Ülker'den Grev Çözücülüğü

Haksöz

ÜLKER Gıda Sanayi'nin İstanbul ve Ankara fabrikalarında çalışan üç bin işçiden 826'sının 31 Mart 1993 tarihi itibarıyla iş akitleri feshedildi. İlgili işyerlerinde yetkili sendika olan Öz Gıda-İş ile işveren Sabri Ülker arasında yapılan görüşmelerden sonuç alınamadı. Bunun üzerine işten atılan işçilerin yeniden işe alınması talebiyle 12 Nisan'da Topkapı'daki fabrika önünde eylem başlatıldı. Eş ve çocuklarıyla birlikte toplanan işçiler, bisküvi ve çikolata sektörünün birincisi (pazar payı % 70 civarında) olan, cirosu trilyonları bulan, iç ve ihracat bağlantıları bulunan (Almanya, Fransa, ispanya, ABD, Kanada, Avusturya, Senegal, Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk gibi) dış piyasa taleplerine mal yetiştiremeyen Ülker'in işçileri geri almasını talep ettiler. Bu arada Hak-İş'e bağlı Öz Gıda-İş sendikası yetkilileri Ülker'in bütün emsal kuruluşların altında kıdemsiz işçi tercih ettiğini (ortalama kıdem 6 yıl), işten çıkarma olaylarını iç ve dış rekabetten ya da taşeronlaşma ve otomasyon düzenlemelerinden kaynaklanmayıp gereksiz yere yapıldığını duyurdular. Bu arada firmanın hiç bir mali sorunu olmadığını, hatta son olarak basketbol takımı ile birlikte Nasaş'ı satın aldığını ifade ettiler. Öz Gıda-İş 16 Nisan tarihinde yayınladığı basın açıklamasında, 1993 sonuna kadar devam edecek olan 6. Dönem toplu sözleşmesinin hala yürürlükte olduğunu, işverenin iş güvencesi için teminat vermiş olmasına rağmen sözleşmeye aykırı, haksız ve keyfi olarak 826 işçiyi işten attığını bildirdi. Aynı açıklamada işveren güç gösterisi yapmaktan vazgeçerek "Ülker, işimizi geri ver" diye feryad eden işçi ailelerinin sesine kulak vermeye, dayatma yerine anlaşmaya davet ediliyor ve işçilerle sendikanın; iç barışının korunması ve işyerinin istikrarı için her türlü adil anlaşmaya hazır olduktan ifade ediliyordu.

Ülker işvereninin bir anlaşma yapmak yerine işten çıkardığı işçilerin küçük bir kısmını -tabii ne kadar süreceği meçhul olarak- yeniden işe almak ve böylece eylemci işçileri bölmeye çalışmak gibi bazı politikalara başvurduğu öğrenildi. Türkiye'nin dayanılmaz boyutlara ulaşan ekonomik güçlükleri, 15 milyonu bulan sayısı ile işsizlik dehşeti; ailelerini geçindirmek, hatta karınlarını doyurmak için acilen paraya ihtiyaç duyan işçilerin çaresizliği ile birleşince, Ülker işçileri günü kurtarma telaşı ile çözülmeye başladı. Zaten çalışmakta olan işçilerin işten atılma korkusuyla atılan işçi arkadaşlarına destek vermeye yanaşmamaları, atılan işçilerin çoğunun sendikanın ikazlarına rağmen tazminatlarını alarak fabrikayla ilişkilerini kesmesi üzerine; sendika yetkilileri de kıdem tazminatlarının peşin ödenmesi, bir kısım işçinin Kurban Bayramımdan itibaren yeniden işe alınması gibi iyileştirici şartlarla anlaşma yoluna giderek eyleme son verdiler.

Malik bin Nebi'nin dediği gibi sömürülmeye müsait olma şartlarından kurtulmadıkça çözülmüşlük devam edecektir.