Yorgunluk Yok, Yolculuk Kararlılıkla Sürüyor

Haksöz

Haksöz bu sayıyla birlikte 14. yılına girmiş bulunuyor. Bu süre zarfında pek çok kez gecikme sorunu yaşamamıza, kimi zaman birleşik sayı şeklinde çıkmak zorunda kalmamıza rağmen tam 13 yıllık bir yayın periyodunu arkamızda bıraktık. Bu uzun yolculuğumuzda sıkça düzenin tepkisiyle karşılaştık; davalar açıldı, arkadaşlarımız yargılandı ama söylememiz gerektiğini düşündüğümüz, doğruluğuna inandığımız hiçbir şeyi ne gizledik, ne erteledik, ne de geçiştirdik. "Kuran'ın Aydınlığına Doğru" şiarıyla çıktığımız yolu, uzaktaki-yakındaki diye ayırmaksızın bir aile gibi, omuz omuza, yazarak, çevirerek, okuyarak katkıda bulunan tüm kardeşlerimizle birlikte sürdürdük. Allah'ın izniyle aynı paylaşım ve fedakarlık duygularıyla yürümeye de devam edeceğiz.

Bu sayımızın gündem sayfalarında 28 Mart seçim sonuçlarına dair değerlendirmemiz yer alıyor. Seçimler Ak Parti'nin 3 Kasım 2002'de estirdiği rüzgarın geçici olmadığını ve daha da güçlenerek sürdüğünü gösterdi. Şüphesiz Kemalist-laik dikta düzeninin uygun adım marş marş devam etmesi için çaba gösteren çevreleri rahatsız eden her sonucun en temelde halkın geniş kesimlerinin yararına olduğunu söylemek mümkün. Ülke genelinde siyasi ortamın tahlili açısından seçim sonuçlarını farklı yönleriyle değerlendirdiğimizde seçimlerin egemen güçler açısından hiç de arzulanır sonuçlar vermediğini tespit etmek zor değil. Bununla birlikte geçen sayımızda dikkat çektiğimiz bir gerçeğe yine dikkat çekmekte yarar görüyoruz: Toplumsal zeminde arzulanan İslami bir değişim ve dönüşüm mutlaka sahih İslami mücadele ile ve bu da ancak İslami kadrolarla gerçekleşebilir.

Bu bilinç ve çaba içinde olunduğunda Rabbimizin zorlukları kolaylaştıracağına ve sınırsız bağışlarıyla müminleri mükafatlandıracağına inanıyoruz.

Bunun müşahhas bir örneğini Filistin direnişinde görmekteyiz. İşte Şeyh Ahmed Yasin'in şehit edilmesinin ortaya çıkardığı manzara bunun açık bir göstergesi. Ahmed Yasin, hayatının her safhasında olduğu gibi, şahadetiyle de tüm dünyaya direniş azmi ve kararlılığı ile hareket eden bir önderliğe sahip Filistin halkının muttaki öğretmenler eliyle nasıl eğitildiğini bir kere daha göstermiş oldu. Siyonist vahşet yalnız Filistin halkını değil, tüm ümmeti yaraladı ama saldırı aynı zamanda da Endonezya'dan Fas'a, Avrupa'dan Afrika'ya kadar tüm dünya Müslümanlarının kardeşlik, dayanışma ve direniş sorumluluğuna sahip çıktıklarını da göstermiş oldu. Şeyh Ahmed Yasin'in şahadetini bu sayımızda değişik açılardan ele almaya çalıştık.

Müslüman ve mazlum halkları hedef alan saldırılar sadece füzelerle, bombalarla, tanklarla gerçekleşmiyor elbette. Küresel kapitalizm ürettiği kavramlar ve değerlerle de zihinleri ifsada ve işgale yöneliyor. Kadın sorunu bu açıdan kritik öneme sahip bir konu. Geleneksel anlayışların ve alışkanlıkların adeta yok saydığı, toplumsal hayattan tecrit ettiği kadın olgusuna karşın çözüm olarak kadının metalaşması dayatılmakta. Adeta çift yönlü bir kuşatma, iki cepheli cahiliyeye karşı Müslümanlar kadın erkek demeden, birlikte ve güçlü bir karşı koyuşla direnmek zorundalar. Bu sayımızda gerek 8 Mart, gerekse de AİHM, başörtüsü ve benzeri başlıklar eşliğinde gündeme taşınan tartışmalara değinen yazılara da yer verdik.

Okuyucularımızdan gelen mektup ve değerlendirmelere mümkün olduğunca yer vermeye çalışıyoruz. Bu vesileyle bu sayfalarımızın yaşadığımız sorunlar ve gündemlerimize dair tartışma ve tahlillerle daha da zenginleşmesini arzu ettiğimizi de bildirelim. Cezaevlerinden yazan kardeşlerimize, dostlarımıza ilgilerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Ayrıca dört duvarla çevrili olmayan, daha geniş cezaevindeki okuyucularımızın da katkılarını beklediğimizi ve bu sayfalarımızı hep birlikte kapsamlı bir diyalog ve iletişim zeminine dönüştürmeye çağırıyor, Mayıs sayımızda tekrar birlikte olmayı diliyoruz.