Başörtüsü Yasağında Yükseköğretim Kurulu'nun 2006 Yılındaki Uygulamaları ve Değerlendirilmesi
12 Eylül cuntasının kötü bir mirası olarak varlığını sürdüren Yükseköğretim Kurulu, militarist zihniyetin kendisine sağladığı avantajlı konumu, sistemin varlığını koruma ve kollama noktasında gayretle kullanmaktadır. YÖK, 2006 yılındaki uygulamaları ile, eğitim sistemi üzerindeki baskı aracı olma misyonunu başarıyla yerine getirmekle kalmamış, ayrıca siyasi arenada takındığı hükümet karşıtı tutum ile ciddi uygulamalara imza atmıştır. Erdoğan Teziç yönetimindeki YÖK, YÖK denetimindeki ÖSYM ve kontrolündeki rektörler, başörtüsü ve katsayı sorunlarında yasak mekanizmasını işlettikleri gibi yeni alanlara taşıyarak, ideolojik görevlerine uygun bir politika izlemişlerdir.
YÖK'ün üniversiteler üzerinde resmi ideolojinin tahakkümünü kurabilmek için rektörler aracılığıyla ciddi bir denetim mekanizması işlettiğinin 2006 yılı içindeki ilk göstergesi Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'ndeki fişleme skandalı oldu. Yolsuzluklar ve şaibelerle çalkalanan üniversitenin rektörü Yücel Aşkın'ın YÖK için hazırladığı dosyalarda, özellikle eşleri başörtülü öğretim üyelerini fişlemesi ve fişlediği kişilerin birçok hakkını ihlal etmesi, akademide yasağın sadece öğrencilere yönelik uygulanmadığını da gösterdi. Aynı üniversitede, Eylül ayında ise Yücel İslam adlı öğretim üyesi hakkında "derse girmeyen başörtülü öğrencileri sınava girmeden geçirdiği" ve "Atatürk'ün hatırasına hakaret" iddialarıyla açılan üniversite ve savcılık soruşturmaları, YÖK'ün başörtüsüne müsaade eden öğretim üyelerine yönelik açık bir tehdidi olarak değerlendirildi.
YÖK'ün yasakçılığının diğer bir boyutunda doğrudan kendisine bağlı Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) eliyle yürütülen uygulamalar vardı. 2006 yılında ÖSYM tarafından farklı zamanlarda ve çeşitli alanlarda yapılan 34 sınavın hiçbirine başörtülü fotoğraf ile müracaatlar kabul edilmedi. Adaylar sınav salonlarına başörtülü sokulmadı ve başörtüsüyle sınava giren adaylar hakkında düzenlenen tutanaklar sonucunda sınavları geçersiz sayıldı. Bu haksız işlemin yasal gerekçesinde Danıştay'ın yine 2006 yılı içinde aldığı bir kararın da rolü vardı.
YÖK tarafından uygulanan başörtüsü yasağının en baskıcı yüzü ise Öğrenci Seçme Sınavı'na başvurular sırasında yaşandı. 1 Şubat - 10 Mart tarihleri arasında yapılacak başvurular yeni kurallar ihdas eden ÖSYM, başörtülü lise öğrencilerini, yükseköğretimde uygulanan yasağın vahşi yüzüyle henüz başvuru aşamasında tanıştırdı. ÖSYM, sınav başvuruların kabul edileceği merkezlerde, adayların fotoğraflarının başvuru merkezi görevlileri tarafından çekilmesi kararı alarak, yasakta "kabin" uygulamasıyla ikna odalarını çağrıştıran yeni bir dönem başlattı. ÖSYM, 'başvuru merkezi görevlisi' olan öğretmenleri 2 günlük eğitime tâbi tuttu ve verilen eğitimler sırasında "Öğrencilerin fotoğraflarını çekerken özellikle başlarının açık ve sakalsız olmalarına dikkat edin. Başörtülü veya sakallı olarak gelen öğrencilerin fotoğraflarını çekmeyin. Başörtülü öğrencilerden başlarını açarak fotoğraf çektirmelerini isteyin. Peruk takmak isteyen öğrencilerin de fotoğraflarını çekmeyin." şeklinde uyararak, yasak konusundaki hassasiyetini ortaya koydu.
ÖSS'yle ilgili ÖSYM'nin yasak hazırlığı, kabinde fotoğraf uygulamasıyla da sınırlı kalmadı. Haziran ayı içinde, ÖSYM'nin hazırlattığı "Bina Sınav Görevlileri Eğitim Programı" CD'sinde, sınava başörtülü gelen bir öğrencinin başının nasıl açtırılacağının ayrıntılı olarak gösterildiği ortaya çıktı. Animasyonda, içeri girmek için bekleyen başörtülü adayı engelleyen bina sınav sorumlusu, orada bir kabini işaret ediyor ve kabine doğru hiç itiraz etmeden giden başörtülü öğrencinin görüntüleri kare kare gösteriliyordu. Sınav görevlileri için gönderilen uygulama yönergesinde yasağın sadece öğrencilerle sınırlı olmadığı ise "görev mahallinde başın daima açık olması" uyarısıyla belirtiliyordu.
Öğrenci seçme ve memur alımı sınavlarını, başörtülü adaylara yönelik zulüm kamplarına çeviren YÖK, yasakçı tavrını imam-hatip liseleri ve katsayı sorunlarında da sürdürdü. 28 Şubat sürecinde üniversitelerde yeniden yükselen başörtüsü yasağıyla birlikte imam-hatip liseleri de hedef alınmış ve üniversite sınavlarında İHL öğrencilerinin kazanma şanslarını büyük ölçüde azaltan katsayı uygulaması getirmişti. Halen devam etmekte olan bu uygulama, 2006 yılında AK Parti Hükümeti'nin attığı bazı adımlarla sık sık gündeme geldi. Ne yazık ki; başörtüsü sorunuyla katsayı sorununu birbirinden bağımsız konularmış gibi ele almaya çalışan Hükümet; Yükseköğretim Kurulu'nu olması gerektiği zemine çekecek yeni bir yapılanmayı henüz başaramadığı için, katsayı sorununda istediği çözümü bir türlü sağlayamadı. Attığı yanlış ve çözüm getirmeyeceği daha en başından tahmin edilebilen adımlar yüzünden sorunu eskisinden daha karışık hale getiren Hükümet, kötü sonuçları ise YÖK'e ve Danıştay kararlarına havale ederek sorumluluk almaktan kaçındı.
Hükümet, Açık Lise Yönetmeliği'nde yaptığı bir değişiklik ile İHL'den açıköğretime geçiş formülünü çözüm olarak ortaya attı. YÖK'ün itirazı Danıştay tarafından kabul edilince, YÖK tarafından 11 Mart 2006'da meslek liseli adayların açık lise diplomasıyla ÖSS'ye başvuramayacağı açıklandı. Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararına dayanarak alınan kararla, kazanılmış hakların dahi yok sayılacağı ilan edildi. Hukuk tanımazlığın açık bir ifadesi olan karar, sadece Hükümet'e değil aynı zamanda meslek liseli tüm öğrencilere de karşı bir meydan okumaydı. Fakat ne Hükümet, ne de meslek ve imam-hatip liselerinde çocukları okuyan on binlerce aile bu meydan okumaya hak ettiği cevabı verme sorumluluğunu yerine getiremedi.
YÖK, İHL öğrencileriyle mücadelesindeki kararlılığı, ilahiyat fakültelerinin ilköğretim okulları için Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni yetiştirmeyi amaçlayan bölümlerinin eğitim fakültelerine bağlanması kararıyla bir kez daha gösterdi. Karar ile ağırlıklı olarak İHL mezunu başörtülü öğrencilerin tercih ettiği bölümün önü kapatılmış oldu. Temmuz 2006'da ise bölümün programında değişikliklere gidildi. Atatürkçülük zorunlu ders yapılırken, Kur'an dersinde öğrencilerin başlarını kapatabileceği düşüncesiyle, bu derslerin ilahiyat fakültelerinde verilmesi planlandı. İlahiyat fakültelerinde okutulan bazı ders isimlerinin 'Türkçeleştirilmesi' ise YÖK'ün laiklik ve milliyetçilik anlayışının faşizm ve totalitarizmden bağımsız olmadığının ifadesiydi. 28 Şubat sürecinde başörtüsü yasağının odağında yer alan ilahiyat fakültelerine baskı yapmak için, fakültelerin kontenjanlarını sürekli düşüren YÖK, bu uygulamasına 2006'da yılında da devam etti. Birçok fakülte, kontenjan verilmediği için "hayalet fakülte"ye dönüştü.
Başörtüsü yasağında, AİHM kararından sonra hiçbir sorun kalmadığını iddia eden YÖK Başkan Vekili İsa Eşme ve Başkan Erdoğan Teziç, yıl boyunca yaptıkları açıklamalarla yasağın yılmaz savunuculuğu rollerini üstlendiler. Teziç ve Eşme, katsayı konusunda sürekli 'bilimsel' davrandıklarını belirtmelerine rağmen, her defasında 'katsayı uygulamasından vazgeçilirse rejim açısından tehlike doğabileceği' fikrini delil getirerek, asıl niyetlerini açıkça sergilediler.
Erdoğan Teziç, katsayı konusunda karşı fikir beyan edenlerin konuşmasına dahi fırsat tanımazken, Danıştay saldırısı sonrasındaki konuşmalarında idealindeki yasağı anlatır gibiydi. Okulda başı açık görev yapan bir öğretmenin okul dışında başını örtmesini laikliğe ve başörtüsü yasağına aykırı bulan Danıştay'ın kararından sonra konuşan Teziç, kamusal alan tabirinin kapsamadığı alan olamayacağını şu görüşleriyle izah etti: "Yolda yürüyorsunuz. Tesettürlü bir kadınsınız. Polis 'Sizi tanımakta güçlük çekiyorum!' dediği zaman yüzünüzü açmak zorundasınız. Sizi tanımakta güçlük çekiyorum, dediği anda orası kamusallaşır. Evinizde bile olsa..."
Cumhurbaşkanı ve YÖK Başkanı örnekliğinde hareket eden rektörler ise başörtüsü yasağında her türlü gayreti sergilediler. Van ve Samsun rektörleri, eşleri başörtülü personeli fişlerken; Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bektaş Açıkgöz ise 'sorun'un önünü baştan kesmenin formülünü buldu. Rektör Açıkgöz'ün, doçentlik ve profesörlük kadrosu vereceği öğretim üyeleriyle bizzat görüşmeyi ve görüşmelere eşlerin de getirilmesini zorunlu tutarak, eşi başörtülü olan öğretim üyelerine doçentlik ve profesörlük kadrosu vermemeyi amaçladığı anlaşıldı.
Rektörler yasakçı tutumlarını sürdürürken, insani kriterleri dahi ihlal edebildiler. Erzurum'daki Atatürk Üniversitesi kampüsü genel yemekhanesine öğrencilerin başörtülü girmesinin yasaklanması bu yargıya delil teşkil eder mahiyetteydi. Danıştay saldırısı sonrasında Çankaya Köşkü'nde Cumhurbaşkanı'nın davetiyle gerçekleşen rektörler toplantısında "daha fazla ve sıkı yasak" kararı alındığı ise 24 Mayıs'ta Gazi Üniversitesi'nin, uygulamakta olduğu başörtüsü yasağını kampüs kapılarına kadar genişletmesiyle ortaya çıktı.
Rektörler, Köşk'ten indikten sonra, akademideki uluslararası başarısızlığı ve dünyanın en iyi üniversiteleri arasında neden Türkiye'den bir üniversite bulunduğu sorusunu bir kenara bırakarak, Hükümet karşıtı bir muhalefet mücadelesine giriştiler. Kuvvet komutanlarından sonra, üniversite açılışlarında da rektörler "irtica, laiklik" ve "bölünmez bütünlük" nutukları attılar ve gerekirse birer nefer olarak çarpışabileceklerini ilan edecek kadar ileri gittiler.
Yolsuzlukların üstünü yasaklarla örtmeye alışık olan bu zihniyet, kampüslerden içeri başörtülü girmemesi için her türlü yolu denedi. Yasak sadece öğrencilerle sınırlı kalmadı ve öğrenci velileri de kampüs sınırları içine başörtülü giremedi. Başarısızlıklarının hesabını vermeye yanaşmayanlar, açılışlara davet ettikleri askerlerle birlikte ellerindeki bayraklarla bando eşliğinde marşlar söylerken, diğer yandan ise iftira atmaya devam ettiler. Harran Üniversitesi Rektörü, bu kampanyada iddialarıyla dikkat çeken bir isim oldu. Üniversite açılışında konuşan Rektör Uğur Büyükburç, "Özellikle son bir kaç yıldır üniversitemizi tercih eden kız öğrencilerin yüzde 1'den daha azı imam hatip lisesi mezunu olmasına rağmen, genel lise mezunu öğrencilerin bir grup cemaatler tarafından bedava yurt ve yemek uğruna tesettüre sokuldukları gözlenmektedir." şeklinde asılsız iddialar ortaya atarken, söylediklerine dair hiçbir delil getirmedi.
Söz konusu resmi ideolojinin savunuculuğu olduğunda, hiçbir hukuki ve ahlâki kriter tanımayacaklarını gösteren yasakçılar, insani kriterleri tanımayacaklarını ise Kayseri Üniversitesi'nde Ramazan ayında yaşanan hadise vesilesi ile ilan ettiler. Kayseri halkının yardımlarıyla öğrencilere üniversite kampüsünde verilen iftarda, başörtülü öğrencilerin, iftar vaktine beş dakika kala "Başörtülüler dışarı!" diye bağıran güvenlik görevlilileri tarafından zorla dışarı çıkarılması, başörtüsü yasağının insanlık dışı uygulama olduğu gerçeğini bir kez daha gözler önüne serdi.
Söz konusu olayda düşündürücü olan diğer bir boyut ise yemekhanedeki çoğunluğun, yaşanan hadise karşısındaki sessizliğiydi. Bir taraftan "Allah rızası" için oruç tutanların diğer taraftan "Allah'ın emri" olduğu için örtünen arkadaşlarının dışarı çıkarılmalarına müdahale etmemeleri, yasakçıları azgınlaştıran diğer bir faktörün de bu trajik kayıtsızlık ve tepkisizlik olduğunun altını çizdi. Benzer bir olay, Malatya'daki Öğretmenler Günü töreninde "Başörtülüler dışarı!" şeklinde yapılan anonstan sonra da yaşandı. Bir veli, uyarıyla birlikte başörtüsünü açarken, bazı veliler dışarı çıktı ama salondaki çoğunluk bu sahne karşısında yine sadece seyirci konumunda kaldı. Olayın diğer bir boyutunda ise Malatya Valisi'nin öğretmenlere yönelik başörtüsü yasağını normal karşıladığı yönündeki beyanatı vardı.
Başörtüsü yasağı ve katsayı konusunda her yaptığının yanına kâr kalmasına 2006 yılında iyice alışan YÖK, halkın sessizliğinden aldığı cesaretle başörtüsü yasağında amansız mücadelesini hukuki, ahlâki ve insani hiçbir kriteri kabul etmeden sürdürürken, yasağın alanlarını genişletmekten de geri durmadı. Buna karşın, başta eski rektör Alemdaroğlu olmak üzere birçok rektör; yolsuzluk, rüşvet, iftira, adam kayırma, ihaleye fesat karıştırma, haksız kazanç elde etme ve kadrolaşma gibi suçlardan haklarında açılan onlarca davada, YÖK'ün şerhi dolayısıyla yargılanamadı.
Her istediğini yapan ve yasak uğrunda her türlü hukuku rafa kaldırmaya cesaret edebilen YÖK'ün dokunulmazlığı karşısında, Hükü-met'in eylem planında yer alan YÖK reformunu bir türlü gerçekleştirememesi, siyasi iradenin zayıflığı şeklinde yorumlanırken; Cumhurbaşkanlığı, Danıştay ve YÖK troykasının aldıkları kararlar, yasak tarihinde geri dönülemez bir noktada bulunduğumuzu gösterdi. Oligarşik bürokrasinin 1980 darbesinden kalma yetkilerle halk üzerinde kurduğu baskı mekanizmasını çözebilecek siyasi iradenin ortaya koyulamaması karşısında, sivil muhalefetin güçlenmesi ve yasak karşısında kesintisiz bir eylemlilik içinde bulunması gerektiği bu vesileyle bir kez daha anlaşıldı.
YÖK'ÜN 2006 YILI UYGULAMALARI
3 Ocak 2006
Başörtülü eş fişlemesi
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü Yücel Aşkın'ın öğretim üyelerini Yükseköğretim Kurulu'na bildirmek üzere fişlediğinin ortaya çıkmasından sonra fişlenen öğretim üyeleri yaklaşık 5 trilyon TL tazminat istedi. Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin mahkemeye davet ettiği 418 fiş mağdurunun 108'i, davet üzerine mahkemeye yazılı olarak başvuru yaptı. Tarih Bölüm Başkanı Doç. Dr. Mustafa Oflaz, mahkemede birçok şekilde mağdur edildiğini belirtti. Fişlerde kendisi hakkında bulunulan iddiaların tamamen hayal ürünü olduğunu ve bu iddiaları reddettiğini söyleyen Oflaz, "Beni memur diye güvenlik için kaydetmelerinin bir dereceye kadar tevilini yapabilirler ancak, evde oturan eşimin fişlenmesi neden? Eşim bu fişlerle mağdur edilmiştir." dedi. Bu olay, kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personelin eşlerinin, özellikle başörtülü eşlerinin de fişlendiği gerçeğini bir kez daha ortaya çıkardı.
23 Ocak 2006
ÖSS başvurusu yasakla başlıyor
Öğrenci Seçme Sınavı'nın (ÖSS) içeriğini, yöntemini ve başvuru sistemini değiştiren Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM), 1 Şubat - 10 Mart arasında yapılacak başvurular için yeni kurallar belirledi. Başörtülü öğrencileri, yasakla henüz başvuru aşamasında tanıştıracak olan ÖSYM, başvuruları kabul edecek merkezlerde, adayların fotoğraflarını çektirecek. Başvuru merkezi görevlisi, adayın aday bilgi formundaki bilgiler ile birlikte web kamerayla fotoğrafı çekerek elektronik ortama aktaracak. Bu fotoğrafın cepheden, başı açık ve adayı kolaylıkla tanıtabilecek şekilde çekilmiş bir fotoğraf olması gerektiğinden, başvuru merkezine giderken adayların bu durumu dikkate almaları istendi. Bu uygulama YÖK'ün yasakçı yüzünün tüm çirkinliğini ortaya koyuyordu.
27 Ocak 2006
Peruk da yasak
Kabinde fotoğraf uygulamasıyla, öğrencilerin başlarını açtırmak için yeni bir yöntem icat ederek yasağın uygulanması konusunda kendisini devreden çıkarmayı amaçlayan ve böylece öğretmenlerle öğrencileri karşı karşıya getiren ÖSYM, başörtüsünden sonra peruk kullanmaya da yasak getirdi. ÖSYM, ayrıca 'başvuru merkezi görevlisi' olan öğretmenleri 2 günlük eğitime tâbi tuttu ve verilen eğitimler sırasında "Öğrencilerin fotoğraflarını çekerken özellikle başlarının açık ve sakalsız olmalarına dikkat edin. Başörtülü veya sakallı olarak gelen öğrencilerin fotoğraflarını çekmeyin. Başörtülü öğrencilerden başlarını açarak fotoğraf çektirmelerini isteyin. Peruk takmak isteyen öğrencilerin de fotoğraflarını çekmeyin" şeklinde uyardı.
1 Şubat 2006
ÖSYM eziyeti başlıyor
ÖSYM'nin üniversite sınavına müracaat eden öğrencileri kabinlere sokup fotoğraflarını çektirme işlemi başladı. Başörtülü öğrencilere esir kampına ya da karantinaya sokulan insan muamelesi yapılması zulmün rencide edici boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi.
4 Şubat 2006
YÖK'ün hayalet fakültesi
28 Şubat sürecinde başörtüsü yasağının odağında yer alan ilahiyat fakültelerine baskı yapmak için, fakültelerin kontenjanları sürekli düşürüldü. Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Suat Cebeci, kontenjan verilmediği için okulun "hayalet fakülte"ye dönüştüğünü belirterek Yükseköğretim Kurulu'nun her yıl verdiği kontenjanı düşürdüğünü kaydetti.
7 Şubat 2006
Kontenjan sıkıntısı
YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı'nın 13 Bin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni açığının bulunmasına rağmen ilahiyat fakültelerinin kontenjanlarını sürekli düşürmeye devam etti. Diğer bir uygulama ise ilahiyat fakültelerinden mezun olan öğrencilerin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak atanmasına son verilmesi oldu. Böylece başörtülü öğrencilerin okuma ve çalışma alanlarına yönelik baskılar artırıldı.
10 Şubat 2006
YÖK Başkanı Teziç, yasağı evlere soktu
Danıştay, öğretmenin sokakta başörtüsü takamayacağına karar verirken, YÖK Başkanı Erdoğan Teziç yasağı eve kadar soktu. Teziç, Hürriyet'e yaptığı açıklamada "Yolda yürüyorsunuz. Tesettürlü bir kadınsınız. Polis 'Sizi tanımakta güçlük çekiyorum.' dediği zaman yüzünüzü açmak zorundasınız. Sizi tanımakta güçlük çekiyorum dediği anda orası kamusallaşır. Evinizde bile olsa..." dedi. Teziç, tesettür olgusunu ise "kadınlıktan utanmak" şeklinde açıklarken, şu ifadelere yer verdi: "Bir yargıç kürsüde başı açık olup, pazara türbanlı gidemez. Bu benim inanç alanım, özgür alanım diyemez. Anayasa Mahkemesi başkanımızı pazarda türbanlı görmek devleti sarsar. Bir öğretmen de okulda başı açık, pazara çıkınca türbanlı olamaz... Çocuk, kadınlığından utanarak türban takan öğretmenini görüp, acaba annem ayıp mı yapıyor, diye sormaya başlar."
18 Şubat 2006
YÖK için sorun bitmiş
Yükseköğretim Kurulu Başkan Vekili İsa Eşme, Reuters haber ajansına yaptığı açıklamada AİHM kararının ardından kendileri açısından başörtüsü sorununun tamamen bittiğini söyledi. Eşme, YÖK'ün müdahaleci olduğunu kabul ederken, laikliğin elden gideceği yolunda bir kaygıları bulunmadığını söyleyerek, "Ama böyle bir kaygımız yok diye de elimiz kolumuz bağlı duramayız. Laik düşünceyi tehlikeye atabilecek her şeyi kamuoyuna duyurmak durumundayız." dedi.
22 Şubat 2006
Teziç'e 'halkı aşağılamaktan' suç duyurusu
İnsan Hakları ve Mazlumlar için Dayanışma Derneği (Mazlumder), Danıştay 2. Dairesi'nin Aytaç Kılınç hakkındaki kararına ilişkin beyanlarında başörtülü kadınları aşağılayan nitelikte ifadeler kullanması nedeniyle YÖK Başkanı Prof. Dr. Erdoğan Teziç hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Dilekçede, "Teziç'in beyanları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, dini inançlarının gereğini yerine getiren milyonlarca insan, inancı nedeniyle aşağılanmış ve hakarete uğramıştır." denilerek Teziç hakkında "ayrımcılık, hakaret, halkı aşağılama, kin ve düşmanlığa tahrik, kişilerin huzur ve sükûnunu bozma" suçlarından soruşturma yapılması istendi.
11 Mart 2006
YÖK yasakçı tavrını sürdürdü
YÖK, binlerce meslek liseliye uygulanan katsayı adaletsizliğinin çözümünde umut olan açık lise formülünü engellemek için yeni bir karar vererek, meslek liseli adayların açık lise diplomasıyla ÖSS'ye başvuramayacağını açıkladı. Danıştay'ın yürütmeyi durdurma kararına dayanarak alınan kararda, kazanılmış hakları dahi yok sayacakları ilan edildi. Böylece YÖK, İHL ve başörtüsü konusundaki yasakçı tavrını sürdürdü. Bu karar, özellikle başörtüsü yasağı karşısında açık liseyi alternatif gören öğrencilerin haklarını gasp etti.
15 Mart 2006
Başörtülüler ödül alamaz
Gaziantep Nizip İmam Hatip Lisesi öğrencisi Hatice Kübra Bakır, il genelinde yapılan, bir kompozisyon yarışmasında birinci olduktan sonra, Gaziantep Üniversitesi'nde düzenlenen törende, başörtülü olduğu gerekçesiyle ödülünü kendisi alamadı. İsmi okunan Bakır, başörtülü olduğu anlaşılınca sahneye çıkartılmadı. Olay, YÖK'ün kamusal alan tanımının aslında tüm alanları kapsadığını göstermesi açısından anlamlıydı.
26 Mart 2006
Dil sınavında yasak
ÖSYM tarafından yapılan Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı'na başörtülü öğrenciler alınmadı. Üniversite mezunlarına yönelik sınav, başörtüsü yasağının sadece üniversite hayatıyla sınırlı kalmayacağını göstermeye devam etti.
4 Nisan 2006
Başörtülülere yemek de yok
Erzurum'daki Atatürk Üniversitesi kampüsü genel yemekhanesine öğrencilerin başörtülü girmesi yasaklandı. AÜ Rektörlüğü tarafından uygulamaya konan yemekhaneye başörtülü girme yasağıyla birlikte, yemeğe gelen başörtülü öğrenciler güvenlik görevlileri tarafından yemekhaneye sokulmadı.
9 Nisan 2006
Başörtülüler tıpta uzman olamaz
ÖSYM tarafından tıp fakültesi mezunlarının akademik kariyerlerine devam edebilmeleri için kazanmaları gereken "Tıpta Uzmanlık Eğitimi Giriş Sınavı"na başörtülü öğrenciler alınmadı.
15 Nisan 2006
Başörtüsüne izin verenler de fişlendi
Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın'ın özel kasasından çıkan fişler, istihbarattaki gizli yapılanmayı gözler önüne serdi. Rektör tarafından "UTKK" olarak kısa adı verilen Ulusal Takip Koordinasyonu Kurulu'nun bir dönem İçişleri Bakanlığı'na bilgi aktardığı belirlendi. Üniversitedeki irticai faaliyetler başlığı altında yapılan fişlemelerde, öğrencilerin derslere başörtülü girmesine müsaade eden öğretim üyelerinin adlarının yer aldığı da ortaya çıktı.
16 Nisan 2006
Ankara Üniversitesi'nde çifte standart
Yönetmelikleri bahane ederek başörtüsüne hiçbir koşulda izin vermeyen YÖK'ün, iş alkollü içeceklere gelince uygulaması gereken yönetmeliği gözardı ettiği ortaya çıktı. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nde 2. Cansuyu kutlamaları sırasında üniversite öğrencileri arasında çıkan olaylardan sonra yapılan araştırmalarda, başörtüsü konusunda hassasiyetinden taviz vermeyen YÖK'ün, Yükseköğretim Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliği'nin içki ile ilgili maddesini uygulamadığı anlaşıldı.
27 Nisan 2006
KPSS'ye başvurular başladı
Lisans düzeyindeki adaylara yönelik yapılacak Kamu Personeli Seçme Sınavı'na (KPSS) başvuru süresi başladı. Başvuru süresi boyunca adaylara yönelik başörtüsü yasağı devam etti.
28 Nisan 2006
Kampüsler başörtülü velilere de yasak
3 çocuk annesi Mihriban Çelik (29), Başkent'te öğrencilerin yanı sıra halkın da faydalanabildiği Ankara Üniversitesi'ne bağlı Olimpik Yüzme Havuzu'na yüzme öğrenmeleri için kaydettirdiği kursa 2 çocuğunu bırakmak için girerken başörtülü olduğu gerekçesiyle engellendi. Kayıt sırasında herhangi bir uyarının yapılmadığı ve kursun 3. gününde gelen bu yasak uyarısı karşısında yasal gerekçeleri soran Çelik'e, sadece "Rektörlüğün emri" cevabı verildi. Yaşanan tartışmalarda, güvenlik görevlileri ve yetkililerin, örtünme için getirdiği "40 yaş üstü ve anne bağı" şartı ise ilginç bir bahane olarak kayıtlara geçti.
8 Mayıs 2006
Yasaklı KPDS
Kamu Personeli Yabancı Dil Sınavı'na müracaat eden adaylar salona başörtülü olarak alınmadı. KPDS için hazırlanan kılavuzda ise kılık-kıyafet yönetmeliklerine yapılan atıfların yerine, doğrudan "başörtüsü" ibaresinin yer alması dikkat çekiciydi. Kılavuzda başörtülü adaylar için şu uyarı yapıldı: "Başı örtülü adaylar sınava alınmayacaktır, alınsa bile sınavları geçersiz sayılacaktır."
21 Mayıs 2006
LES'te başörtüsü yasağı
Lisans eğitimini tamamlayıp, yüksek lisansa devam etmek isteyen öğrencilerin girmek zorunda olduğu Lisansüstü Eğitim Sınavı'na, yasak dolayısıyla öğrenciler başörtülü olarak alınmadı. Daha çok üniversite kampüslerinde yapılan sınavlarda, birçok öğrenci daha giriş kapısında güvenlik görevlileri tarafından uyarıldı.
24 Mayıs 2006
Daha fazla yasak
Cumhurbaşkanı Sezer'in, 22 Mayıs'ta, 53 devlet üniversitesinin rektörüyle Çankaya Köşkü'nde yaptığı görüşmenin ilk sonuçları, "daha fazla yasak" olarak Gazi Üniversitesi'nde uygulanmaya başladı. Gazi Üniversitesi, uygulamakta olduğu başörtüsü yasağının kapsamını daha da genişletti. Daha önce başörtülü öğrenciler başlarını açmadan kampüs içinde, kafeteryalarda başörtülü olarak dolaşabiliyorlardı. Yeni uygulamayla, kampüsün ana giriş kapısında başörtülü öğrenciler, üniversite güvenlikçileri tarafından başlarını açmaya zorlandı.
25 Mayıs 2006
Başörtülüler sergiye alınmadı
Kayseri Erciyes Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi tarafından düzenlenen 9. Türk Tıp Tarihi Kongresi ile birlikte aynı saatlerde açılan sergiyi gezmek için gelen başörtülü bayanlar görevlilerin uyarısı ile salona alınmadı. Görevliler giriş kapısında bekleyen bayanlara Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ruhan Düşünsel'den uyarı geldiğini, içeriye kesinlikle başörtülü girilemeyeceğini, kongreye katılmak isteniyorsa başörtülerin çıkartılması gerektiğini söylediğini ilettiler.
26 Mayıs 2006
YÖK'ten yeni bir engel daha
YÖK Genel Kurulu toplantısında, ilahiyat fakültelerinin ilköğretim okulları için Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni yetiştirmeyi amaçlayan bölümlerinin eğitim fakültelerine bağlanması kararlaştırıldı. Bu karar ile ağırlıklı olarak İHL mezunu başörtülü öğrencilerin tercih ettiği bölümün önü kapatılmış oldu. YÖK, bu tavrı ile başörtülü öğrencilere yönelik yasak konusunda hiçbir boşluk bırakmama kararlılığını bir kez daha gösterdi.
11 Haziran 2006
Yasak OKS'de de var
Ortaöğretim Kurumları Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Sınavı'na öğrenciler başörtülü olarak alınmadı. Daha ilköğretim sıralarından itibaren başörtüsü yasağını yaşayan öğrenciler, hiçbir haklı gerekçesi olmadığı halde sınavlara başörtülü alınmadı.
14 Haziran 2006
Animasyon rezaleti
ÖSYM tarafından hazırlanan "Bina Sınav Görevlileri Eğitim Programı"nda, sınava başörtülü gelen bir öğrencinin başının nasıl açtırılacağını ayrıntılı olarak anlatan bir animasyon CD'si hazırlandığı ortaya çıktı. Animasyonda, içeri girmek için bekleyen başörtülü adayı engelleyen bina sınav sorumlusu, orada bir kabini işaret ediyor ve kabine doğru hiç itiraz etmeden giden başörtülü öğrencinin kabine gidene kadarki görüntüleri kare kare gösteriliyor. Sınav görevlileri için gönderilen uygulama yönergesinde ise "görev mahallinde başın daima açık olması" uyarısı yapılıyor.
18 Haziran 2006
ÖSS'de başörtüsü zulmü
Öğrenci Seçme Sınavı, başörtülü öğrenciler için yine sıkıntı oldu. Birçok öğrenci, sınav kapısında güvenlik görevlileri tarafından başlarını açmaya zorlandı. Başörtülü öğrenciler uğradıkları haksızlıktan dolayı rahatsız olurken, medyada bu görüntüler sınavın sorunsuz geçtiği şeklinde haberleştirildi.
25 Haziran 2006
YDS'de de yasak
Üniversitede yabancı dil bölümüne yerleşecek öğrencilerin tespiti için yapılan Yabancı Dil Sınavı'nda da başörtüsü yasağı uygulandı. Birçok başörtülü öğrenci, sınav salonuna başları açtırılmadan sokulmadı.
26 Haziran 2006
Başvurular bitti yasak bitmedi
Ortaöğretim ve ön lisans düzeyindeki adaylara yönelik YÖK'e bağlı ÖSYM tarafından düzenlenen Kamu Personeli Seçme Sınavı için başvuru süresi doldu. Kamu personeline yönelik uygulanan başörtüsü yasağı, daha başvuru sürecinde başlıyor. Gerekli bilgi ve beceriye sahip olmasına rağmen birçok başörtülü, kimliklerini korumayı tercih ettiği için sınava girebilmek için başı açık fotoğraf vermediklerinden dolayı başvuru yapamadı.
4 Temmuz 2006
YÖK: Stratejimiz değişse de yasaktan vazgeçmeyiz
'Yükseköğretim Stratejisi Raporu'nu Cumhurbaşkanı 'na sunan YÖK Başkanı Teziç hazırladıkları taslakta, "Başörtüsünün kamusal alanda kullanılmasının yasaklanması ile ilgili bir ön tespit yapmakta yarar vardır. Zira bu örtünme biçiminin, kamusal alanda yasaklanması, önce millî yargılama organlarımızın, bilahare de milletlerarası mahkemelerin bağlayıcı kararlarına dayanmaktadır. Üniversiteler de bütün kurumlar gibi, bu kararlara uymakla yükümlüdürler." diyerek başörtüsü yasağını savundu ve son yıllarda yasak sorununun sürekli ön planda tutulmasından rahatsız olduklarını belirtti.
6 Temmuz 2006
Yasakçılar YÖK tarafından korunuyor
İstanbul Üniversitesi'nde uyguladığı başörtüsü yasağıyla birçok öğrenci ve öğretim görevlisini mağdur eden eski rektör Kemal Alemdaroğlu, YÖK'ün şerh düşmesi sonucu hakkındaki yolsuzluklardan dolayı yargılanamadı. YÖK'ün yargılanmasını engellediği rektörler arasında Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Ferit Bernay, Dokuz Eylül Üniversitesi Rektörü Emin Alıcı, Ankara Üniversitesi Rektörü Nusret Aras da yer aldı. İsmi geçen rektörler özellikle başörtüsü yasakçılığındaki katı tutumlarıyla ve kadrolaşma iddialarıyla sık sık gündeme geldiler.
16 Temmuz 2006
DGS'de yasak var
ÖSYM tarafından yapılan ve meslek yüksek okulu öğrencilerinin fakültelere geçmesini sağlamaya yönelik Dikey Geçiş Sınavı'na, öğrenciler başörtüleriyle ne başvurabildiler ne de sınava alındılar.
21 Temmuz 2006
Başarı yasağa takılıyor
ÖSS'ye giren ve 1,5 milyon öğrenciyi geride bırakarak ÖSS Sözel 1 alanında Türkiye ikincisi olan Düzce Anadolu İHL mezunu Ayşenur Çoban, başörtüsünü tercih ettiği için gittiği okuluna uygulanan engel dolayısıyla istediği bölümü tercih edemedi. Başörtüsü yasağının hak gaspına dönüşmesini eleştiren Çoban, başörtüsü yasağının kalkmasını talep etti. Başörtülü İHL mezununun haklı talebi aynı zamanda YÖK'ün katsayı sorunu karşısındaki ısrarın altında yatan asıl gerekçeyi de deşifre ediyordu.
26 Temmuz 2006
Bilimsel yobazlık
YÖK, Din Kültürü Öğretmenliği'ni eğitim fakültelerine bağlarken, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri için Atatürkçülük zorunlu ders yapıldı. Sadece alan bilgisi dersleri için ilahiyat fakültesi hocalarından yararlanılmasını öngören YÖK, Kur'an dersiyle ilgili yasakçı bir karara daha imza attı. Tavsiye niteliğindeki karar uyarınca, öğrenciler, başın kapatılması "İslami inanç gereği" zorunlu olan Kur'an dersi pratik uygulamaları için İlahiyat fakültelerine gidecek. Böylece yönetmelik düzenlemesi ile başın örtülebildiği Kur'an dersleri eğitim fakültesinde dolaylı olarak yasaklanarak, öğrenciler ilahiyat fakültelerine gönderilecek.
30 Temmuz 2006
YÖK'ten başörtüsüne karşı yeni yöntemler
Yurtdışında okumayı düşünen öğrencilerden seçtikleri üniversitenin denkliği olup olmadığını kontrol etmelerini isteyen YÖK, "Daha önceki yıllarda tanınmakta olan bazı üniversiteler hakkından tanınmama kararı alınabilmektedir." diye uyarmayı da ihmal etmedi. Bu uyarının asıl hedefi ise yasaktan ötürü yurtdışına gitmek zorunda kalan başörtülü öğrencilerdi. Çünkü başörtülü öğrencilerin tercih ettiği üniversitelerin denkliği, Avrupa'da ilk 3'e veya ilk 10'a girse dahi, kaldırılabilmişti. YÖK ayrıca, başörtülülerin yoğun biçimde tercih ettikleri Viyana Üniversitesi'nin pek çok bölümü için "eş program eksikliği" uygulamasını getirdi. Buna göre, mezun olanlar tekrar ÖSS'ye girmek zorunda bırakılıyor.
23 Ağustos 2006
YÖK başörtüsünde "tereddüt" etmiyor
Yurt dışından diploma alan adayların eğitim düzeyi ve içeriği konusunda YÖK, tereddüte düştüğü takdirde, adaylara sınav yapma kararı aldı. YÖK'ün tereddüte düştüğü adaylara yönelik Seviye Tespit Sınavı düzenleme kararı, kamuoyunda başörtüsü ya da imam hatip konusunda kesinlikle tereddüte düşüleceği ve tamamen keyfi bulunan kararla, başörtülü öğrencilere yönelik yeni bir baskı süreci oluşturulmak istendiği ifade edildi.
25 Ağustos 2006
YÖK yasak ihraç etti
Başörtüsü yasağının mimarları cunta üyeleri gittikleri yerlere yasağı da götürüyor. Başkanlığına emekli general Çetin Doğan'ın getirildiği Kazakistan Uluslararası Hoca Ahmet Yesevi Üniversitesi Mütevelli Heyeti, rektörlüğe emekli albay Prof. Uğur Oral'ı atadı. Ve üniversite ilk kez kapılarını başörtülü öğrencilere kapattı.
28 Ağustos 2006
ÖSYM'den yine başörtüsü uyarısı
Yabancı dil tazminatı almak isteyen kamu personeli ve yabancı dil seviyesini tespit ettirmek isteyenlere yönelik Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı'na başvuru süresi başlarken, ÖSYM'den de başörtüsü uyarısı geldi. KPDS başvurusunda adayların, başvuru belgelerine son altı ay içinde çekilmiş başı açık fotoğraf yapıştırması isteyen ÖSYM, buna uymayarak, başörtülü fotoğraf yapıştıran adayların başvurularını kabul etmeyeceklerini duyurdu.
6 Eylül 2006
Başörtülü öğrenciler kayıt yaptıramadı
Üniversiteyi kazanan başörtülü öğrenciler kayıt işlemlerini yaptıramadı. Tüm üniversiteler, kayıt süresi boyunca başörtüsü yasağını uygulamaya devam etti. Güvenlik görevlilileri kayıtlar esnasında öğrencilerin başlarını açmasını isterken, kimi üniversitelerde, başörtüsünün üstüne peruk takan öğrenciler de geri çevrildi.
15 Eylül 2006
Yasaklı yurt kayıtları
Kredi ve Yurtlar Kurumu'na bağlı yurtlara asıl listeden girmeye hak kazanan öğrencilerin yurt kayıtları sona erdi. Burs, yurt ve kredi için kayıt yaptırmak isteyen öğrencilere yaptığı duyuruda, "Kız öğrencilerin güneş gözlüksüz ve düzgün kıyafetli, başı açık, erkek öğrencilerin ise güneş gözlüksüz ve sakalsız fotoğrafları kabul edilecektir." ifadelerine yer veren KYK, başörtülü fotoğraf vermek isteyen öğrencilerin kaydını ise yapmadı. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı kurumun bu uygulaması, hükümetin yasak konusundaki pasif tavrını göstermesi açısından düşündürücüydü.
17 Eylül 2006
KPSS-2'de yasak devam etti
Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi'nce düzenlenen ve ortaöğretim ile ön lisans düzeyindeki adaylara yönelik yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı-2 için salonlara gelen adaylar başörtülü olarak sınava alınmadı.
20 Eylül 2006
Rektörün irtica paranoyası
Üniversitenin açılış töreninde konuşan ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Ural Akbulut, laik Türkiye'nin farklı bölgelerinde kadın ve erkekleri genel yaşam alanlarında birbirinden ayıran zihniyetin, şeriat özlemlerini gerçekleştirme yolunda engel tanımaz hale geldiğini belirterek, "Hiç kimse sabrımızın sınırını zorlamaya kalkışmamalıdır." tehdidinde bulundu. Akbulut, başörtüsü yasağını savunurken, "Danıştay üyelerine yapılan hain saldırı, henüz zihinlerimizde bir kara leke olarak dururken, köktendinci gruplar kendileri gibi düşünmeyenlere uyguladıkları baskıları büyük bir cüretle farklı platformlara taşımakta, kıyafetleri nedeniyle çağdaş kadınlarımıza fiziksel saldırıda bulunabilmektedirler." iftirasında bulundu.
22 Eylül 2006
Örnek ihbar mektubu
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde öğretim üyesi olan Yücel İslam hakkında başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere, Genelkurmay Başkanlığı, Adalet Bakanlığı, YÖK, savcılıklar ve Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü'ne "ihbar mektubu" gönderildi. Bir haber ajansının servis ettiği haberde, Yücel İslam'ın, başörtülü öğrencilere "başörtülerini çıkarmamaları" yönünde baskı yaptığı ileri sürüldü. Bu suçlama ihbar kabul edilerek Yücel İslam hakkında inceleme başlatıldı. İhbar mektubu, başörtüsü yasakçılarının yeni bir jurnal örneği olarak kayda geçti.
24 Eylül 2006
YÖK'ün Seviye Tespit Sınavı'nda yasak
YÖK ve ÖSYM tarafından düzenlenen sınavlarda, başörtüsü yasağı gerek müracaat gerekse sınav süresince uygulanmaya devam ediyor. Bu uygulama, ÖSYM tarafından YÖK için yapılan Seviye Tespit Sınavı'nın 1. aşamasında da sürdü.
4 Ekim 2006
"Bedava yurt ve yemek uğruna tesettüre sokuluyorlar!"
Harran Üniversitesi rektörü kız öğrencilerin bedava yurt ve yemek uğruna tesettüre sokulduğunu söyledi. Üniversite açılışında konuşan Rektör Uğur Büyükburç, üniversitelerdeki asıl sorunlara değinmezken, "Özellikle son bir kaç yıldır üniversitemizi tercih eden kız öğrencilerin yüzde 1'den daha azı imam hatip lisesi mezunu olmasına rağmen, genel lise mezunu öğrencilerin bir grup cemaatler tarafından bedava yurt ve yemek uğruna tesettüre sokuldukları gözlenmektedir." şeklinde asılsız iddialar ortaya attı.
8 Ekim 2006
ÜDS'de yasak
ÖSYM tarafından üniversite mezunlarına yönelik yapılan Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı'nda da başörtüsü yasağı uygulandı. Öğrenciler sınav salonlarına başörtülü olarak alınmadı.
10 Ekim 2006
İftar sofrasında yasak zorbalığı
Kayseri halkının ve sanayicilerin yardımlarıyla üniversite öğrencilerine üniversite kampüsünde verilen iftarda, başörtülü öğrenciler, iftar vaktine beş dakika kala üniversitenin güvenlik görevlilileri tarafından dışarı atıldı. Haberin medyaya yansımasıyla, yasağın hangi boyutlara varabildiği bir kez daha gözler önüne serildi. Yemekhaneye girerek, "Başörtülüler dışarı!" diye bağırmaya başlayan güvenlikçiler, başörtülü öğrencileri teker teker dışarı çıkarttılar. Ezanın okunduğu vakitlerde, zorla dışarı çıkartılan başörtülü öğrenciler neye uğradıklarını şaşırırlarken, üniversite rektörü Cengiz Utaş konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadı.
6 Kasım 2006
Yasakçı YÖK protesto edildi
Özgür-Der üye ve gönüldaşları 12 Eylül cunta rejiminin üniversitelerde tahkim ettiği YÖK'ü kuruluşunun yıldönümünde protesto ettiler. Eyleme destek verenler "Aciz Hükümete, Kışla Tipi Eğitime, Darbeci Paşalara, YÖK Saltanatına Hayır!" ve "Eğitimde Kışla Düzenine Hayır! Milli Güvenlik Dersleri Kaldırılsın!" yazılı iki pankart açarken, "Herkes İçin Adalet Başörtüsüne Özgürlük!", "YÖK'e, Cuntaya, Zorbalığa Son!", "Eğitimde Kışla Düzenine Son!", "Uyan, Diren, Özgürleş!", "Yaşasın Başörtüsü Direnişimiz!" şeklinde sloganlar attılar.
8 Kasım 2006
S.D.Ü. İlahiyat'ta peruk da yasak!
Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencilerine başörtüsünden sonra peruk takmak da yasaklandı. Öğrenciler bir haftadır uygulanan yasak nedeniyle perukla okula alınmamaya başlandı. Dekanlık, emrin YÖK'ten geldiğini açıkladı. Dekanlıktan alınan bilgiye göre, yasağın SDÜ Rektörü Prof. Dr. Metin Lütfi Baydar'ın şifahi olarak İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Sarıkçıoğlu'na bildirdiği öğrenildi. Dekan Sarıkçıoğlu, uygulamayla ilgili kendi tasarrufu olmadığını, kendilerine de gelen talimatlara göre hareket ettiklerini söyledi.
13 Kasım 2006
Çukurova'da başörtülü öğrenci avı!
Çukurova Üniversitesi'nde başörtülü öğrencilerin kimler olduğunu ve sayılarını tespit etmek amacıyla "fişleme" uygulaması başlatıldı. Başörtülü öğrenciler, eğitim için geldikleri üniversitede tek tek fişlendiklerini söyleyerek uygulamaya tepki gösterdi. Uygulama kapsamında üniversite kampüsüne giren başörtülü öğrencilerin kimlikleri alınarak, rektörlüğe teslim edildi. Öğrenciler kimliklerini rektörlükte yapılan kayıtların ardından alabildi. Yine bu çerçevede güvenlik görevlileri kampüs içerisindeki toplu taşıma araçları, park alanları ve otobüs duraklarında "başörtülü öğrenci avı" başlattı. Görevliler, başörtülü öğrencilere karşı zor kullanarak başlarını açtırıp kimliklerini aldı.
25 Aralık 2006
Rektörden, başörtülü eş denetimi
Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bektaş Açıkgöz'ün doçentlik ve profesörlük kadrosu vereceği öğretim üyeleriyle bizzat görüştüğü ve bu görüşmelere eşlerinin de gelmesini zorunlu tuttuğu ortaya çıktı. Açıkgöz'ün bu yöntemle eşi başörtülü olan öğretim üyelerine doçentlik ve profesörlük kadrosu vermemeyi amaçladığı belirtildi.
Özgür Düşünce ve Eğitim Hakları Derneği Sakarya Şubesi