Kulak asmadınız Şuayb’a, tez unuttunuz bahçe sahiplerini
Karun’a yoldaş olmak, sevimli geldi çoğunuza.
Kiminiz içkinize
Plazalarda, gökdelenlerde
Acılarımızı, gözyaşlarımızı katık ettiniz.
Maun suresini okuyup durduğu halde
Bizi açlığa terk etti kiminiz.
Yığıp biriktirme hırsı öyle kuşattı ki sizi
-Mezara girinceye dek-
Çokluk tutkusuyla kendinizden geçtiniz.
Kovdunuz, zayıf bıraktınız, alay ettiniz
Bölüşmediniz
Temizlenmediniz...
Aranızda dönüp dolaştı hep
Emeğimizle, alın terimizle kurduğunuz dünya.
Pantolon paçalarını uzatarak okuyan oğullarımızı
Kolunu makinelere kaptıran kızlarımızı
Kapınızda kul ettiniz.
Çadırlarda yanıp tutuşan umutlarımızı
Tersanelere
Maden ocaklarına gömülen bakışlarımızı
Meydanlarda coplanan arkadaşlarımızı
Cips yiyerek izlemekle yetindiniz.
Ne Gorki’nin yoksul ve ümmi anasını
Ne de kuru ekmek yiyen
Kureyşli kadının yetim oğlunu dinlediniz.
Ey kızıl faşistler, yeşil liboşlar, deveyi hamutuyla yutanlar
Çok yakında
Nasıl bir inkılâpla devrileceğinizi bileceksiniz!