Yüreklerimizden sevda katarları geçiyor ve biz geceye bakıp "Gecenin en karanlık vakti aydınlığa yakın olan vaktidir" diyor, umutsuzluğa düşmüyoruz. İyi insanlar iyi binitlerle gözümüzden kayboluyor; yine biz puslu ve pusularla dolu bir dünyanın ortasında kendimizi yapayalnız hissediyoruz. Duruşuna her daim yenilik kazandıran biz, ülke çocukları olarak şunu iyi biliyoruz ki üzerimize kara bulut gibi çöken ihanet sarkacı, bağlandığımız değerlere karşı sonu gelmez bir kini kendine önder edinmiş. En sahici umutlarımıza, hayallerimize dadanıp kutsallarımızı tehdit unsuru gören ve elinde bulundurduğu ahlaki ve insani değerlerden arındırılmış o mağrur(!) güçle yok etme mekanizmaları kuran bir kumpası önümüzde yükseltip gözlerimizle hüznüne bakarak keyif naraları atmak istiyorlar... Elbette sahibimiz Allah'tır!
Bugün 8 Mart: Dünya Kadınlar Günü(ymüş). Kadınlar toplumda önemliymiş ve kadınlar kendilerini eğitme hususunda mutlaka ilerlemeliymiş ve ilerleyecekmiş(!) Öyle diyor haberler, ülkenin önde gelen insanları. Töre cinayetleri mutlaka önlenmeli, Güldünya Törenler özgür yaşamalıymış bu topraklarda. Öyle söylüyor devlet adamlarımız, Adalet Bakanı'ndan Diyanet İşleri Başkanı'na kadar. Eyvallah! Peki ama neden Güldünya'nın hadisesi kadar vahşi bir oyunla kardeşlerinin değil lakin babasının kurşunlarıyla sokak ortasında can veren kendini topluma hizmete adamış gencecik Dr. Cevahir, sessiz sedasız gömülüp unutulsun?! Dünya Kadınlar Günümüzü kutlayan hem de hararetle –içten kutlayan devlet erkanı neden Güldünya'da olduğu kadar cevher gibi Cevahir'leri, filiz gibi Filiz'leri, yılmayan mücahide kadınları ve yılın anneleri Macide ve Özlem'i, kutlama ve hatırlatmayı bırakın onlara üzülüp iç çekmesinler?! (Bu bayanların da onların "ah"larına ihtiyacı yoktu zaten!)
Ben kendi ülkesinde okuluna girmek isterken coplanan binlerce başörtülü genç kızdan sadece birisiyim. Bu yılmaz mücahide kadınların birer yıldız olduğunun –kaymayan, aynı parlaklığıyla gökyüzünü süsleyen birer yıldız– ve belki ekranlarda, manşetlerde olmasa da yüreklerimizde yaşatmamız gerektiğinin altını çizmek, beyinlere balyoz şiddetinde bir vurgu yapmak amacıyla aldım kalemi elime. Bir kez daha yenilenmek amacı ile... Dünya Kadınlar Gününüz kutlu olsun bayanlar (!) diyor ve acı tebessümlerimi gömüyorum yine yürek deryama...
Kuklalardan merhamet dilemem. Elbette merhameti Rahman ve Rahim'den dilerim. "Hedefini delip geçmezse kılıçla mızrak dönüp yaralar kendisini" diyor ya şu Endülüs tadındaki söz. Uyanık olup yaşatalım yıldızlarımızı yüreklerimizin mavi atlasında. Yıldızlarımız sönmesin. Şahadetiniz kutlu olsun Macide-Özlem-Filiz ve Cevahir ablalar. Sönmeyeceksiniz. Vesselam...