Zindan Günlüğü

Bünyamin Doğruer

Bir ışık düşmüş yanağına hücre duvarının

demir parmaklıklarda avuçlarım

sevgili dostum ömer bugün mektubun geldi

anne sıcaklığından sıladan damıtılmış gibi ince

buğulandı saçımda ilk yaz

her gece boynumda zindanın o kanlı mendili

sevdama yeni cemreler düşürdü

çokça kan ve gözyaşı

lale ve kan

bir gece çocuksu isteklerle aklımdan geçti ebemkuşağı

dağ başlarında yiğitçe duruşlarına fecrin

o yiğitler geçti aklımdan

daha vurgun bir sevda için

buram buram hasret şimdi keşmir filistin

uzak çok mu uzak

ne olur dirim soluklarınızı verin bana

kanlı kıyım oyunlarında tükendi çocuklar

karardı tüm çiçekler

bu benim suçum benim suçum mu

müslümana sokulan paslı hançer

çokça kan ve gözyaşı

lale ve kan

gözlerimde akan ortadoğu

biz öldük ömerim yıllarca biz

ölü gecelerde artık dökülen yıldızlar olmayacağız

çek al beton yıkıntılarını üstümden

sindiren korkuları

sürtünüyor elimi kanatıyor zindan duvarı

elim duvarda kaldı yüreğim sende

bitmedi zulüm biliyorsun değil mi

dışarda yağan yağmurun da bildiği gibi