Altı binden fazla üyeye sahip Sudan Ulusal Kongresi, 16-19 Şubat tarihleri arasında yaptığı ikinci oturumunu tamamladı. Bu Kongre'nin üyeleri mahalli halk komiteleri tarafından ve doğrudan seçimle işbaşına getiriliyor. Mahalli komiteler 8 meslek grubundan meydana gelmektedir: Tüccarlar, gençle, öğrenciler, kültür grupları, sosyal gruplar, savunma konseyleri, güvenlik konseyleri ve kadın Konseyleri. Söz konusu oturumun Sudan'daki siyasi çevreler tarafından son derece dikkat ve ilgiyle izlendiği kaydediliyor. Oturumun sonunda, halihazırda Parlamento Başkanı olan Dr. Hasan Turabi, Kongrenin bir Önceki başkanı Gazi Salahaddin yerine Genel Sekreter olarak seçildi. Kongre ayrıca Dr. Turabi'nin yardımcısı olarak Seyyid Şerif Zeynelabidin Hindiyi seçti ve Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'e güvenoyu verdi. Tüm bunlara ek olarak, örgütsel yapının iskeletinde ve üye kadrosunda Öze ilişkin değişiklikler yapıldı. Gözlemcilerin ifadelerine göre söz konusu değişiklikler Sudan'ın çağdaş siyasi yaşamının en önemli değişikliklerini oluşturuyor.
Kongre öncesi Hava
Kongre öncesinde dönüm noktası olarak nitelendirilebilecek ve gözlemcilerin ilgi odağını oluşturan bir takım içsel ve dışsal gelişmeler meydana geldi. Ülke içindeki gelişmelerle ilgili olarak siyasi partilere izin verilmesi ve çoğulculuk tartışmaları gazeteler ve diğer basın yayın kuruluşları tarafından gündemde tutulmaktaydı. Bu tartışmalar, kapatılan Demokratik Birlikçi Parti'nin lideri S. Şerif Zeynelabidin Hindi'nin başlattığı teşebbüs hazırlıklarını hızlandırdı. Bu girişimleri hızlandırmak ve ülke içinde mücadelesini sürdürmek için Sudan'a dönen el-Hindi, şu anda iktidarda görev almış bulunan eski yandaşlarıyla tartışmalarını sürdürüyor.
Bu tartışmalar Eritre'nin başkenti Esmera'da üslenen muhalefet gruplarının tutumlarıyla da ilintili olarak gündeme gelmekte. Bu muhalif gruplar, Muhammed Osman Mirgani, Sadık el-Mehdi'nin yanı sıra Hartum'daki rejimin İslami yapısını öncelikli hedef olarak belirleyen laik/komünist grupları ve ayrılıkçı Jhon Garang'ı da kapsıyor. Garang hareketi özellikle kendi ideal ve prensiplerinin Sudan hükümetiyle uzaktan yakından ilgili olmadığını ve kendilerinin gelecekte hiç bir biçimde İslami yönetimle uzlaşmalarının mümkün olmadığını ifade ediyor. Bu yüzden o, hem askeri hem de siyasi alanda mevcut hükümetin kökünü kazımak ya da teslim olmaya mecbur bırakmak sonra da rejimin geride bıraktığı bütün mirası tasfiye etmeyi amaçlıyor.
Sudan dostları ve sıradan Sudan vatandaşları, ülkenin parçalanma ve çökmeyle yüzyüze kalmaması için muhalefet ve hükümet arasında bir yakınlaşma ve ittifakın meydana gelmesini temenni ediyorlar.
Kongrenin düzenlenmesinden yaklaşık 4 gün önce meydana gelen bir olay Kongre'nin farklı bir hava içerisinde geçmesine neden oldu. Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir'in yardımcısı Zübeyr Muhammed Salih'in yanı sıra Sudan hükümetinin çeşitli kademelerinde görev yapan üst düzey bürokrat ve yöneticilerin bir uçak kazası sonucu şehit olmaları önemli gelişmelerin habercisiydi. Bu kişiler Sudan'da istikrar ve barışı gerçekleştirmek amacıyla bir seferberlik başlatmak üzere ülkenin çeşitli yerlerine seyahat düzenlemek amacındaydılar. Bu olay etkisini Kongre havası üzerinde de gösterdi ve oturumun sonunda okunan kapanış bildirgesinde de olaydan duyulan üzüntüyü dile getirildi.
Ülke içinde meydana gelen gelişmeler bunlarken ülke dışında ise Amerika ve onun bir araya getirmeyi başardığı Sudan'ın komşuları her geçen gün daha da artan saldırganlıklarını sürdürüyorlar. Bu Afro-Amerikan ittifakı, komşu ülkelerde ve Afrika kıtasında istikrarsızlık ve huzursuzluk meydana getirdiği için Hartum'daki İslami rejimini devirmeyi amaçladıklarını ilan etmişlerdi. Nitekim bu açıklamaların ardından özellikle ülkenin güney ve doğusunda askeri birliklerin yığınak yaptıkları gözlendi.
Kongre Oturumları Nasıl Geçti?
Her sene kongrenin yapıldığı salona bu sene kongre katılımcıları ve yurt dışından gelen misafirler sığmadı. Bunun üzerine binanın dışına büyük bir çadır kuruldu ve salona sığmayan misafirler orada konuk edildi. Açılış oturumundan sonra kongre üyelerinin üye sayısı değişimi teklifi kabul edildi ve böylelikle Güney bölgelerinden gelen ve Hartum'la barış anlaşması imzalamayı kabul eden Zeynelabidin b. Hindi hareketinin temsilcisi 50 yeni üye, kongre üyeliğine dahil edilmiş oldu. Çeşitli dış ülkelerden hükümetlerini, sivil toplum kuruluşlarını ve partileri temsilen gelen misafirler de büyük bir kalabalığı oluşturmaktaydı. Kongre Başkanı Ömer el-Beşir'in gönderdiği metni okuyan Gazi Salahaddin doğrudan demokrasi olarak adlandırdığı tecrübenin henüz yeni olmasına rağmen halkın seçimlere katılımının, Ulusal Kongre'nin Sudan'ın her tarafında örgütlenmesinin, halkın birçok özgürlüklerden yararlanmasının sağlanması ve ülkeyi hala tehdit etmekte olan iç ve dış tehdidin geriletilmesi konularında parlak başarılar kazanıldığını belirtti. Daha sonra söz alan Turabi ise bir anayasa taslağı metni sundu. Söz konusu anayasa taslağı kongre üyeleri arasında, sahip olduğu bilimsel üsluba ve derinliğe rağmen, büyük tartışmalar yarattı. Bazıları metnin önemli bir bölümünü desteklerken kimileri de bu metnin olduğu gibi kabul edilmesi gerektiği görüşünü belirtti. Kimileri ise devletin İslami kimliği üzerinde vurgunun daha da artması gerektiğinden söz etti. Kongre üyeleri nihayetinde taslağın görüşülmesi yönündeki teklifin kabul edilmesini ve bu taslak hakkında ileri sürülen görüşlerin zabta geçirilmesini kararlaştırdı.
Kongreden Çıkan En Önemli Kararlar
Kurtuluş devrimi tecrübesini geliştirmek amacıyla sunulan anayasa metni başka medeniyet ve ideolojilerin tecrübesini değil, halkın ve dinin tecrübesini temsil etmektedir. Kongre anayasayı kamu hayatının her alanında adaleti sağlamaya yönelik temel ilkeleri içeren, devletin şeklini ve kurumlarını ve bu kurumların görevlerini belirten bir metin olarak değerlendirmektedir.
Özgürlükler hakkında Kongre, özgürlüklerin Allah'ın insanın fıtratına yerleştirdiği yaratılıştan gelen özellikler olup bunun hak ölçüleri dışında hiç bir şeyle kısıtlanamayacağını, hiç bir otorite tarafından bunların kayıt altına alınmasının mümkün olmadığını, bunların vatandaşların düşüncelerini ifade özgürlüğünü ve siyasal örgütlenme hakkını ifade ettiğini belirtti. Kongreden çıkan diğer tavsiyeler şunlar oldu: Özgürlükler, parçalanma ve bölünmenin önüne geçmek, çeteleşmeyi ve grupçuklara bölünmeyi önlemek için kamusal hayatı birleştirmenin yegane yoludur. Bu nedenle özgürlüklerin kullanılması vatandaşların hakkı ve görevidir.
Cumhurbaşkanının ve valilerin seçimi hakkında kongre, tabandan tavana doğru halkı en yüksek düzeyde temsil eden kişilerin oluşturduğu yerel meclisler ve diğer örgütlenmelerle seçilmesinin önemini vurguladı. Sistem başkana dayanmaktadır ancak başkan ya da valiler gerek genel siyasetin belirlenmesi, gerek yürütme, gerekse yasama hususunda kendi yardımcılarıyla, halk meclisleri başkanlarıyla istişare etmek zorundadır.
Kongre tavsiyelerinin odaklaştığı bir başka husus ise yargının bağımsızlığı oldu. Kongre bu noktada yargının, adaletin sağlanması için tüm yetkilere sahip olduğunun altını çizip anayasa organlarının, seçimleri, referandumları üslenmesini; bunun yanında söz konusu organların, idarenin icrasının yasalara uygun olarak yapılıp yapılmadığının denetlemesini kararlaştırdı. Anayasa taslağı ile ilgili vurgulanan diğer bir nokta ise ülkenin güneyinde sürmekte olan savaşla ilgili yapılan barış anlaşmalarının da anayasanın hükümleriyle kayıt altına alınması ve daha önce yapılan Hartum anlaşmaları ve diğer anlaşmaların öngörüldüğü süre boyunca geçerli olduğu idi.
Kapanış bildirgesinde ayrıca Şerif Zeynelabidin el-Hindi'nin öncülük ettiği Ulusal Düşünce Komitesinin hazırladığı Ulusal Siyasi Sözleşmelin de incelenmesi yer aldı. el-Hindi daha önce Kongre'de bu girişimiyle neyi amaçladığını anlatan bir konuşma yapmıştı. Konuşmasında el-Hindi, Sudan'da refah ve güvene dayalı bir ortamın oluşması için geniş anlamıyla özgürlüklerin sağlanmasının önemi üzerinde durdu ve toplumsal uyanış, ekonomik kalkınma, herkese eşit siyasi haklar gibi temaları işledi. Siyasal hakların örgütlenme hakkını da içermesi gerektiği üzerinde duran el-Hindi iktidara farklı siyasal görüşlerin de gelebilmesi gerektiğini belirtti. el-Hindi, tüm bunlar sağlandığı taktirde ancak herkesi memnun edecek ve halkı birleştirerek bölünmeyi önleyecek bir siyasi platformun oluşturulabileceğini söyledi. Arap ve İslam ümmetiyle bağların güçlendirilmesi gerektiğine de dikkat çeken el-Hindi, Bağlantısızlar Hareketine üye olan devletlerle de mücadele birlikteliğinin sağlanması durumunda bu ülkelerin de Sudan'ın yanına alınarak diğer Afrika ülkelerine yönelik komplolara da karşı durulabileceğini ifade etti. Kongre, el-Hindi'yi bu konuşmasından dolayı tebrik etti ve ülkesine gösterdiği bağlılık ve duyarlılığından ötürü onu kutladı.
Kongreden işitimi Rejim Güçlenerek Çıktı
Kongrede yapılan bu konuşmalardan sonra ortaya çıkan sonuç ise ilginçti. Her-şeyden önce belki de Sudan hükümetinin yaptığı radikal değişiklikler ve sağladığı siyasi haklar dolayısıyla Sudan'daki İslami rejimi destekleyenlerin her zamankinden daha güçlü olduğu gözlendi. Gözlenen diğer önemli bir husus ise Sudan hükümetinin muhalifi olan S. Şerif Zeynelabidin el-Hindi çizgisinin Hartum anlaşmasıyla birlikte artık Hartum'daki siyasi sistemin bir parçası haline gelmiş olmasıydı. Hartum anlaşmasıyla birlikte, bütün İslamcıları biraraya getirmeyi başaran İslami Rejim, Güneylilerle yaptığı birden fazla anlaşmayla da ayrılıkçı hareketlerin bir bölümünü sisteme dahil ederken Numeyri döneminde görev yapmış birçok üst düzey yöneticiyle irtibata geçerek onları da İslami rejimin destekçisi haline getirmeyi başardı. Böylece Sudan üzerinde her geçen gün daha fazla baskısını artıran emperyalist güçler ve onun Afrika kıtasındaki destekçilerinin başarı şanslarını giderek azalttıklarını anlamaya başladılar.
Sudan'da sürekli ve istikrarlı bir gelişim gösteren özgürlükçü çizginin, önümüzdeki birkaç sene içerisinde genel özgürlüklerin sağlanması ve hatta farklı siyasi partilere faaliyet gösterme hakkının tanınması noktasına gelebileceği belirtiliyor.
El-Alem