Saldırgan ve haksız bir savaşın terörden farkı yoktur. Çünkü, terör; dehşet saçarak korkutmak, sindirmek, kendi fikrini kabul ettirmeye çalışmaktır. Böyle bir dehşetin devlet eliyle uygulanması ona meşruluk kazandırmaz. Aksine, güç ve propaganda üstünlüğü nedeniyle terörden daha beter bir durum arzeder. ABD'nin Afganistan'a yaptığı saldırıyı da böyle değerlendirmek gerekir.
Şayet Taliban veya b. Ladin'in ABD'ye yapılan saldırıların arkasında olduğunu varsayarsak bile bu, Afgan topraklarını ve halkını yol etme hakkını kimseye vermez. Kaldı ki ne adı geçen zanlılar olayı üstlendi, ne de ABD gerekçelerini kamuoyuyla paylaşma cesareti gösterebildi. Zaten üstünkörü iddialara kimse inanmadığı gibi ABD de inanmıyor. Bizdeki peşin tatminkarlar hariç. Amerikan yönetiminin bu tutumundan, kamuoyuna söylemekten çekindiği başka bilgilere sahip olduğu sezilmektedir.
ABD'nin çıkarları her şeyden önemlidir. İnsanların ölmesi pek de umurunda değildir. Diğer bütün emperyalist ülkeler gibi yerli işbirlikçileri önce kullanır, sonra da imha eder. İşbirlikçi yönetimler, anlık düşündükleri için emperyalistlerle aynı çuvala girerler ama bu sonucu hesap edemezler. 1978'de Amerikan sadığı Zahir Şah'ı deviren mücahitler, Rusya'ya karşı ABD'nin verdiği desteği dostça sanmışlardı. Kendilerini önce birbirlerine sonra da Taliban'a ezdiren ABD'nin şimdi de Taliban'ı ezip yerine Zahir Şah'ı getirmesini seyrediyorlar. Bilhassa Kuzey İttifakı, ABD'nin cennet gibi bir ülke armağan edeceğini hayal ederek Afganistan'a bomba yağdırmasında keramet arıyor. Bilmiyorlar ki ABD 1978'i unutmadı ve şimdi rövanşını alıyor.
Oysa Amerika'nın Afgan halkına mutluluk getirmesi söz konusu olsaydı şu anda kafalarına bomba yağdırmazdı. Amerika'nın tek düşündüğü Orta Asya petrolleri ve uranyum gibi hammadde yataklarıdır. ABD saldırısına tepki gelmemesi de ilginçtir. Şu anda Başkan Bush'un Putin ve Zemin'le flört etmesine bakılırsa Orta Asya'da menfaat haritalarının çizilmiş olması söz konusu. Bu tepkisizliğin arkasında başka sebepler de aranabilir. ABD'nin olduğu gibi, tepki göstermesi umulan ülkelerin de listelerinde terörist(l) ülkeleri var. Rusya'nın Çeçenistan'ı, Çin'in Doğu Türkistan'ı vs.
Buradan çıkacak sonuç şudur. Şayet güçsüz bir halksanız ve özgürlüğünüz hegemonik güçlerin işine gelmiyorsa terörist ülke kategorisine girmeniz kaçınılmazdır. Yok eğer güçlü bir ülkeyseniz ve bölgenizdeki zayıf halkların ve devletçiklerin bağımsızlığı sizin menfaatinizle çelişiyorsa insan hakları maskesi takarak o ülkeye girip özgürlük yanlılarını terörist diye yok etmeniz ve kukla bir yönetim kurarak kendinize bağlamanız en tabi hakkınızdır. Hele bir de emrinize amade Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlar, borazan-lığınızı yapacak kiralık medya varsa ikna edemeyeceğiniz çok az insan kalır geriye. Sonuçta en haksız saldırganlık hak arayışına, en haklı tepkiler terörizme dönüştürülebilir.
Amerikan sözcülerinden "Afganistanlıların hiç mi suçu yoktu?" diye bir soru gelebilir. Evet vardı. Afgan halkının yaşama hakkını ve ortak menfaatlerini hiçe sayarak kendi marjinal çıkarları ve küçük hesapları uğruna birbirlerini tüketmeleriydi. Terörist damgası yemelerini kolaylaştırmalarıydı. Ama ABD, bu konuda da masum değildi ve bitmeyen iç savaşın en baş aktörüydü. Eğer Afganlılar'ı terörist sayacaksak bu durumda ABD'yi teröristler listesinin başına yazmamız gerekir. Bizdeki Amerikancıların, bunu komplo teorisi kabul etmesi veya varlığımızı Amerikan varlığına armağan etmesi durumu değiştirmez...