Andrea Glioti, Suriye kalkışmasının ilk beş ayında ülkede bulunan serbest bir gazetecidir. Çalışmaları Associated Press, IRIN News (Afrika), Open Democracy (Avrupa-ABD), The Daily Star (Lübnan) ve daha birçok İtalyan ve Alman gazetelerinde yayınlanmaktadır.
Suriye ve Irak’ı birleştiren Peş Habur sınır kapısının yeniden açılmasıyla 5.000 ila 8.000 civarında Suriyeli Kürt 17 Ağustos'ta ülkelerini terk etti. Fiilen bölgeyi idare eden Kürt otoriteleri de -Kürdistan Yüksek Komisyonu (KSC) ve Demokratik Birlik Partisi (PYD)- Nisan ayında göçü durdurmak için aldıkları kararı 21 Ağustos'ta uygulamaya koydular. Bu karar çerçevesinde sağlık sorunları gibi nedenler hariç bölgeden tüm çıkışlar durduruldu.
PYD görevlileri, kararın bölgenin demografik dengesinin Kürtlerin zararına olacak şekilde değiştirilmesi çabalarına karşı alındığını iddia ediyorlar. Bölgedeki insanlara Suriye'de kalmaları ve Kürt otonomisi elde etmek için bulunmaz bir fırsat sunan bu durumdan istifade etme çağırısı yapıyorlar.
Fakat bölgedeki pek çok insan açısından yoksulluk uzun zamandır beklenen Kürt Otonomisi rüyasına baskın çıkıyor. Bölgedekilerin çoğu PYD'nin siyasi hâkimiyetini kabul etmek istemiyor ve PYD, gücünü daha da artırmadan gidebilmeyi umuyor.
Amude'de herkesin buradan ayrılmak için bir nedeni ya da dışarıda bir yerlerde yanına gidebileceği bir akrabası var. Al-Monitor'un sorularını yanıtlayan bir ev hanımı, "Göç etme fikri buradaki insanların zihinlerinde çok kökleşmiştir." diyor. "Kocam yıllardır oto tamircisi olarak çalışıyor ama şimdiye kadar ne bir araba alabilecek ne de kendi işyeri açabilecek parası oldu."
Diğer bir kesim de hayat standartları ne olursa olsun, Kürtlerin vatanlarını asla terk etmemesi gerektiğine inanıyor. "Buraları terk edenler yarı vatan hainidir, sadece çok azı yokluktan dolayı gider ve bence sadece ekmek yiyip su içsek bile Kürtler burada kalmalıdırlar." diyor Saad Nabo adında bir esnaf. PYD Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) görevlisi olan ve gerçek adını açıklamak istemeyen Dalpak Ebu Tevfik ise "Bu benzersiz bir fırsat, kendi topraklarımızı yönetiyoruz, sistem içinde başka bir sistem inşa ediyoruz ve bu kolay değil." diye konuşuyor Al-Monitor'a.
Benzer düşüncelere sahip Kürt güvenlik gücü Asayiş de ekonomik durumu küçümsüyor ve Suriye Kürtlerinin çok daha zor yıllar geçirdiğini hatırlatıyor.
Amude'de Al-Monitor'a konuşan bir Aşayiş görevlisi olan Şeyhmuz Hacı şöyle söylüyor: "Şikâyet edenler 1990'ları, [ABD tarafından] Suriye'ye uygulanan yaptırımlar nedeniyle günde beş saat kuyrukta beklediğimizi hatırlamalılar. Doların dalgalanışı kontrol edebileceğimiz bir şey değil ve kuşatma altında bir savaşla yüzyüzeyiz. Irak Kürdistanıyla olan sınır ticaret mallarına kapalı ve Türk Hükümeti ile [PYD Genel Sekreteri] Salih Müslim arasındaki görüşmelerden sonra Ankara Derbesiye sınırını henüz açmış değil." Kürt bölgesindeki pazarlar Suriye'ye kaçak yollardan gelen Türk malları ile dolu olmasına rağmen tüm Türk sınırları hâlâ kapalı.
Buna rağmen PYD'nin siyasi hâkimiyetiyle ilgili eleştiriler, kamu hizmetlerinin kasten kısıtlanarak partinin meşruluğunun güçlendirilmeye çalışıldığı yönünde. "Lütfen bize sizin savaş durumunda olduğunuzu ve bize ekmek veremeyeceğinizi söylemeyin. Siloların buğday dolu olduğunu biliyoruz ve siz kamu hizmetlerini kısıtlayarak otoritenizi empoze ediyorsunuz." diyen esnaf Nabo, PYD'yi suçluyor. Kuzeydoğu Suriye'deki Haseki ili, ülkenin tahıl deposu olarak biliniyor.
İster kamu hizmetlerini kısıtladığı için ister de askerî üstünlüğü nedeniyle olsun PYD'nin bölgedeki hâkimiyetini yeni bir otoriter "gündoğumu" olarak algılayan bazıları için bu durum bölgeyi terk etmelerinde önemli bir rol oynuyor. Al-Monitor'a konuşan ev hanımı, "Eğer Apocular bir Kürt devleti kurmak istiyorsa, siyasi çoğulculuğu neden kabul etmiyorlar? Rejim bunca yıl hükmetmesine rağmen onların [PYD] 28 Haziran'da yaptıkları gibi Amude'de bir kez bile sokağa çıkma yasağı ilan etmedi. Onlar kocamı da askere almadan buradan gitmek istiyorum." diyor.
Bazıları ekonomik kuşatma ile başedebilmek için, en azından kaçakçılıktan gelen kârın dağıtılmasını öneriyor; bunun insanları göç etmekten alıkoyacağını savunuyorlar. Amude'de bir kaçakçı Al-Monitor'la yaptığı röportajda, alaycı bir gülümsemeyle soruyor: "Mevcut düzenleme yürürlüğe girmeden önce, YPG [PYD milis gücü] ve Asayiş kaçakçılıktan gelen vergilere ek olarak sınırı geçen herkesten 1000 Suriye poundu [yaklaşık 5$] kazanıyordu. O zaman niye bu parayı dağıtmaya başlamıyorlar?" TEV-DEM görevlisi Ebu-Tevfik, sınırdan geçenlerden 1000 Suriye poundu alındığını doğruluyor ve bunun sınırda yapılan devriye hizmetinin karşılığı olduğunu savunuyor.
Göçün engellenmesini savunanlara göre asıl amaç Kürtlerin Cezire Ovasından uzaklaşması ile mücadele etmek. "Kürtleri buradan uzaklaştırmakla ilgili bariz bir plan var, tıpkı Türkiye'deki 1980 darbesinden sonra 5000 Kürt köyünün tahliye edilmesi gibi. Suriye'de, Haziran'da Türkiye destekli İslamcı örgütlerin başlattığı saldırıların başarısız olmasıyla, rejim Derik'i [19 Ağustos'ta] kasten bombaladı, aynı dönemde Zagros TV gibi Kürt medya kanallları Mesud Barzani'nin göçü cesaretlendiren açıklamalarını yayınladı." diyor Ebu-Tevfik.
PYD görevlilerine göre, son dönemdeki uzlaşmanın aksine, Barzani Kürt halkının rakipsiz lideri olma hırsı nedeniyle PKK'nın desteklediği Suriyeli Kürtlerin kendi kendilerini yönetmesi planına hâlâ karşı çıkıyor.
Göçün kısıtlanması yönündeki düzenlemeyi savunanlar, aynı zamanda bölgede artan Arap nüfusundan da korkuyorlar. Nabo'nun gözlemleri şöyle: "Buradaki demografik yapının değiştiğine şahit oluyoruz. Suriye'nin diğer bölgelerinden gelen bir sürü zengin Arap buraya yerleşiyor, çünkü burası daha güvenli bir bölge."
Arap nüfusun artmasıyla ilgili endişeler, radikal İslami grupların desteklenmesi riskinin artmasıyla da bağlantılı. Buna rağmen, "İslami tehdit"in medyanın abartmasının aksine, kitle göçündeki rolü oldukça marjinal kalıyor. Amude'de bir Suriye Telekom çalışanı, "[Halep ve Rakka'da Haziran-Ağustos döneminde gerçekleşen] Kürt katliamlarına Kürtlerin çok azı şahit olmuştur. Dolayısıyla, insanların göç etmelerine neden olan şey bundan kaynaklanmıyor." diye konuştu. Kaçakçılar da bu görüşe katılıyor, bölgeyi terk edenlerin çok azı şiddetten uzaklaşmak için kaçıyor.
Göçün ardındaki dâhili ve harici faktörlerin bir araya gelmesi PYD'nin Kürt otonomisi projesini ve onun yerel işgücü üzerindeki güvenirliğini tehdit etmeye devam edecek. Bitmeyen çatışma ortamında, yerel otoriteler ile kaçakçılar arasındaki kökleşmiş işbirliği de savaş ekonomisinin önemli bir unsuru olarak varlığını devam ettirecek gibi görünüyor.
"YPG düzenlemeyi uygulama konusunda oldukça sıkı davranıyor ama Asayiş'te tanıdıklarınız varsa rahatlıkla göç müsaadesi alabilirsiniz." diyor Al-Monitor'un görüştüğü bir kaçakçı. "Kız kardeşim bir Türk vatandaşıyla evli, bu sayede herhangi bir seyahat engeline tabi değil. Ama yine de Asayiş'in izin başvurusunu reddetmesi nedeniyle, sınırı sigara kaçakçılarına ait bir kamyonun kasasında geçebildi."
Al-Monitor / 6 Eylül 2013 / Çev: İ. Emre ÇETİN