Aldırışsız bir gece vakti
yürürüz taş duvarlar arasından şehrin içine
içinden geçeriz şehrin bulvarlarından
kimliksiz / izinsiz / evraksız
kan dolu hüznün akşamlarından
kordonlar ölüm saçar
ve ölür avuçlarımızda ölüm
şimdi tam zamanı deyip
fırlayıp yataklarımızdan
soyunup kirlileri
yıkanmış vücutlarımızdan
boşalan bir sel gibi geldik kapısına şehrin
vel fecrin resmini çizip
göğsümüze takıp
çığlık çığlığa korkular savuran gökyüzüne / o şehrin
acı matkap dişlerinden geçerek
bir tutam ışık için
bir nuru ilahiden nasiplenmede
en elverişli ruhumuzun devingenliğinde
yürürüz taş duvarlar arasından şehrin içine
savrulur toz duman
dirilir kavrulan topraklarda bedenlerimiz
ve kayalara çarparak ölen deniz
dönüp bakmaz ardına
kimsesiz kalmaz söylediklerimiz
işte tam burada
bu şehrin ortasında
maveraya dek uzanır ellerimiz.