Bu satırları, şahitliğini yaptığım göç yolunda
kucağımda ölen ve karların erimesiyle ancak cenazeleri bulunan
muhacir kardeşlerime ithafen yazıyorum.
Ben, Van Başkale Xenesor ve Kireto’da donan birler, üçler, beşler, onlar ve yüzlerim.
Ben hiç bu kadar soğuk yememiştim. Annesinin sıcak koynunu hayal ederken, ölümü an be an teneffüs eden Xanesor’un ve Kireto’nun kar çiçeğiyim.
Ben umudu, umut olması gerekenlerden, barışı barış yurdu olması gerekenlerden kaçıp sonucu Xanesor-Kireto’da görenlerdenim.
Ben kimim biliyor musunuz? 2.000 km yolu yaya olarak göze alan ve kışı bu şekilde, hesaba katamayacak kadar aklı dağılmış, pürtelâş... Yazlık elbiseleriyle hicreti başlatıp, Xanesor-Kireto’da kalbi artık sıcak kan bulamayanım.
Ben kimim biliyor musunuz? Geldiğim topraklarda “ev-iş-gelecek hayali” kısaca hayalin de hayal olduğu, yoksulluğun ve acının doğurduğu, yoğurduğu insanların devamıyım. Ve kurduğu yeni hayalleri Xanesor-Kireto’da; “İşte yolculuğun buraya kadarmış.” denilenlerdenim.
Ben, vaktinde selamet yurdu olan ve taraf olmadığım, bitmeyecek gibi görünen bir kavganın sonucu; aynen devam eden kavimler göçü gibi bu hercümerç içinde gözünü Xanesor ve Kireto’da açan ismi bilinmezlerdenim.
Ben 3.500 rakımlı dağları aşan, İpekyolu kenarında yer yer kurtulanları olan; yan yana, peş peşe yürüyen, eşkâli; esmer, kıvırcık saçlı-sakallı, ayakkabıları patlamış, çantasında azığı kalmamış, cebindeki üç-beşi de kaptırmış, ancak Xanesor-Kireto’ya kadar direnebilmiş ve burada elenmiş kardeşinizim.
Ben gidenlerin çok güzel anlattığı yeni simurg û anka gibi gördüğü güneşin battığı memleketleri görmeden Xanesor-Kireto’da beyaz kar örtüsü altında yazısını yazanım. Bu yazısını ancak hal diliyle anlatanım.
Ah bu göç yolu bu kadar soğuk olmayaydı. Vahşi bir hayvan gibi saldıran bu soğukta sığınacak, mola verecek mağaralar olaydı. Hiç olmazsa sığınacak sıcak bir limanımız olurdu. Güneşin özlemi ile kar altında dinlenip devam edelim derken, 2019 Nisan’ında ancak karlar eridikten sonraki günlerde fark edilen birer, üçer, beşer, onar ve yüzer kişilerle haberlerde bir istatistik konusu olmak suretiyle ancak Xanesor-Kireto’yu duyuranım.
Ben yeni duyduğunuz isimlerin altında bilinmez, görünmez, aylardır üstüste birikip katman katman yükselip pekişen heyecandım. Sizler gibi annesinin sıcak bağrında doğurup büyüttüğü ancak akıbetinde; “Anne, ölüm bu kadar soğuk muydu?” diyenim.
Ve ben esmer tenli, daha 24'ünde eşi ve çocuğuyla, belki Pakistanlı, belki Afgan, belki de bir başka İslam beldesinden ama en önemlisi kaçan bir Müslümanım. Xanesor-Kireto’yu aşmayı başarıp da Aylan’la deryalarda can simidi için elini uzatanlardanım.
Ben hali ortada olan ümmetin perişanlığıyım. Ben dağlarda kurda kuşa, denizlerde dalgalara balıklara, barınaklarda hırsız, vampir simsarlara yem edilen tarafınızım. Ben aynaya baktığınızda görmek istemediğiniz karanlıkta kalan yüzünüzüm. Ben tarağın kırılan dişi, duvarın eksik tuğlası, kayıp kuzusuyum varlığınızın. Ben kabarıp taşmış vicdanı, öne eğilmiş başı, kızarmayı bekleyen yüzüyüm tarihimin. Ben kaybedilen imtihan, kuşak ve geri gelmez gençliği, sağlığı ve zamanıyım vücudun. Lütfen duyun, görün, bilin ve anlayın beni….
------
*Xanesor: Van-Başkale Yavuzlar köyü bölgesinde bulunan İran’a sınır bir yayladır.
*Kireto: Van-Başkale Gelenler köyünün yöresel ismidir.