Ilık ve külhani bir akşamdı
Yazılacak çok şiirler vardı
Dağların çizilecek dorukları
Uzun yazıların dipnotları
Kederle kaldırılacak yaraların kabukları
Mağrur ve yenik bir savaşın kapıları
Müsellah ordularımızın bereketiyle açılacaktı
Doğacak çocuklar vardı daha
Geç kalmış ölümler zamansız sevdalar
Tarifsiz depremler
Altımızda nakkaş bir toprak
Üstümüzde tedbirli bir gökyüzü
Katran dökülmüş şark çıbanları olarak
Dolunayın suyu öptüğü bir gecede
Geçtik kasımpatıların ve bildirilerin arasından
Geçtik tende büyüyen bir acı bırakarak
Çün denize hayretle bakan bir orkinosun
Delikanlı duruşuyla değil
Öfkeyle okunur
Kanla yazılmış destanların şiiri
Sarsak bir merak oluyor
Ellerime değince yağmur
Ve ben alnımı gerdiğim dağ aralıklarında
Gözlerimi vadilere benzetince
Sonsuz bir nakkaş oluyor çocuk
Güzelliğini dağlardan çalarak
Ellerime değince sarsak bir merak olmasaydı yağmur
Suları yorardım dağ yamaçlarında
Yorardım bankerleri, banknotları, tahvilleri
Büyük kent meydanlarında
Ne dağ dayanırdı ne yamaç
Ne kent dayanırdı ne meydan
İşte ben o zaman uçsuz bucaksız ovalara dönerdim
Gözlerimi yağmur ellerimi merhamet
Kılan bir merak olarak
Ilık bir yağmur olarak çıktığımız şehirlere
Durgun bir ırmak olarak dönüyoruz
Ne ki bilgelik vurulmadı alnımıza ancak
Küskün dağların rüzgarı olduk
Mezamir okuyan bir bilgenin havarileri
Külleriyle dertleşen bir anka
Bir kanadı Himalaya bir kanadı Afrika
Şehre döndüğümüzde
Geride kalan o tuhaf hasret
Kadınların göz bebekleri
Çocukların kınalı benekleri
Annelerin tülbentleri
Hep bir ağızdan
Bir yemin olarak
Söylediler şarkımızı
Vay beni
Yorulmuş kirpiklerini
Duvar yazılarına asmış
Militan çocukların
Cennet azıkları dolu heybelerinde
Yitik bir sevda olarak kurşunlayan
Hüznün işaret fişeği gibi
Ölümü boynuna bir hamayıl gibi asmış
Asilzade olarak
Kıraat etsinler diye bizi
Şimdi yeniden
Toprağı merhamet sayıyoruz
Afrika’da, Uzak Doğu’da
Kudüs’te, Mescid-i Aksa’da
Kabuğuna direnen bir tohum olarak
Yeniden düşüyoruz toprağa
Toprak ki acılarımızın anası
Umutlarımızın sevdasıdır
Şimdi ey zaman
Genişlet ellerimizi büyüt belleğimizi
Bir mavzer gölgesinde işlenen gergef gibi
Karışsın hayata
Hem ellerimiz hem belleğimiz