Haksöz'ü 5 yıldan beri takip ediyorum. Haksöz benim için gündemin içinde düşünceyi, düşünsel çabalar içinde eylemli ibadeti önceleyen ve bütünsel bir kulluk sorumluluğunun nasıl olması gerektiğini en iyi tanıklaştıran nadir kazanımlarımızdan biri. Onun varlığı, zindeliği ve istikametindeki istikrarı, kıskançlıkla korunması ve sahip çıkılması gereken bir durum. Gittikçe derinleştiğine, geliştiğine, fırtınalı günlerde sendelemediğine şahitlik ettiğimiz canımızdan bir parça. Bazı kere geç çıksa da, internet sayfasını yenilemekte eğrinse de, yazılarını tıka basa sayfalara sıkıştırıp gözümüzü yorsa da, benim gözümde o, hep Kur'ani bilinçlenme seyrimizin projektörü, tevhidi uyanışın çığlığı...
Haksöz inançta, düşüncede ve amelde pak ve muhkem kaynağımızla irtibatımızı sağlayan en önemli ırmaklarımızdan birisi. Ancak göllerin çekilmeye, fidelerin kurumaya başladığı bir dönemde bu ırmağın akışkanlığını, debisini güçlendirmek gerekmiyor mu? Anadolu'da kitabevleri bir bir kapanırken kurumaya yüz tutan vadilerimizi yeniden yeşillendirmenin bir imkanı olarak, acaba şehir şehir Haksöz yazarlarının ve dostlarının katılacağı okuyucuyla kucaklaşılacak geceler ve programlar düşünülemez mi?
Şüphesiz yasal olmaktan çok ceberrut efendilerin keyfi dayatmalarıyla oluşturacağı engeller var. Ama takip ettiğim kadarıyla Haksöz, engeller karşısında çözümsüzlük yılgınlığını hep aşmaya çalışageldi. Hayat boşluk tanımıyor. Boşluk kuraklığı ve yaprak dökümünü hızlandırıyor. Doğal bahçemizi sulamak hepimizin görevi. Ancak akarlara su gerekli; temiz ve berrak. Haksöz'ün kaynaktan getirdiği rahmet ise oldukça güvenli ve sağlıklı. Bir de o, bizi sürekli süzgeç sahibi yapmak istedi. İşte en önemli katkısı da bu konuda oldu. Bu ölçüyü yaygınlaştırmak boynumuzun borcu. Ama gene de Haksöz'ün ete kemiğe bürünen katkılarına oldukça gereksinim var. Teklifimi değerlendireceğinizi umarım. Selamlar.
İzmir