Düşlerimin baharını bölüyor karanlık suların heyulası
Scut füzeler boğucu gazlar ayyaş pençelerle
Şen kahkahaları ashab'ı uhdud'un
Kurşun gibi iniyor beynimin ortalık yerine
Bu sınırda yaşamak kan gibi bir şey ağzımda.
Yirmibirinci yüzyılın adalet terazisinde
Ölmeyecek kadar yaşamak nasibimize düşen
Güvercinlerin tarafımıza dönmesi yasak
İçliğimiz su bastığımız taş
Her gün yeni bir mihnet canımıza.
Yine mazlumların gözyaşları seferde
Çocuk, kadın, yaşlı
Vahşetin lahitinde
Güz'e çarpan güle çevrilmiş.
Toprağında kan nehirleri
Göğünde ağıtlar
Medet sarmaşığıyla uzayarak
Yedi kat göğe yükselmiş...
/Sen! savaşanı kınayan;
Madem uzaksın savaşandan
Uykunla karıştırma ölümü.
Madeni dışındasın kavganın
Uzak dur
Tez incinir ceylanın canı./
Biz gül devraldık Nebi'den
Gül dalı bu yükü nasıl kaldırsın
Bırak artık alnındaki öfke damarı nehrini taşırsın
Madem özgürlük namımıza yasak
Madem kapımızın zili kurşun
İçtiğimiz su hain bir pusudur
Tükür yüzlerine ölmeyecek kadar yaşamayı.
Ey Güneş Eri! doğrul artık
Saçlarının turna geçidi yayılsın
Havalansın yüreğinin esperileri
Ufka şafak kozası gözlerinde
Seyredilsin
Sabahın gül beyazı.