Uzun Bir Güzellik

Ali Emre

Yaşadığımız ülkede gelişimiyle, çizgisiyle, biriktirdikleri ve öğrettikleriyle, mücadelesini verdikleriyle birçok yönden bir benzeri daha yok Haksöz’ün. Hatta Müslüman dünyada da az rastlanabilecek özelliklere sahip olduğu söylenebilir. Derginin, dergiciliğin, yayıncılığın ötesine geçebilen bir durum bu.

Çok saygın ve tertemiz bir mevzi, nitelikli ve zorlu bir okul, kolektif bir salih amel yurdu oluşturabilmiştir Haksöz. Bütün eksiklerine rağmen, imrenilecek bir örneklik oluşturmuş ve aynı zamanda sözünün arkasında durarak şahitliğini de gücü yettiğince ikame etmiştir. Süreklilik, samimiyet ve sorumluluk kavramları, onun belli başlı remizleri, yol azıkları olarak düşünülebilir.

İlk sayılarından itibaren takip edebilme imkânı bulduğum Haksöz, benim de en iyi arkadaşlarımdan, kardeşlerimden, dostlarımdan biri hâline gelmiştir. Zorlu zamanlarda yolu göstermiştir. Yalnız kaldığımızda yoldaşlığı öğretmiştir. Eğitmiştir. Dönüştürmüştür. Direnişe sevk etmiştir. Güzelliğimizi ve direncimizi çoğaltmış, yanlışlarımızı azaltmada büyük bir cömertlikle kolumuza girmiştir. Sahici ve işlek bir perspektif sunmuştur. Bilgi, inanç ve eylem arasında işlevsel bağlar kurabilmemizi sağlamıştır. Hem hurafelerden, zihnimize çöken tortulardan ve kanıksanmış yenilgilerden hem de modernizmin soysuzluğundan ve türediliğinden kurtarmıştır. Çıkmasını, gelmesini dört gözle beklediğimiz bir dergi olmuştur bu yüzden.

Ulvi değerler bağının meyve veremez hale getirildiği, her türlü yücelik ve güzelliğin anlam ve değer kaybına uğradığı, karşıtına sığınarak var olmanın yaygınlaştığı bir ortamda onun bizlere taşıdığı şeyler, bir bengisu pınarı gibi karşılanmıştır.

Yayımlandığı süre boyunca "göller bölgesinde bir ada" olmuştur Haksöz. Aydınlanmada, arınmada, amelleştirmede Kur'an'ı ölçü edinmiş nice çaba onunla tebellür etmiş ve sahih bir adres arayanlar arasında güçlü ve inançlı bir içerikle dolaşıma çıkmıştır. Birçok Müslüman "kolektif bir salih amel" olma boyutu kazanan bu çabalar sayesinde kaynağa yönelmiş, geleneksel ve modernist mağaralardan çıkmış, düşkünlük ve şaşkınlıktan sıyrılmış, tevhid merkezli bir birlik ve bütünlük anlayışına ulaşmış, sahici, sağlıklı ve işlek bir hayat bilgisi edinmiş, kimliğini muhkemleştirmiş, yüzünü hayata ve Rahman'ın ayetlerine çevirmiştir.

Haksöz, bilinçli bir şekilde Allah'a çağırmıştır ki bu, çağrıların en güzelidir. Salih amelde bulunmaya teşvik etmiştir ki salih amel imanı besleyen en güzel azıktır. "Ben Müslümanlardanım" demiş ve bu meyanda sesini yükseltmiştir ki bu sesleniş İslami kimliği gereğince kuşanmaya ve onu sosyalleştirmeye matuftur. Elbette hak bir çağrıyı, salih ameli ve Müslüman kalabilmeyi ısrarla dillendirenlerden daha güzel sözlü kimse olmaz.

"Bilgi, inanç, eylem" bütünlüğü içerisinde, tevhidî bilinci tahkim eden ve bu eksende güzellik ve derinlik kazanan bu duruş; Müslümanlar için onurlu ve anlamlı yaşama ekseninde, direniş ve özgürlük çabalarının çıtasını yükselten bir mektep, bir okul olma mesabesindedir. Çünkü bu tavır; çözülmeyi, dünyevileşmeyi, başkalaşmayı çeşitli kılık ve kılıflar altında içselleştirmeyi reddetmiştir. Mistik yahut akademik sapmaların arasında onurlu bir sesi, hak bir sözü biriktirmiş ve teklif etmiştir bu tavır. Utanmayı, içe kapanmayı ve uzaklaşmayı değil; cehd etmeyi, aramayı ve ulaşmayı, dönüştürücü ve izzet bahşedici olanı üretmiş, biriktirmiş, çoğaltmış ve paylaşmıştır.

Haksöz’le birlikte günler acıları, yoklukları, yoksunlukları da öğütmüş; ayakta kalanların içinde çeşitli kardeşlik ormanlarının yeşermesini getirmiştir. Güzel sözü billurlaştırmıştırgeçen aylar ve yıllar. Uyuşturulmuş, ağulanmış zihinlere, gönüllere bir cemre gibi düşmüştür onun ürünleri, ürettikleri. Bu sese kulak verenler sağa sola bakınmadan önde yürümüş, birçok konuda öncülüğün yollarını açmışlardır. Şahitlik etmiş ama şikâyet etmemişlerdir. Kimisi bahçe olmuştur onların, kimisi bahçıvan, kimisi yeşeren ekin, çiçeklenen dal. Hayatın, direnmenin, özgürleşmenin özsuyunu çoğaltan, kırbasını dolduran, sesini bileyen de bu imece olmuştur. Meydanlarda yeşermiştir bu kolektif çaba zamanla, ışığı ve yağmuru çoğaltmış, giyotini köreltmiş, kötülüğün surlarında açılan gediklerin sayısını artırmıştır.

Haksöz, insana çok şey katan bir dergidir. Sunduğu perspektif ve tanıklık başlı başına çok özgün ve önemlidir zaten. Kitap temelli bir bakış açısıyla vakıayı analiz eden bu yaklaşım, iyi niyetli olunduğunda çok yönlü bir “furkan” sunar kişiye.

Çeyrek asırlık öyküsünün de açıkça gösterdiği gibi bir dönem dergisi, heves dergisi, tribün dergisi değildir Haksöz. Duruş ve kimlik merkezli bir yürüyüş kılavuzudur. Okuyucularıyla bütünleşen upuzun bir güzelliktir. Müstahkem bir mevki, sınanarak tahkim edilmiş bir mevzidir. Herkesin sustuğu ya da kuşdiliyle konuştuğu zamanlarda gür ve etkileyici bir sesle hak sözü söyleyen kişiler omuz vermiştir bu çizgiye daima. Şimdi herkesin uluorta konuştuğu bir dönemde, sahici ve muhkem sözleri, onurlu ve aydınlık sesleri duymak isteyenler de yine Haksöz’e kulak vermelidir.