Sesin sesi yonttuğu kuyudurHalep
Ölümün evlat edindiği
Ağrısı uç veriryine Yusuf’un
Hizaya gelir körler ve sağırlar
Ne kervan geçer yoldan
Ne ip sarkar bir koldan.
Yakut Yakup hüznün kalmadı hamalı
Sessizliğe ayna tutan
Sırsız, sınırsız, ücretsiz
Kayıp çocukların saçlarını tarayan
Hayatın sözcüsü, sözlüğü gözleri
Gözyaşında göç etmedi.
Hani ses sahafçısıydık
Gördüğüne göz ucuyla
Balıkçı düğümü atmış
Sesin esin kaynağı çocukların
Diz burkan, gerdan deviren ahına
Cevap yazan
Sesin soğumayan kulpundan tutan.
Ayartılan kardeşin eli yakasında Halep’in
Şehri yerle bir eden kinin sahibi
Bencilliğin, hırsın, hasedin
Altın yüzünü, gümüş bileğini
Bir pulla takas eden ebleh
Nefesi bozuk nefer
Yüreği kuşatma kulesinde lata
Ki ıslak deve derisiyle sarmalanmış
Dilişlemez, el tutmaz, hüzün yapışmaz.
Ve kuyu, hain kardeş kalbinden daha sıcak!
Harflerle çizemiyorum resimlerini
Yalnız Halep’in
Her şey bir kâbus kadar gerçek
Herkes birrüya kadar aciz!