Takıntılı zihinler

Haksöz

Ne hikmetse, bazılarının aklına yargısız infaz deyince Metin Kaçan, af deyince de Tanju Çolak'tan başka isim gelmiyor. Bu sözüm ona müslümanlara "Allah akıl fikir versin" demekten başka çare yok.

"Kargadan başka kuş, Metin Kaçan'dan başka mağdur" tanımayanlar!

Müslüman kamuoyuna hitap etme iddiasıyla yayın yapan Yeni Şafak gazetesinin ve Kanal 7 televizyonunun bazı yayınları doğrusu insanı çileden çıkarıyor, Yüzlerce, binlerce yargısız infaz olayının en korkunç örnekleriyle yaşandığı bir ülkede yargısız infaz başlığı altında ısrarla, tecavüz sanığı Metin Kaçan'ın durumunu gündeme getirmek miyopluktan öte; konuyu basitleştirerek, hatta adileştirerek bir saptırmaca, kamuoyunun hassasiyetini köreltme çabası olarak karşımıza çıkıyor. Bunun bilinçli olarak yapılmamasının pek önemi yok, çünkü sonuç değişmiyor.

En son olarak Kanal 7'de Metin Kaçan ile ilgili özel olarak yapılan bir program tam bir "tüy dikme" örneği oluşturuyordu. Yargısız infaz konusu ile ilgili olarak kendileriyle kısa söyleşiler yapılan müslüman avukatların sözleri, neresinden tutsan mide bulandırıcı bir hikaye olan Metin Kaçan olayını aklama, paklama gayretiyle hazırlanan programa alet edilmeye çalışıldı. İslami mücadelelerinden dolayı düzenin mahkemelerinde yargılanan/yargılanmakta olan birçok müslümanın vekili olan aynı avukatların kapısını şu ana kadar hiç bir ciddi konu için çalmayan, çalma gereği duymayanların Metin Kaçan'ı temiz çıkarmak için görüşlerine başvurma gereği duymaları en azından söz konusu avukatlara da bir saygısızlık sayılmalı.

Burada Kanal 7 televizyonunun yapımcıları ve Yeni Şafak'ın yazar ve muhabirlerine bir önerimiz var: Eğer yargısız infaz konusunda samimi iseler ve bu yara üzerinde ciddi olarak durmak arzusundaysalar, düzenin yargısız infaz yöntemiyle katlettiği müslümanlardan başlayarak sayısız olayı hatırlamaları için kendilerine yardımcı olabiliriz.

Bu da RP'nin Fethullah'ı

Takıntılı zihinlere -yoksa durmuş mu demek gerekirdi- bir taze örnek de RP'nin Van milletvekili Fethullah Erbaş. DYP, CHP ve ANAP'ın ortak imzalarıyla Meclis Adalet Komisyonu'na getirilen mercedes kaçakçısı futbolcu Tanju'nun affedilmesi teklifine Fethullah Efendi olumlu oy kullanmış, üstelik partisinin Bayburt milletvekili Bahattin Elçi'nin karşı çıkmasına rağmen. Doğrusu böylesine adaletsiz ve de edepsizce hazırlanmış bir teklif bu meclise gayet uygun düşmekte. Fakat adil düzencilere ne demeli? Davranışının sebebi sorulduğunda, hazret kendisinin Fenerbahçeli olduğunu, Fenerliliğe halel getirmemek için bu şekilde davrandığını buyurmuş. Muhtemelen otuz iki dişini gösterecek şekilde pişkin pişkin de sırıtmıştır. Zulüm ve haksızlık düzeninin mağduru on binlerce mahkum ve İslami çabalarının bir neticesi olarak zindanlarda bulunan yüzlerce müslüman tutsağı unutup, adi bir suçlu için olmadık şaklabanlıklara girişmek bu meclise çok güzel yakışıyor, ama bu utanmazca oyuna dahil olan Fethullah Efendi'ye müslüman sıfatı hiç mi, hiç yakışmıyor!

Mesut Uçakan: "Film Çekmek Kahramanlık"

Beyaz Sinema'nın öncüsü Mesut Uçakan, son çektiği Ölümsüz Karanfiller filmiyle ilgili bir söyleşide bakın neler diyor: "Müslüman sanığın sıkıntılarının derinleştirilmesi meselesine gelince, evet bu da yapılabilirdi belki ama bu kez karşımıza itham edeceğimiz birileri çıkıyordu. O da devletti. Ama bizim amacımız bu değildi. Bu nedenle biz bir doğruyu verirken bir başka yanlışa düşmek istemedik".

Uçakan zalimlerin adresini iyi biliyor. Ama sahip olduğu İslam anlayışı zalimlere karşı suskunluğu gerekli kılıyor.

Bunu biliyor muydunuz?

Suudi Arabistan yönetiminin nihayet 26 Ekim'de imzaladığı anlaşma ile ABD'den 6 milyar $'lık savaş uçağı alımını kabul ettiğini; bu alış verişin ABD ekonomisine getireceği büyük kazancın Beyaz Saray'ı fevkalade sevindirdiğini; ne var ki, Suudilerle yapılan bu karlı alışverişin özel anlaşmalar, ekonomik ve askeri yardımlar ve kredi garantileri ile birlikte toplam olarak 6.321.000.000 doları bulan ABD'nin İsrail'e sadece bir yıllık yardımını bile karşılamaya yetmediğini biliyor muydunuz?

ABD'nin Türkiye'nin 15/1'i kadar bir nüfusa sahip İsrail'e yılda yaklaşık 6.5 milyar dolarlık yardımına karşılık, hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak ABD'ye gönüllü jandarmalık görevini bilfiil hakkıyla yerine getiren T.C'ye ise yılda sadece 300 milyon $'lık (İsrail'e verilenin 20'de 1'inden az) bir yardım yaptığını, dolayısıyla işbirlikçi "yöneticilerimiz"i bayağı ucuza kapattığını biliyor muydunuz?