Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi'nde fiili olarak başörtüsü yasağı uygulanmıyor. Buna rağmen 500 civarında başörtülü öğrenciden yaklaşık 50'si dışındakiler derslere başlarını açarak giriyorlar. Bu elli öğrenci ise başörtüleriyle kampüse ve derslere girebiliyorlar. Kılık-kıyafet genelgesi okulun duvarlarına asılmış. Üniversite yönetimi halkın da fazla tepkisini çekmemek için yasağı yavaş yavaş uygulama niyetinde. Çoğunluğunu sağcı muhafazakar insanların oluşturduğu üniversite yönetimi, başörtüsü yasağına duyarlı öğretim görevlileri hakkında da soruşturma açmış durumda. Müslüman erkek ve bayan direnişçiler fiili bir yasağa karşı üniversitedeki öğrenci kitlesini tavır sahibi kılıcı, bilgilendirip-bilinçlendirici faaliyetlerde bulunuyorlar. Yaklaşık 350 öğrencisi olan Tokat Kız İHL'de şu an başörtüsü problemi yok. Öğrenciler yasağın uygulanma ihtimaline karşı duyarlılıkları artırmaya çalışıyor.
Toplam 20 bin civarında öğrencisi olan Erzurum Atatürk Üniversitesi'nde başörtülü öğrenciler kampüse girebilirken, bazı derslere keyfi bir şekilde alınmıyorlar. Arkeoloji Bölümü'nde bir aydır başörtüsü yasağı fiili olarak uygulanıyor. Edebiyat Fakültesinde Bilge Seyitoğlu, Efrasiyab Gemalmaz gibi bazı öğretim görevlileri kendi girdikleri derslerin hiçbirine başörtülü öğrencileri almıyorlar. Fiili bir yasak olmamasına rağmen, başörtülü 3 bin civarındaki öğrenciden ikibini sınıflara başlarını açarak giriyorlar.
Okul duvarlarına yasağı içeren kılık-kıyafet genelgesi asılırken, soruna duyarlı öğretim görevlisi ve öğrenciler hakkında da soruşturmalar devam ediyor. İlahiyat fakültesi öğrencileri, yasağın en son başörtülü öğrencilerin yoğun olarak bulunduğu kendi okullarında uygulanacağını, böylece yasak karşısında İlahiyat fakültesi öğrencilerinin göstereceği muhtemel tepkiyi engelleme hesabı yapıldığını ifade ediyorlar.
Erzincan'da 500 civarında başörtülü öğrencisi olan Hukuk ve Eğitim fakültelerinde başörtülü öğrenciler derslere alınmıyor. Yasağa karşı yaklaşık 100 başörtülü öğrenci direniyor. Yine yaklaşık yüz başörtülü öğrencisi bulunan Meslek Yüksekokulumda başörtüsü yasağı yok. 800 civarında Öğrencisi bulunan Kız İHL'de ise fiili olarak yasak uygulanmamakla birlikte, Milli Güvenlik Dersi hocaları başlarını açmaları için öğrencilere baskı yapıyor. Başörtüsü yasağı Erzincan'da kendini hayatın diğer bir alanında gösteriyor. Şoförlük için Ehliyet belgesi alımında başörtülü fotoğraf kabul edilmiyor. Erzincanlı müslümanlar yasağa karşı halkın ve velilerin duyarlılığını artırıcı, yasakçıların keyfiliklerini engelleyici hukuki zeminde bir mücadele yürütmeye çalışıyorlar. Ayrıca yerel Selam Radyosu da soruna karşı duyarlı tutumuyla takdir topluyor, yayınlarıyla iletişim alanındaki boşluğu kendi gücü nispetinde gidermeye çalışıyor. Sinsice Bir Taktik: Yalnızlaştırma Politikası Tokat, Erzurum ve Erzincan örneğinde görülen o ki sorunu yaşayan başörtülü öğrenciler arasında ciddi bir kopukluk sözkonusu. Bu kopukluk, yasağa karşı gelişecek tepkileri baltalayan önemli bir zaaf. Halktan yeterli, ciddi, zulmü geriletici bir destek gelebilmesi için, en başta sorunu birinci elden yaşayan öğrencilerin yekvücut olması gerekiyor. Zaten bu konudaki fetva ve değişik etkenlerle büyük bir çoğunluğun başlarını açmaları sebebiyle taşıdıkları yük iyice ağırlaşan başörtülü direnişçiler kendi aralarındaki iletişim ve irtibat eksikliğiyle varolan güçlerini bile iyi değerlendirememekteler. Bu nedenle başörtülü direnişçiler ilk elde iletişim kanallarını ve irtibat ağlarını kurmalıdırlar. Başörtüsü sorunu ile ilgilenen dernek, vakıf vb. kurumlarla irtibat kurmak, yasakçıların sinsice bir taktiği olan direnişçileri yalnızlaştırma politikasını engelleyecektir.
Başörtüsü yasağı sadece bir öğrenci sorunu değildir. Hele hele yalnızca başörtülü öğrencilerin sorunu hiç değildir. Başörtüsü yasağı "ben müslümanım" diyen herkesin sorunudur. Başörtüsü yasağı kampus içlerinde yapılan öğrenci eylemlilikleriyle geçiştirilmemelidir. Halk yasaktan haberdar kılınmalı, halkın başörtüsü yasağına karşı tepkisini gösterebileceği uygun kanallar oluşturulmalıdır. İnsanlar, hukuk dışı ve zorba bir uygulama olan başörtüsü yasağına karşı gösterecekleri tepkileri özgüven içerisinde, meşru bir zeminde anlamlandırmalı, polis fobisi ve gözaltı nedeniyle anlamsız bir korkuya kapılmamalıdırlar.
Yasağın uygulandığı her yerde yoğun bir çözülme yaşansa da, az sayıda da olsa direnen bir nesil mevcut. Başörtülerinin ne anlama geldiğini çok iyi bilen bu nesil, ne başörtülerini açıp onurunu ve kimliğini bırakıyor, ne de baskılar karşısında sinip geri dönüyor. Başörtüleriyle sınıfta, kampüste, sokakta varolma mücadelesi yürütüyor. İslami mücadelenin geleceğini inşa edecek nesil bu direnen insanlardan oluşmaktadır. Bir avuç da olsa, bu direnişçi gençlerin varlığı önemsenmeli ve bu damarın kurumasına izin verilmemeli. Bilakis bu gençlerin yetişmesine dönük fikri ve fiziki imkanlar oluşturulmalıdır. Kur'an Neslinin bu nüvelerden teşekkül edeceğini unutmamalıyız.