Hak Söz'ün 72. sayısı da toplatıldı. DGM'nin toplatma gerekçesinde "Darbe Tehdidi Düzenin Tükenmişlik ilanıdır!" ve "Yaygın ve Bulaşıcı Bir Hastalık: Siyasi Tutarsızlık" başlıklı yazılarda "halkı din, mezhep ve etnik ayrımcılığa tabi tutarak kin ve düşmanlığa tahrik etme" suçunun işlendiği iddia ediliyor. İstanbul 5 Nolu DGM'nin toplatma kararına Hak Söz dergisi adına itiraz başvurusu yapıldı. Ayrıca söz konusu yazılarla ilgili olarak savcılığın ifadelerine başvurduğu dergimizin sahibi ve yazı İşleri müdürü arkadaşlarımız da savcılığın iddiasının temelsiz olduğunu dile getirdiler. Toplatma kararının asıl nedeninin ilgili yazılar almaktan çok, dergimize yönelik baskı politikası olduğunu biliyoruz. Söz konusu yazılarda TCK 312. madde kapsamında suç işlendiğine ilişkin savcılık iddiasının zorlama bir yorum olduğu açık.
"Siyasi Tutarsızlık" başlıklı yazı, gerek resmi ideoloji savunucusu çevrelerin, gerekse de resmi ideolojiye muhalif kesimlerin çeşitli vesilelerle sergiledikleri siyasi tavırlarında ortaya çıkan tutarsızlık olgusunu tahlil eden bir çalışma. Üstelik ağırlıklı olarak İslamcı çevrelerin ideolojik ve siyasi yaklaşımlarında ortaya çıkan çelişik, çarpık pratiklerinin tartışıldığı bu yazının "halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme" fiiliyle ilişkilendirilmesi hiç inandırıcı değil.
"Darbe Tehdidi" başlıklı gündem yazısı ise darbeye karşı alınması gereken tavrın ne olması gerektiğine değinen bir makale. Bu yazıda kısaca zorba güçlerin kendi sultaları için tehlike olarak gördükleri İslamî gelişimi bastırmak ve halkı yıldırmak için darbe tehditlerine başvurdukları, bu tavrın zorba güçlerin çaresizlik ve tükenmişliğinin bir ifadesi olduğu vurgulanıyor ve müslüman kamuoyu bu tür tehditlere karşı direnme tavrı göstermeye çağrılıyordu. Dolayısıyla burada bir düşmanlığa tahrik eyleminden söz edilecekse, bu, halkı birbirine karşı değil, olsa olsa halkı zorba ve zalim güçlere karşı tahrik etmek şeklinde yorumlanabilirdi.
TC öyle bir "hukuk devleti" ki, mahkemeler darbe hazırlığı içindeki cuntacıları değil, câri yasalara göre bütünüyle illegal bir eylem ve "normal şartlar"da anayasal sistemi hedef almasından dolayı 146. madde kapsamında idamlık bir suç olarak değerlendirilmesi gereken darbe teşebbüslerine karşı halkı direnmeye çağıranları yargılıyor. Darbelerle kurulan ve korunan, darbeci cuntaların emriyle hazırlanan anayasalarla işleyen bir sisteme yakışan da bu olmalı!
Toplatılan sayımız hakkında DGM tarafından dava açıldığını, dergimiz yayına girmek üzereyken öğrenmiş bulunuyoruz.
62. Sayımız İçin Verilen Para Cezası Kesinleşti
Mayıs 1996 tarihli 62. sayımızda yer alan "MGK'nın Yeni Bakanı ve Sistemin Korkulu Rüyası Cezaevleri" başlıklı yazıda "terörle mücadele görevlilerini teşhir" suçunun işlendiğine dair İstanbul 5 No'lu DGM'nin verdiği ceza kesinleşti. Bu karara göre dergimizin Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü toplam 63 milyon TL. para cezası ödemeye mahkum edildi.
68. Sayımız İçin Dava Açıldı
Kasım 1996 tarihli 68. sayımızda "Düzen Müslümanlara Karşı Yargı Silahını Ateşledi: Yargıtay Sivas Davasında da İdam İstiyor" başlıklı yazıda, "devam etmekte olan dava hakkında yargıyı etkileyecek yayın yapma" iddiasıyla Fatih 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde açılan davanın ilk duruşması 28 Mart 1997 tarihinde yapıldı. Gerek duruşma öncesinde, gerekse de duruşmanın haberleştirilmesi adı altında laik medyanın fırtınalar koparttığı ve sanık müslümanlar aleyhine yoğun kampanyalar yürüttüğü Sivas Davası hakkında yapılan onca yayını görmezden gelen devletin, davayla ilgili yayınlanan bir yorumdan dolayı dergimiz hakkında dava açması, TC hukukunun keyfiliğine açık bir örnek oluşturmaktadır.