Hiç bu kadar yakışmamıştı ellerine taş. Yakışmamıştı ölüm, kara gözlü güzel çocuğa. Gündüzün ve gecenin hoyrat ellerinde örselenen hayatlara inat ne de onurlu bir duruşu vardı. Koynunda vahyin kokusu, Zeytin Dağı'nın boz tepelerinden bakarken Kudüs'ün mahzun gözlerine.
Küresel vahşet, ölüm ve işkencelerini arttırdıkça; dünya daha bir suskun, daha bir umursamaz oluyor bunca vahşet karşısında. Filistin'de vurulan çocuklar, gözyaşlarını yüreklerine akıtan anneler konuk oluyor her akşam evlerimize. İsrail tankları, günün avuçlarında yiten canlar, yıkılmış evler bırakarak geçiyor yanı başımızdan. Yine de, her şeye rağmen taş atan eller ve direnen bir Filistin büyüyor içimizde.
İşgalci İsrail'in saldırıları karşısında onurla direnenler, insan olmanın anlamına dair derin izler bırakıyor insanlık tarihine. Ve geleceğin avlusuna "Biz istiyoruz ki mazlumları/güçsüz düşürülmüşleri dünyanın varisleri kılalım." ilahi emriyle birlikte bir kurtuluş umudu nakşediyorlar. Filistin, zulmü ve acıyı göğsünde soğutan, ölüm duvarlarına rağmen koynunda, elleri direnişe sevdalı başak boylu çocuklar büyüten en merhametli ve doğurgan annesidir dünyanın. Tüm güçsüz düşürülmüşlerin umudu, vahşete, emperyalizme karşı bir direniş mektebi/merkezidir. Bu yüzden Brezilya'dan Arjantin'e, Şili'den Endonezya'ya kadar hemen bütün coğrafyalardan onurlu insanlar ellerinde Filistin bayraklarıyla dökülüyor sokaklara. Filistin'de kazanan direniş, emperyalizmin belini kıracak umuduyla bekliyorlar, gözleri el-Aksa'ya asılı. Düşen bir Filistin'in "Güney"in düşmesi demek olduğu bilinciyle dolduruyor gökyüzünü onurlu ve direngen sesler:
"Yaşasın İntifada!"
Direnerek çoğaltmalı/biriktirmeliyiz bu ortak bilinci. Zira Ortadoğu'ya kimlik ve kişilik kazandıran, katil İsrail'in, hamisi ABD'nin de desteği ve göz yumması ile en gelişmiş teknolojik silahlarıyla yaptığı her türlü zulüm ve katliamlara bu direniş cevap vermektedir; kanla, taşla, sapanla...
Onurlu insanların ayakta kalan evidir Filistin. Kendini, teslimiyetten uzak tutan bir mücadele anlayışıyla bereketlendiren/zenginleştirenlerin yurdu. Cezayir'de, Keşmir'de, Afganistan'da, Irak'ta Allah'a doğru yürüyenlerin, işgale direnenlerin yol azığı, alınlarındaki ışıltı, dillerindeki dua ve namlularındaki terdir Filistin. Bu nedenle ümmetin ve tüm insanlığın geleceği için direnen Filistin'le direnmeli, yüreklerimizi sapanlarda fırlatmalıyız zulmün çirkin yüzüne ve haykırmalıyız meydanlarda:
"Yaşasın İntifada!"
İşgal gücü, bir yandan direniş karşısında yaşanan tersine göçü durdurmak ve Yahudi yerleşim birimlerindeki demografik yapıyı kendi lehine güçlendirmek için dünyanın değişik bölgelerinde yaşayan Yahudileri Filistin'de toplamaya çalışırken bir yandan da bütün uluslararası uyarılara ve alınan kararlara rağmen "Güvenlik Duvarı" adı verilen ırkçı ayrım duvarının inşasına devam ediyor. Ardında bir yığın katliamlar ve yıkımlar bırakarak.
Soğuk savaş sonrası, ayrım duvarlarının insanlık için utanç duvarları olduğunu söyleyenler, bugün işgal gücünün inşa ettiği ırkçı duvarın yükselişini ya alkışlamakta ya da kör, sağır, dilsiz rolünü oynamaktadırlar. Zulme karşı direnen halkların verdikleri mücadeleyi "terörist" hareketler olarak tanımlayan, kurulduğu tarihten itibaren ABD ve yandaşlarının yaptıkları katliamlara ve işgallere verdiği gerek askeri gerekse lojistik destekle adeta "İşgalci Milletler Topluluğu" görüntüsü veren BM, 1967'de işgal ettiği yerlerden çekilmesi yönünde birçok kez uyardığı, ancak yapılan uyarılara hiçbir zaman uymayan, hatta işgalini arttırarak devam ettiren İsrail'e karşı yine o bildik tutumunu sergileyerek, Lahey Adalet Divanı'nda ırkçı ayrım duvarı olduğu tescil edilen işgal duvarının yapımının durdurulması için göstermelik açıklamalarda bulunarak yapılan zulmü geçiştirmeye çalışmaktadır. BOP'un gerçekleşmesinin ilk adımı olarak ismi sürekli gündemde tutulan Sudan'ın işgali için elinden geleni ardına koymayan ve olmadık bahanelerle bu ülkeyi ekonomik ve siyasi ambargo altına alan BM, insanlar için özgürlük, demokrasi ve yaşanılabilir bir dünya maskesinin arkasında zayıf ve güçsüz düşürülmüşleri, insanlık onurunu canlı/diri tutanları, zulme ve tuğyana başkaldıranları yok etmeye çalışan bir mekanizma görüntüsü sergilemektedir.
İnsanlık tarihinde hiçbir baskı, zulüm, işkence ve duvar insanoğlunun özgürlük ve bu özgürlük için verdiği mücadelenin ruhunu köreltemedi, onun azimli yürüyüşünün önüne geçemedi. Soğuk savaşın en acımasız yüzü olan "Berlin Duvarı", özgürlük mücadelesinin ellerinde bir toz bulutu olarak yok olup gitti. Filistin'de direnen yiğit insanların kanlı bedenleri üzerinde yükselen ırkçı ayrım duvarı da bütün olumsuzluklara karşın kesintiye uğramayan ve sürekli yükselen direniş ateşi karşısında eriyip gidecektir hiç şüphesiz. Bu bağlamda coğrafyamızda dolaşan Golyat'ın kirli ayak izlerini silmek için direnenlerle direnmeli, geleceğe yönelik açılımlar sağlayacak ilkeli birliktelikler oluşturmalıyız. Kitabın koynundan inmeliyiz meydanlara, şehrin her köşesinden yükseltmeliyiz her ölümde yeniden dirilen el-Aksa'nın ölüme nişanlı çocuklarının Davut çığlıklarını, biriktirmeliyiz heybelerimizde, merhameti, adaleti, şehadeti ve haykırmalıyız:
"Yaşasın İntifada!"
Direniş hareketi liderlerinden Şeyh Ahmet Yasin ve Abdülaziz Rantisi'nin şehit edilmesiyle direnişin biteceğini, büyük bir darbe alacağını veya kesintiye uğrayacağını zannedenler, direnen sokakları buldular karşılarında. Zira direnişin şehadetle onurlandırıldığı bir sürecin ve güneş yüzlü çocukların adıdır Filistin.
Zulmü, işkenceyi ve katliamı kendisine şiar edinen İsrail, bir taraftan sokaktaki direnişi kırmak için çocuk, genç, yaşlı demeden insanları katledip, şehirleri yok ederken diğer yandan da direnişin sembolü olan Filistinli tutsakların verdiği mücadeleyi yok etmek, sindirmek için insanlık dışı yaptırımlarda bulunmakta, açlık grevi başlatan Filistinli tutsakların onurlu direnişlerini, mangal partisi vererek kırmaya ve her geçen gün biraz daha çoğalarak yeryüzüne dağılan direniş türkülerini susturmaya çalışmaktadır. Her şeye rağmen zulme karşı direnmenin kesintiye uğramadığı, her ölümde yeniden dirilen bir hayatın adı ve sabahın cıvıldayan yüzüdür Filistin.
Tutsakların yaktığı meşale, şimdi daha bir ağartıyor onurlu insanların yüzünü, yayılıyor direniş türküleri, yeryüzünün her köşesine ve bir çocuk koşuyor, sokağın ucundan zulmün üstüne, elinde sapanı ve zorbayı sarsan o bildik sesiyle:
"Yaşasın İntifada!"
Hiç şüphesiz ki zalimler nasıl bir inkılapla devrileceklerini bileceklerdir.
Çoğaltmalı/biriktirmeliyiz bu sesi. Sokaklarda, meydanlarda direngen yüzü olmalıyız hayatın. Yırtarak zilletin kara örtüsünü üstümüzden, direnmeliyiz onca tuğyana karşı.
Ey! Yüreği Kudüs dolu kitabın çocukları. Kalkın ve haykırın:
"Yaşasın İntifada!"