1. YAZARLAR

  2. Haksöz

  3. Sesimizin Daha Gür Çıkması İçin Sesinizi Duyurun!

Sesimizin Daha Gür Çıkması İçin Sesinizi Duyurun!

Eylül 2004A+A-

Irak'ta yaşanan gelişmeler bizlere kafirlerin hesaplarına karşılık, Allah'ın da bir hesabının olduğu hükmünü bir kez daha hatırlatıyor. Irak'ta işgale karşı büyük bir azimle sürdürülen direniş sadece Irak içinde değil, tüm bölgeye umut dalgaları yayıyor. Bu sayımızın gündem yazısında direnişin çiçeği, umuda değindik. İşbirlikçiliğe teşne çevreleri de etkileyen, zor bir tercihle karşı karşıya bırakan bu direniş olgusunu sahiplenmek ve geliştirmek durumundayız. Bu bağlamda uluslar arası bir çerçevede gerçekleştirilmesi planlanan 25 Eylül eylemliliğinde farklı coğrafyalarda farklı kimlikli kitlelerle eşzamanlı olarak meydanlarda direnişle dayanışmamızı bir kere daha haykıralım istiyoruz.

Ortadoğu'da Filistin ve Irak merkezli direniş sadece Müslümanların değil, adaletten ve insanlıktan yana herkesin gündemini belirliyor. Pek çok etkinlik ve toplantının gündeminde direniş bulunuyor. Bu toplantılardan biri de geçtiğimiz ay İtalya'da gerçekleştirildi. Toplantıya Türkiye'den ve Almanya'dan katılan arkadaşlarımızın gözlemlerine ve toplantıya katılan bazı isimlerle yaptıkları söyleşilere yer veriyoruz. Müslümanların odağında bulundukları direniş olgusunun özgürlük ve adalet taraftarı fakat Müslüman olmayanlar açısından bile pür dikkat izlendiği, heyecanla karşılandığı vakıasına karşın bazı Müslümanlarda en küçük bir canlılık belirtisine, kımıltısına yol açmamasının düşündürücü olduğunun altını çizelim.

Emperyalizmin krizi en temelde üzerinde yükseldiği temelin çürüklüğünden kaynaklanmakta. Silah var, para var, güç var, acımasızlık, vahşilik sınırsız ama haklılık yok, adalet yok. Bu yüzden de çaresiz, aciz ve utanılacak bir konumda. Ülkemiz egemenlerinin durumu da emperyalizmin konumu gibi. Patlamış bir lağım gibi her tarafı pis bir koku sarmış halde. Susurluk devleti tam gaz yoluna devam ediyor. Devletin en tepe noktaları kirlilikte de zirveyi teşkil ediyor. Yargı tay başkanı ve MİT'in de dahil olduğu kirli ilişkiler yumağı düzeni özetliyor. Medyanın ve bazı kuruluşların şaşkınlık tezahürleri ise hiç gerçekçi değil. On yıllardır devletin perde gerisindeki unsurlarıyla türlü irtibatlar geliştiren, operasyonlarda kullanılan, aldıkları talimatlara binaen devlete servis sunan bir medyanın; daha dün ihale takipçiliği adına bürokrasiye, siyasilere şantaj yapan gazete yöneticilerinin şimdilerde kalkıp devlette kirliliğe dikkat çekmelerine kim niye inansın? Dikkatli gözlemciler açısından yaşananlar sürpriz değil, sadece düzeni ifşa sadedinde faydalı malzemeler sunuyor.

Kokuşmuş düzenin her alanı gibi eğitim alanı da kokuşmuş halde. İlkel bir disiplin ve ideolojik şartlanma marifetiyle çocuklarımızın, gençlerimizin zihinleri baskı ve kontrol altına alınıyor. Sivilleşme son dönemlerin moda kavram ve eğilimlerinden olmakla beraber, belli alanlara hiç uğramıyor gibi. Eğitim de bunlardan biri. Resmi ideolojinin ilkel kalıplarının zihinlere dayatılması ve okulların kışla mantığına göre biçimlendirilmesi süreci kesintisiz devam ettirilmekte. Bu sayımızda eğitimde kışla düzenini tartışmaya açmak istedik. Soruşturma konumuzla ilgili olarak kendilerine soru yönelttiğimiz dostlarımızdan bazılarının zaman darlığı nedeniyle henüz ulaştıramadıkları cevaplarına önümüzdeki sayımızda yer vermeyi umuyoruz. Böylece eğitimde sivilleşme konusuna devam etmiş de olacağız.

Son bir hatırlatma da Haksöz'le irtibat noktasında vurdumduymaz bir tavır içinde gözüken bazı okuyucularımıza: Kimler için ne kadar anlamlı ve yararlı olduğu elbette tartışılabilir olmakla birlikte, en azından kendi zaviyemizden, dergimizi zor şartlar altında yayınlarken, anlamlı ve değerli bir iş yaptığımız inancında olduğumuzu vurgulamak isteriz. Buna karşın abone kayıtlarına binaen dergi gönderdiğimiz bazı adreslerden hiçbir karşılık alamamak bizleri üzüyor. Dergimizin içeriğine dair söyleyecek bir şeyler olsa gerek diye düşünüyoruz. Ayrıca aboneliklerini iptal ettirmemiş okuyucularımızdan kimilerinin borçlarını ödeme konusunda hiçbir gayret içinde olmamaları da bir başka düşündürücü nokta. Bu durumdaki abonelerimizin acilen borçlarını ödemelerini ve eğer dergi aboneliklerini sürdürmek istemiyorlarsa bize bunu bildirmelerini rica ediyoruz.

BU SAYIDAKİ DİĞER YAZILAR