ABD'nin Pew Araştırma Merkezi'nin yaptığı ve sonuçları Haziran ayının ilk günlerinde kamuoyuna açıkladığı araştırma Türkiye'de halkın yüzde 82'sinin ABD'ye olumsuz baktığını, yüzde 71'inin de Amerika'nın Türkiye için bir askeri tehdit olduğuna inandığını ortaya koyuyor.
İlginç olan şu ki, Türkiye'deki bu tehdit kaygısı Endonezya'da (yüzde 74), Pakistan'da (yüzde 72), Lübnan'da (yüzde 58), Kuveyt'te (yüzde 54), Fas'ta (yüzde 46) oranında paylaşılıyor. Dikkat edilirse, Amerika'nın Saddam'dan kurtardığı Kuveyt halkı bile Amerikan tehdidinden endişeli... Fas'tan Endonezya'ya kadar uzanan tüm İslam coğrafyasında tehdit kaynağı olarak görülüyor Amerika...
Bu, şu anlama geliyor ki, demokratik bir platformda İslam coğrafyasının halkları, ABD'ye "Go Home" diyecek. Aslında böyle bir gelişme çok önceden beri biliniyordu. ABD ve Batı dünyası, İslam coğrafyasında "Batı çıkarlarını sorgulayan" ve İslami bilinçlenme ile paralel gelişen bir zihinsel oluşumdan şikayetçi idi ve "Siyasal İslam, radikal İslam, fundmentalist İslam" diye tanımladığı bu süreci, "kriz gerekçesi" olarak değerlendiriyor, Varşova Paktı'nın dağılmasından sonra NATO'nun yeni misyonunun, bu oluşumla mücadele eksenine oturması yönünde hazırlıklar yapıyordu.
Dolayısıyla ortaya çıkan husus şudur: ABD,- eğer demokratikleşmeden bunu anlıyorsak- Müslüman halkların sistemin yapılanışını ve maddi-manevi kaynakların kullanımını denetlemesinden hoşnut olmayacaktır. Bunun yerine, kral veya kabile reislerinin, ya da egemen güç odaklarının ülkelerin maddi - moral zenginliklerini ABD ile birlikte yönetmesini tercih edecektir.
Ancak bu arada, ABD, düne kadar takviye ederek egemen güç haline getirdiği kişi ve odaklarla uyumsuzluk yaşar da onu devre dışı bırakmadan kendi çıkarlarını koruyamayacağına inanırsa, dünya kamuoyu nezdinde saldırılarına meşruiyet kılıfı giydirecek uygun bir savaş sloganı olarak "demokratikleştirme, özgürleştirme" klişesine sarılabilir. Bunun sonunda Amerikan hegemonyasına giren bir ülke ne kadar özgürleşirse o kadar özgürleştirme, dev silahların gölgesinde Amerika'nın tayin ettiği genel vali veya siyasi komiserlerle demokrasi ne kadar gerçekleşirse o kadar demokratikleştirme gerçekleştirebilir.
Irak'a demokrasi getirme iddiasındaki Amerika'nın, TBMM'de tezkerenin reddedilmesine ne kadar öfkelendiğine bakılırsa, bölgede Amerika'ya demokrasiden daha başka bir şeyin lazım olduğu kolayca anlaşılabilir.
Bölgede, yönetimler üzerinde zaten var olan ABD korkusu, Irak işgalinden sonra daha kalıcı hale getirilmek isteniyor. ABD inisiyatifinde nasıl bir değişim ve reform oluşacağının ipuçları net olarak görülmeye başlanmıştır. İslam coğrafyası, Birinci Dünya Savaşı sonrasındaki sömürge - yarı sömürge statüsünden sonra yeniden dizayn edilmek isteniyor ve bunun adı da pekala yeni kolonyalizm olarak konabilir. Yalnız burada, ABD'nin, yönetimlere boyun eğdirse bile, hem bu coğrafyada yaşayan insanların hem de küreselleşmenin kolonyalist karakterine karşı hassasiyet sergileyen tüm insanlığın bilinçli direnişine çarpacağını dikkate almak lazımdır. Askeri gücünüz ne olursa olsun, ahlaki haklılığınız yoksa güç kullanımını ilelebet sürdürmeniz mümkün olmayacaktır. Şu muhakkak ki bölgede ABD'ye sırtını dayayanlar, ilk planda güçlü görünseler bile, toplumsal zemin itibariyle en zayıf konumda olacaklardır.
-Ortadoğu'da demokrasi halkın problemlerine çözüm üretebilir mi?
-Demokrasi halkın kendini gerçekleştirme alanı olarak hayati önem taşıyor Ortadoğu'da... Kapalı ve halktan kopuk tüm yapılar, hakim iç ve dış güç odaklarının kontrolüne girmeye mahkumdur. Halkın denetlemesine açık yapılar kurulmalıdır ki, olan bitenin doğru değerlendirilmesi ve tashihi mümkün olsun. Sorunların çözümü, halkın bağrından çıkacaktır. Kadroların da halkın bağrından çıktığı bir sistem yapılanması gerçekleştirilebilirse, o zaman bölge insanı, neye layıksa onun yönetimini gerçekleştirecektir. Onun için demokrasinin, Amerika'nın inisiyatifinde değil, bizzat bölge halklarının talebiyle ortaya çıkması ve oluşmasına ihtiyaç vardır. Demokrasi en azından bir platform sağlıyor; düşüncelerin ve onları hayata geçirecek eylemlerin serbestçe oluşması, birbiriyle karşılaşması ve sentezlere ulaşılabilmesi için...