Yirmibirinci Yüzyıl Ağıtı

Münire Danış

Düşlerimin baharını bölüyor karanlık suların heyulası

Scut füzeler boğucu gazlar ayyaş pençelerle

Şen kahkahaları ashab'ı uhdud'un

Kurşun gibi iniyor beynimin ortalık yerine

Bu sınırda yaşamak kan gibi bir şey ağzımda.

 

Yirmibirinci yüzyılın adalet terazisinde

Ölmeyecek kadar yaşamak nasibimize düşen

Güvercinlerin tarafımıza dönmesi yasak

İçliğimiz su bastığımız taş

Her gün yeni bir mihnet canımıza.

 

Yine mazlumların gözyaşları seferde

Çocuk, kadın, yaşlı

Vahşetin lahitinde

Güz'e çarpan güle çevrilmiş.

Toprağında kan nehirleri

Göğünde ağıtlar

Medet sarmaşığıyla uzayarak

Yedi kat göğe yükselmiş...

 

/Sen! savaşanı kınayan;

Madem uzaksın savaşandan

Uykunla karıştırma ölümü.

Madeni dışındasın kavganın

Uzak dur

Tez incinir ceylanın canı./

 

Biz gül devraldık Nebi'den

Gül dalı bu yükü nasıl kaldırsın

Bırak artık alnındaki öfke damarı nehrini taşırsın

Madem özgürlük namımıza yasak

Madem kapımızın zili kurşun

İçtiğimiz su hain bir pusudur

Tükür yüzlerine ölmeyecek kadar yaşamayı.

 

Ey Güneş Eri! doğrul artık

Saçlarının turna geçidi yayılsın

Havalansın yüreğinin esperileri

Ufka şafak kozası gözlerinde

Seyredilsin

Sabahın gül beyazı.