Kalktın ayağa
yürüdün
sarp kayalara dik yokuşlara
ve
düştün yere
karıştın toprağa bir tohum gibi
binlerce başağı yeşertecek ölümün
binlerce bilinci bileyecek
ve nice yiğitler senin gibi
ölümü yaşayacak yaşamak için
asacak geceyi boynundan
yakacak gemileri
dönmemek için
ve parola patlayacak
ya denizlere açılmak
ya ihanete bıçaklanmak
Düştün yere
parlayan bir ışık oldun ey şehid
sen geçtin denizin öte yakasına
boğulacak elbet fir'avun ve ordusu
yağacak yağmur
gök boşalacak
malta'da kurulan pusu
sonsuzluğu açacak sana
şafağı damıtacak yeryüzüne
yeryüzüne yağacak yağmur
Onur
diriliş
ve zafer
Mescid-i Aksâ'dan bakıyordu peygamber
sen çıkıp gelir misin şimdi
bir elinde mavzer
açıp sayfalarını Kitab'n
ve yeniden başlayarak
Allahu Ekber
kasemle başlayarak
"birbiri peşinden gönderilenlere
şiddetle eserek savurup atanlara
yaydıkça yayanlara
birbirinden iyice ayıranlara
gerçekleşecektir elbet
va'dolunan şey"
ey şehid
yerde kalmayacak kanın
ve bir çağrı olacak insanlara
siyah
zifiri gecelerin ardından
alnımızın akıyla
çıkacağız özgürlüğe
yazarak
zamana ve mekâna adımızı
andımızı kanımızla yazarak
savaşacağız ey şehid
biz savaşla yaşayacağız.