İnsanlık dışı katliamlarla gerçekleştirilen "Hayata Dönüş(!) operasyonlarının ardından TC yargı-İnfaz sisteminin devreye soktuğu F tipi hapishaneleri tüm ağırlığınca insanlık onurunu çiğnemeye devam ederken ne yazık ki bu ülkenin özgür ve duyarlı insanlarından beklenen insani tepkinin yokluğu da varlığını devam ettirmektedir.
TAYAD gibi kuruluşların kararlı ve onurlu bir şekilde sürdürdükleri direnişin binde birini ne yazık ki İslami camiadan göremedik. Bu konuda camiamızın aydınları, yazarları, sivil toplum örgütleri, insan hakları kuruluşları insanlık onuruna yaraşır bir tepki ortaya koyamadı. Ben kendi adıma söyleyeyim ki, bu hususta başım öne eğiktir.
F Tipi zulmüne karşı ölüm orucuna yatan bir mahpusun hemen yanı başındaki bir hücrede bulunmuş olmanın verdiği dayanılmaz acıyı isterdim ki camiamızın duyarlı ve sorumlu insanlarıyla da paylaşabileyim.
Adalet ve özgürlüğün insanca bir yaşamın güvencesi olduğuna inandığımız İslam, bizlere her zaman ve her koşul altında zulüm ve haksızlıkların her türlüsüne karşı yüreklice direnmemizi emrederken İslami olarak tanımlanan kişi, çevre ve kurumların bu hapishanelerden 117 insanın tabutu çıktığı halde hala daha utanç verici bir sessizlik içinde olmaları "İslam" adına "Kur'an" ve "Rasulullah" adına kanımıza dokunmakta ve her an içimizi kanatmaktadır.
Şehit Seyyid Kutup'un "Din Budur" adlı kitabından esinle "İslam bu değildir!" diyerek en yüksek sesle haykırmak, örselenmemiş vicdanlara ulaşır ümidiyle feveran etmek istiyorum; feveranı işitecek kimselerin pek de olmadığını bildiğim halde.
Kur'an-ı Kerim baştan sona adaleti ön görmekte, adil olmayı emretmekte iken bu Kur'an'ı kendilerine rehber edinen Müslümanlarımız F tipi hapishanelerindeki "tecrit işkencesi"ne karşı çıkmanın bu ilahi beyanın bir gereği olduğunu ne zaman anlayacaklar; insanlık onurunu ayaklar altına alan F tipi dayatmalarının karşısında onurluca bir ses yükseltip ne zaman tanıklıkta bulunacaklar?
Sözüm ona İslami bir siyasi gelenekten gelenlerin ve adında "adalet" yazılı bir partinin hükümette olduğu bir dönemde F tipi dayatmasının tam bir aymazlıkla sürdürülmesi bir yana, askeri cuntaların infaz sistemlerini mahpuslara dayatma girişimleri hükümetin ilgili bakanlığının bürokratlarınca planlanmaktadır. Öyle ya, TC sistemi içinde Amerikancı bir İslam'ın "adalet"i olsa olsa ancak bu kadar olabilirdi! "Tecrit" yarasının üzerini "yeni bir infaz sistemi" ile tuz biber ekmek de bu hükümete yakışırdı. Führer'in "Kavgam"ı ya da Makyevelli'nin "Hükümdar"ı hükümetin esin kaynağı oldukça 117 canın üzerine bir 117 can da az gelir. Adam Simith, "Bırakın yapsınlar, bırakın gitsinler!" diyordu kapitalizmin felsefesini ortaya koyarken. F tipi hapishanelerine hükmeden egemenler de "Bırakın ölsünler, bırakın tabutlara konsunlar!" demektedir; "adalet" anlayışları gereği.
Bu arada yüz kızartıcı iki yüzlülüklere tanık olmak da diğer bir acı. Emperyalist Amerika'nın Ebu Gureyb'de yaptıklarına tanık olduğumuzda feveran edenler, siyonistlerin Filistinli tutsaklara reva gördükleri insanlık dışı muameleler karşısında seslerini yükseltenler, nedense ülkemizdeki F tipi uygulamalarının bunlardan hiç de farklı olmadığını göz ardı etmektedirler.
Ebu Gureyb'de çırılçıplak soyulan tutsakları tv ekranlarından gördüğümde bizzat kendimin karşılaştığı onur kırıcı muameleleri hatırladım. Bu sadece benim karşılaştığım bir durum yada sadece bir F tipi hapishanesinde münferit bir vakıa değildi. Çırılçıplak soyulup aşağılandığımızda tek başınaydım sadece, beş altı gardiyanın arasında. Üst üste konulmamıştık ama tüm kişilik ve onurumuzun pervasızca çiğnenmesi karşısında F tipinin tüm ağırlığını hissetmiştik sırtımızda, utanç duyguları içinde.
Peki adında "adalet" yazılı hükümet ne yaptı? Bu onur kırıcı, yüz kızartıcı, utanç verici uygulamaları unutturdu mu bize? Hayır! İlgililere "Elinize sağlık!" dedi ve onları "şeref madalyası" ile onurlandırdı. Hiç kimse duymasa dahi mustazafların rabbi olan Allah subhanehu ve teala duymaktadır bizi. O, azizdir, muntakimdir, hesabını hızlı görendir. Bakalım Allah'ın adaletinden kurtulacak mı, "adalet" etiketini yakalarına takanlar? Ak Partinin bazı milletvekilleri, makam sahipleri bizim bu feveranımızı daha iyi anlamalılar. Zamanı gelince bunun tanıklığını da yapacağım; bugün onlar, yukarılarda durduklarını sanıyorlar. Ama başları çok aşağı eğilecektir.
F tipi "tecrit"ine karşı direnerek bedel ödeyen ve bu hususta duyarlılık gösteren herkese yürekten selamlayarak "Kahrolsun ben iflah olmaz bir iyimserim" dediği gibi kazananın er geç "insanlık onuru" olduğuna dair inancımı yinelemek istiyorum.