmamış, hiç yokmuş gibi bizim dışımızdaki alemde kendine yer edinebilmiş gibi. Ulaşılmaz, bir kayıtsızlığın atmosferinde sürtmektedir adeta. Uzak ve kaba bakışların çekim alanlarında anlaşılmaz bir nesnenin duruşu gibi duruyor. Orada ve uzakta. Potansiyeli büyük olan cemaatin kendine yetmezliği içinde, cemaatin toplumsallaşamadan kendi kendisiyle uğraşması gibi şiirimiz de kendi başına uğraş vermektedir. Bu var olmak veya olmamak savaşında, hırçınlıklar, tedirginlikler, çelişkiler ve karamsarlıkların yanında özgün atılımların, saf ve edebli çalışmaların olmadığını söylemek de haksızlık olsa gerektir.
Belki apaçık görünmüyorsa da şiirimiz acılarla doludur.
- İbrahimi Tavır
- Seçimler Sistem ve Toplumsal Gerçeklik
- Egemen Sistem ve Dünyevileşme
- Seçim Sonuçları ve Toplumsal Kimlik
- Yeni Bir Yapılanma Gereği
- 27 Mart Seçiminin En Karlıları Rejim ve Refah Partisi’dir
- Toplumsal Kutuplaşma ve Siyasi Platforma Yansıyor
- Türkiye'de İslami Yükseliş
- Toplumun Aynadaki Görüntüsü
- Seçimler ve Laiklik Krizi
- Kemalistlerin Dayanılmaz Hafifliği
- Tunus Rejimi, Nehda Hareketi ve Seçimlerin Mantığı
- T.C. - İsrail Flörtü Hangi Safhada?
- Siyonist Terör Sürüyor
- Tasavvuf ve Nakşibendilik -1
- Kur'an Okumaya Başlarken
- Ümmet Kavramı Üzerine
- Bozuk Düzenin Terazisi ve Şuayb (as)
- Sivas Olayları ve Dergimizin Mahkeme Safahatı
- Amerika'dan Türkiye'ye Direktif
- Çapraz Ateşte Müslüman Kadın
- Kadının Sosyal Hayata Katılımı
- Türkiyeli Müslüman mı Türk Müslüman mı?
- "İzlenim" Dergisinin Ölçüsü Ne?
- İlahiyat Fakültesinde İbranice