31 Mayıs 2010
Yelkenleri onura açılmış Mavi Marmara, uluslararası sularda açlığa ve yalnızlığa doğru yol alıyor.
Saat 01:00
Ellerinde modern silahları ve yüzleri maskeli askerleriyle, Mavi Marmara’yı takibine devam ediyor işgal ordusu. Hava, gemideki yolcuların yüreklerindeki sevginin ve merhametin sıcaklığında. Yüzlerinde Akdeniz’in o coşkulu rüzgârından izler taşıyan yüzlerce insanın sesleri, karanlığı yararak ulaşıyor Gazze sahillerine.
Saat 04:00
Sabah namazına duruyor, en temiz halleriyle yolcular. Korkuyu parçalayıp atıyor, zulmün cüzamlı suratına. Çılgına çeviriyor, müezzinin hayra çağıran sesi: “Hayyalel hayrul amel!”
Saat 04:30
Hain bir pusu, kalleş bir mermi, kan gölüne çeviriyor tertemiz bordomuzu.
Mutmain bir sima yansıyor ekranlara, ılık kızıllık kaplamış yüzüyle. Ağır ağır kapanıyor Gazze’ye takılı gözleri. Yüzünde küçük bir tebessümle düşüyor güverteye. Bütün Akdeniz’i aşıp evlerimize ulaşıyor bir ses: “Uğur Süleyman vuruldu!”
3 Haziran 2010
Hayfa’da bir hastanede buluyoruz yitiğimizi. Kırçıl sakallarında vahşi saldırıdan izlerle öylece yatıyor bir sedyenin üstünde. Zulmün izlerini silmek için bir operasyon yapılmış aldığı yaraya.
Sınanıyor iman edenler.
Sınanıyor ölümü öldürenler.
Ellerimiz duaya duruyor hep birlikte ve kardeşçe haykırıyoruz avazımız çıktığı kadar: “Hiçbir kardeşimizi bırakmayacağız zalimlerin ellerine!”
25 Ağustos 2010
Sevgili Uğur Süleyman; yaklaşık üç aydır Atatürk Hastanesinin yoğun bakımında uyuyorsun. Seni görmemize izin vermiyorlar. Seninle birlikte vurulup düşen kardeşlerinden bir kısmı Rabbine kavuştu. Diğerleri, verdikleri sözlere sadık olarak sürdürüyorlar yürüyüşlerini. Yeryüzü yeniden diriliyor dillerindeki özgürlük türküleriyle. Merhametle dokunuyor elleri insanlığın kalbine.
Dostum, kardeşim; vahiyle beslenen duruşunuzla sadece Gazze ablukasını kırmadınız, birçok insanın da hidayetine vesile oldunuz. Gemi arkadaşınız İrlandalı Cueeva Müslüman oldu. Zalimlere meydan okuyan o onurlu yolculuğunuz sonucu dünyanın birçok ülkesinden Gazze’ye doğru yardım filoları demir aldı. Yaptığımız konuşmalarda söylediğin sözleri hatırladım birden: “İnandıklarımızda samimi olmalı ve hayatımızı Allah’a adamanın bedelini kardeşimiz gibi kucaklamalıyız. Bu sadece bizi değil tüm insanlığı diriltecektir.”
Sevgili ağabeyim; Ramazanın insanları arınmaya davet eden o güzel gülerini yaşıyoruz. Uğruna kanını akıttığın Gazze, direnerek diriliyor hâlâ. Verdiğin mücadele masmavi bir Akdeniz olup dövüyor zulmün sahillerini. Sevginin, merhametin, adaletin ve kardeşliğin çağrısı olan vahyin, hayat bahşeden mesajı dolaşıyor coğrafyalarda.
Ve dillerimizde hep aynı dua: “Rabbimiz kardeşimize merhamet et. Rabbimiz kardeşimizi yeniden aramıza kat. Rabbimiz rahmetini üzerinden eksik etme kardeşimizin.”
Usulca bir el dokunuyor ellerine hâlâ; mutmain, mütevekkil…