Türkiye’nin dış borcu 100 milyar doları aştı

Haksöz

Türkiye dünyanın en fazla borçlu bir kaç ülkesinden birisi. Türkiye'de doğan her çocuk adeta ipotek altında. Türkiye iflas etmiş bir ülke görünümünde. Türkiye'de borç akışını sağlayan uluslararası sermaye her geçen gün Türk devletini daha fazla baskı altına alıyor ve emperyalist çıkarlar için daha çok borçlanmaya zorluyor. Zaten ABD uçaklarının İncirlik üssünü babalarının çiftlikleri gibi kullanmaları ve Türk-Irak petrol boru hattını bombalamaları karşısında Türk hükümetinin şaşkın, çaresiz ve suskun kalmasının nedeni de bu. Daha çok borç verilen ülkeler, daha çok itaatkar hale getiriliyor.

1998 Eylül ayı itibariyle Türkiye'nin dış borçları geçen seneye oranla %11 nisbetinde artarak 100,9 milyar dolara yani yaklaşık 35 katrilyon lira üzerine çıktığı resmi makamlarca açıklandı. Halkın büyük bir kısmının toplumsal gelirden aldığı pay sürekli olarak küçülür ve işsizlik oranı artarken Türkiye halkının geleceğini ipotek altına alan bu borçlar kime yarıyor? Tabii ki uluslararası sermayeye ve Türkiye'deki oligarşik uzantılarına.

Dış borçlar içinde kamu payı 49:8 milyar dolardan 51,1 milyar dolara yükselirken, devletin bütçesi sürekli daralmakta ve çalışanların gelirleri kısılmaktadır. Ama her geçen gün hastane önlerinde kuyruklar artmakta, yoksul halkın sofrasındaki ekmek azalmakta; ama bankaların karları katlanmaktadır. Örneğin 1998 yılı itibariyle Akbank 19S trilyon net kara ulaşırken, karlılık oranını %120 oranında artırmıştır. Bankaların geçen yılı net karla kapatma oranlarına bir kaç örnek daha verebiliriz: Garanti Bankası %116. Finansbank %108, Dışbank %277, Toprakbank %113, Tekstilbank %226.

Türkiye'deki servet bir avuç müstekbirin arasında dönmekte, nimetler bu azınlık tarafından tüketilmekte; servetin iç ve dış borç maliyetleri ise çalışanlara ve müstezaf halka yüklenmektedir. Türkiye'deki yoksulluğu besleyen bu zulüm düzenini ifşa edip dönüştürme görevi ise müslümanların temel görevidir.