Son Söz

Bünyamin Doğruer

Mahsunuz

mahkumuz

kalbimizde hançer acısı

alnımızda gül

yine de gülüşümüz gümrah

sakalımızda bembeyaz bir seher

dağların dorukları ağarmış

düşman mevzilerine düşüyor çığlıklarım

savcı idam ferman eylemiş

ama silahını terketmemiş omuzlarım

Uhud yorgunuyum

son durağım sensin ey Nebi

budandıkça büyüyen bir ağaç gibi

kökü derinlerde

gömülmüş dallarına güneş

bindörtyüz yıllık acım hasretim

garip geldi garip gidiyor dinim

yetim sularda kayboldu suretim

Te'cil edilmiş ölümlerden geliyorum

yarılmış kuşatmalardan

yarıda kalmış sevinçlerden

dağ dağ yankılanıyor kefensiz kahramanlar

gözlerimde ilkbahar pusuda

namlular güneşe batsa da

Sakalımda bembeyaz bir seher

ufuk çizgisinde kalmış medine

uhud dağının gamzesinde

gerilmiş bir ok gibi

şafağı bekleyeceğim