Başım
düşüyor omuzlarımdan
ve parmaklarımı eziyor
kan lekeleri
kurşun eritiyor yüreğim
korkuları suvarmaktan çekiniyor
geceyi
avuçlarında yumuşatmaktan deliriyor düşlerim
Gözlerim yanıyor
yanıyor akşam güneşi gibi
ay gibi salıncaklarını kuruyor
saçlarıma vuruyor sesin
günde bin kez
bin parçalı bizle tanışırken giyotin
gözlerim yanıyor
yanıyor akşam güneşi gibi
nerdesin
Çocuklar seni bağırıyor
Gençler
ve yaşlılar seni
biliyor
dilsiz cellatlarmış
aynı gemide giderken çeken ipi
çekiyor perdelerini hayat
ve alnında birikiyor kelimeleri
yeniden dirilmenin
peygamberini düşlüyor yürekleri
heyhat
üşüyor kış
üşüyor sonbahar
üşüyor yaz
ve dünyanın
güneşe bakan elleri kelepçeli
ah kölelerin
yüzlerinden okunan kederleri
heceyle süzülüyor parmaklarından
aman ey aman
yanan akşamların
dumanlarını seyrediyor zaman
Çıkar yüreğini
çıkar o versin toprağa rengini
taş olsun
ateş olsun
aşk olsun
ateş olsun getiremezsem seni geri
çıkar elbiselerini
ay, güneş ve toprak
elbet karşılar tertemiz bedenini