Tecrit Genişleyerek Sürüyor!

Mustafa Çapardaşa

F Tiplerine karşı ölüm orucu direnişi 5. yılında. 19-22 Aralık katliamlıyla birlikte bugüne kadar 117 insan tecride karşı çıktığı için öldü. 600'ü de sakat bırakıldı.

- İnsanlar tek ve üç kişilik hücrelerde tutularak,

- Her şeyin sayıyla verilmesiyle; 3 kitap, 2 kazak, 4'er pantolon ve gömlek...

- Elbise, fotoğraf, kitap ve dergi dışında ailelerimizin getirdiği hiçbir şeyin verilmemesiyle,

- Haftada bir gün bir saat, birinci dereceden akrabalarla yapılan görüşle, başka kimseyle görüşememeyle,

- Onursuzca aramalar, Avukatla görüşmeye yalın ayak çıkmak zorunda kalmamızla, savunma hakkımızın engellenmesiyle,

- Hak gaspları ve keyfi uygulamalara karşı yaptığımız suç duyurularına istisnasız hepsine ret kararları verilmesiyle,

- Her fırsatta aylara varan görüş ve mektup yasaklarıyla, tek kişilik hücre cezalarıyla,

- Tedavilerin geciktirmesi ve engellenmesiyle,

- Sürekli artan sağlık sorunlarıyla,

- Yaşanan intihar ve intihar girişimleriyle,

- Şizofreniye varan psikolojik rahatsızlıklarla,

- 24 saat tecrit koşullarıyla oluşturulan psikolojik işkence ve baskıyla tecrit sürüyor hala.

Remzi Aydın, ölüm orucunun 500'lü günlerinde. H. Sergül Albayrak, Mehmet İnan Işık, Mustafa Kemal Eren, Fetih Horasan, Vedat Çelik ölüm orucunun 120'li günlerindeler.

İşte Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in büyük bir "övünç"le bahsettiği 20 trilyonluk bir F tipinin tablosu! 20 trilyon, tecridi daha rahat sorunsuz hayata geçirmek için harcanıyor. Ama nedense bu trilyonlar, yılladır dile getirdiğimiz sorunların çözümü için harcanmıyor...

Tıpkı ülkemizde bir köşede insanlar açlıktan, soğuktan ölürken, "savunma", "güvenlik" adına her yıl silahlanmaya harcanan milyarlar, trilyonlar gibi. Ülkemizde insanlarımız açlık yaşarken, çadır kuyruklarında, aşevi kuyruklarında beklerken hapishanelere bunca harcama neden?

Devlet ve baş destekçisi AB ve ABD dışında kimse F tiplerinin açılmasını istemiyor, aksine doğuracağı ağır sonuçları görerek karşı çıkıyordu.

Koyu bir sansüre rağmen bugün bu tartışmalar, hala gerçekliğini koruyor. Süren tartışmalar üzerine yeni Ceza İnfaz Yasası getiriliyor. Tek tip elbise, zorla çalıştırma, disiplin cezalarını ve benzerlerini içeren bu yasa, sonuçları ve uygulamaları ortada olan F tiplerini yasal hale getiriyor. Bugüne kadar "F tiplerinde tecrit yok" diyen iktidar, bu yasayla "tecrit" statüsünü açıktan kullanarak yasal hale getiriyor. İnsanın, tıbbın, hukukun bütün karşı koyuşuna rağmen hükümet, bugün tecridi yasallaştırıyor ve her şey "AB'ye uyum" adına, "AB standartları"na uygun olarak yapılıyor. Tek savunma mekanizmaları bu. Çünkü bunu AB de istiyor ve destekliyor.

Bugün ölüm orucunu sürdüren altı tutuklu ve hükümlü olduğu dünyaca bilinmesine rağmen, iktidar "uyum" adına AB'ye sunulan raporda "ölüm orucunu sürdüren kimse yok" diyerek açıkça yalan söyleyebiliyor. AB de buna inanmaya dünden razıdır zaten. Gerçekler bu şekilde yalanla, dolanla, sansürle gizleniyor.

-           Tek tip elbise ile amaçlanan; kimsizlikleştirme, tek tip insan.

-           Zorla çalıştırma ile amaçlanan baskı altına alma ve hapishaneleri açıktan ticarethaneye çevirme.

-           Bir haksızlığı "sessiz protesto" etmek, "gereksiz" marş söylemek, slogan atmak gibi yasakların olduğu disiplin cezaları uygulamaları bu yeni yasayla birlikte geliyor ve bir bütün olarak direnme hakkını ortadan kaldırmayı hedefliyor.

AKP'nin amacı bellidir. Ceza İnfaz Yasası tartışılmadan ve bir muhalefet doğmadan yangından mal kaçırılır gibi bu yasa geçirilmeye çalışılıyor. Çıkarılan her yasa onun haklı ve meşru olduğu, doğru olduğu anlamına gelmez.

Geçmişte ağır sonuçlar doğurmuş ve bugün dört yıllık F tipi pratiği de ortada olan hapishaneler gerçeği biliniyorken hiçbir sorun böyle çözülemez, çözülmemiştir de. Aksine var olan yarayı deşmiş, daha fazla kan akıtmıştı bugüne kadar.

Tecrit kaldırılmalı, Ceza İnfaz Yasası Tasarısı tümden geri çekilmelidir.

Tecridin kaldırılması talebimiz yapılamayacak bir şey değildir devlet için. Hapishanede de olsak düşüncelerimizle birlikte insanca koşullarda yaşamak istiyoruz. Çok fazla bir şey değil; insanca bir yaşam.

Kendine, "İnsanım, insan hak ve özgürlüklerinden yanayım." diyen herkes tecride ve Ceza İnfaz Yasa Tasarısına karşı çıkmalı, ölümlere sessiz kalmamalıdır.

Bizler, ölüme sevdalı insanlar değiliz. Kimse ölmek istemez, aksine insanca bir yaşam istiyoruz. Biliyoruz ki sadece istemekle bu yaşam elde edilemiyor. Karşı çıkıp mücadele ederek kazanabiliriz. Bu beylik bir sözden öte, fazlasıyla örneği yaşanmış yalın bir gerçektir.

Tecride karşı büyük direniş 5. yılında. Hücreleri yıkalım!

F Tipi / TEKİRDAĞ