Laik Türkiye Devleti İle Laik Fransa Devleti müslümanlara zulmetmekte ısrarla birbirleriyle yarışıyorlar. Her iki rejimde de İslami hareketlere karşı kurulan çeşitli komplo ve tuzaklar yanında İslami tesettüre karşı yasaklayıcı tavırlar devam ediyor.
Fransız Eğitim Bakanı François Bayrou'nun Eylül ayında okullara gönderdiği resmi bir genelgeyle öğrencilerin başörtüsü takmalarının yasaklandığını bildirmişti. Bu genelge üzerine 17 müslüman kız öğrenci Lille kentinde bir lisede yasağa uymadıkları gerekçesiyle okuldan atıldılar. Aynı okulda bir gün öncede, yasağı protesto eden 15 müslüman kız öğrenci açlık grevine başlamıştı. Fransız Gazeteleri başörtüsü düşmanlığını "Türban Düştü" başlığı ile manşete çıkarttı. Paris'in "samiri" zihniyetli Müftüsü Halil Ebubekir ise "Bayrou'nun genelgesi aslında ılımlı. Fransız Laik okullarındaki hoşgörü ve tarafsızlık geleneğinin devam edeceğine inanıyorum" ifadesi ile efendilerine mihnet borcunu ödüyor. F. Boyrou'ya Fransa'daki müslüman dernekleri, sert tepkiler göstererek olayı protesto ettiler.
Türkiye'de ise yıllardan beri süren başörtüsü zulmünü, direniş ve mücadeleleri sonucu gerileten müslümanlar şimdi de İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu ve Ebelik Bölümü'nde başörtülü oldukları gerekçesiyle öğrencilerin uygulamalı derslere alınmaması sorunuyla karşı karşıyalar.
Aynı okulda 1993-1994 öğretim yılında derslere alınmayan öğrenciler devamsızlıktan sınıfta kalma durumuyla karşılaşınca Avukat ve Noter kanalıyla duruma müdahale edildi. Durum tespitinde öğrencilerin derse devam ettikleri ancak başörtüsü taktıkları gerekçesiyle derse alınmadığının kamuoyuna ilan edilmesiyle Rektörlük ve Bölüm yöneticileri geri adım atıp uygulamayı durdurdular. Bu yıl 1994-95 öğretim yılının başlamasıyla birlikte tesettür düşmanlıkları depreşen Rektör Prof. Bülent Berkarda, Fakülte Dekanı Prof. Nafi Uluç, Bölüm başkanı Prof. Nüket Tüzüner ve Okul müdürü Cenk Büyüknal ve diğer bazı hoca ve yöneticiler başörtüsünün "hijyenik" olmadığı gerekçesiyle başörtülü öğrencilerin pratik derslere alınmaması için kesin karar aldılar.
Bu durum karşısında tesettürlü 53 öğrenci protesto ve imza kampanyası başlattılar. Cerrahpaşa Tıp Fakültesinin girişindeki geniş bir alana yayılan tesettürlü öğrencileri okuldan ve okul dışından birçok kişi ve kuruluş destekledi. Eskisine oranla daha geniş bir kamuoyu oluşturuldu. Ardından iki kız öğrenci daha tesettüre büründü. Mağdur duruma düşürülüp derslere alınmayan öğrenci sayısı 55'e yükseldi. Bazı dernek, vakıf, milletvekili ve yoğun halk desteğini arkasına alan öğrenciler sonunda okul müdürü C. Büyüknal ve Bölüm Başkanı Prof. N. Tüzüner'in istifası ile karşılaştılar. Yönetimdeki kadro değişikliğine rağmen öğrencilerin mağduriyetlerinde bir değişiklik olmadı. 8 Kasım 1994 tarihinde diğer okullarda da toplanan 600 binin üzerinde protesto imzası ile müslüman kız öğrenciler direnişlerini sürdürüyorlar. 9 Kasım günü öğrencilerin imza kampanyasını yürüttükleri mahalli sabahın erken saatlerinde işgal eden Çevik Kuvvet, öğrencilere müdahale ederek imza kampanyasını engelledi. Bu arada göreve yeni atanan okul müdürü Prof. Demir Tiryaki, yaptığı açıklamada Rektör Berkarda'nın kendisinin komutanı olduğunu, emirleri ondan aldığını, artık başörtülü öğrencilerin onların mevzilerini terk etmeleri gerektiğini belirtti. Anlaşılan Üniversite yönetimi müslümanlara karşı savaş taktikleri geliştiriyordu. Dergimiz baskıya girerken 10 Kasım günü imza kampanyası Beyazıt Meydanı'na taşındı.
İlgi çekici olan bir hususta İ.Ü. Rektörü Prof. Bülent Berkarda'nın durumudur. İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Onkoloji Bölümü bocalarından yahudi Prof. Nil Molinas Mandel'in 10 Ağustos 1994 tarihinde Türkiye Yahudi Cemaati'nin gazetesi olan Şalom'a verdiği beyanatlarda Prof. B. Berkarda ile ilgili anlattıklarıdır. Yahudi Cemaatinin üyesi olan Prof. Nil Molinas Mandel bölüme kabulünün ve profesörlük payesini alışının B. Berkarda sayesinde gerçekleştiğini uzun uzun anlatıp Berkarda'ya teşekkür ve mihnetlerini Şalom gazetesi aracılığıyla ilan ediyor.
Şu halde Rektör B. Berkarda müslüman öğrencilerin haklarını gasbederken yahudilere nasıl iltimas tanıyabildiğini izah etmelidir. Bülent Berkarda ve benzerleri müslüman mahallesinde salyangoz satılamayacağını anlamak istemiyorsa kendi bileceği bir iştir. Ama İslam ve müslüman düşmanlığı yapmanın sonu hiçbir zaman hayır olmaz.
Dershanelerden sonra Fakülte bahçesinden de atılan öğrenci kardeşlerimizin direnişleri elbette devam etmelidir. İlahi vahyin emirlerini kuşanmanın adı onurdur. İzzet ve şereftir. Allah Teala'nın müminlere layık gördüğü onur ve izzeti ne adına olursa olsun inkar edenlerden dilenmek Allah'ın razı olacağı bir iş değildir. Biz hakkımızı dilenmek değil sahip çıkmak durumunda olmalıyız. Kur'an-ı Kerim'in va'dettiği sonsuz mutluluğa ulaşabilmenin yolu Kur'an-ı Kerim'in gösterdiği aydınlık yoldan geçer. Haram ve Helal hudutlarını çizen Kur'an-ı Kerim ile bilgi, inanç ve eylemlerimizin sağlaması yapılmalı ki hayırda yanşan müminler olarak Allah'ın va'dine erişebilelim.