Gazze Şeridi'nde şehid edilen Mahmud Havace olayına nasıl bakıyorsunuz?
Bu suikast Siyonist düşmanın işlediği büyük suçlardan biridir. Bu olay düşmanın hali hazırda askeri varlığı, Yahudi yerleşimciler va dahası ajanlarıyla beraber stratejik ve güvenlik açıdan bölgede olduğunu tekid ediyor. Gerek Özerk Yönetimin başarısızlığı gerekse ajanların faaliyetleri her fırsatta Siyonistler tarafından değerlendirilmektedir.
Başlangıçta Hani Abid sonra Kemal Kühayl bugün de Mahmud Havace şehid edilmişlerdir.
Bu suikastlere nasıl cevap vermeyi düşünüyorsunuz?
İslami Cihad hareketi asla pazarlık etmeyi bilmez ve cihad yolunda tereddütsüz devam edecektir. Bu yüzden bu kahraman komutanın intikamının alınmasını bir görev sayar. Bütün dünyanın bildiği gibi hareketimiz kahramanca şehadet operasyonları düzenlemiştir. Bu operasyonlar İsrail'in Filistin topraklarında güvenlik ve barış içinde yaşayamayacaklarını hatırlatma amacını taşımaktadır. Aynı zamanda operasyonlar işgalcilere hangi şartlar altında olursa olsun sessiz kalmayacağımızı da göstermektedir.
Bu cihad devam edecektir. Biz 1 Temmuz'da ve daha başka şekillerde bize teklif edilen vaatlere aldırış etmiyoruz.
Şehadet Operasyonu ile ilgili bildirinizi neden Beyrut'ta yayınladınız da işgal edilmiş topraklar üzerinde yayınlamadınız? Ayrıca Nafiz Ahram'ın söylediği "Bu operasyon İsraille aramızdaki suskunluğu gayrı resmi olarak bozmuştur" sözünü yorumlar mısınız?
Öncelikle şunu belirteyim ki biz bildirilerimizi Şam'dan veya Beyrut'tan yayınlamıyoruz. Biz bildirilerimizi işgal edilmiş topraklarda yayınlıyoruz. Ancak, bu bildirilerin te'kidi Beyrut veya Şam'da tamamlanıyor.
Beyrut'ta olana gelince; bu bildiri işgal altındaki kardeşlerimizle irtibat kurulduktan sonra yayınlanmıştır.
Nafiz Azzam'a göre -ki kendisi harekettendir- söylenen açıklama ise tamamen yanlış olup kesinlikle böyle bir söz söylememiştir.
Şehadet operasyonuna gelince bu operasyon Mahmud Havace'nin intikamını almak için düzenlenmiştir. Bu operasyon bir kez daha suskunluğun işgalciler var olduğu sürece olmayacağını ve İsrail'i tanımadığımızı göstermiştir.
Arap ülkelerinin Filistin davasına bakışları bugün için sizce nasıldır?
Maalesef Arap ülkelerinin şu andaki durumu zulmün önünde elleri bağlamak şeklinde tezahür etmektedir. Oysa bu ülkelerin Filistin halkları için ellerini uzatması gerekir.
Biz Kudüs'ü, Filistin'i ve bütün ümmeti savunmak için şehitler veriyoruz. Ancak Amerika'ya bağımlı ülkeler aynı zamanda İsrail'e de boyun eğiyorlar demektir. Ancak bu sözlerimle örgütlerin ve halkların yardımlarını kasdetmiyorum. Çünkü biz biliyoruz ki Arap ve müslüman halklar cihadımızın yanında yer almaktadırlar. Bu yardımlaşma siyonist düşmana tabi olan zalim yöneticilerin düşmesi için de yardımcı olacaktır.
Şihabi ve Şahak arasındaki Washington görüşmeleri herhangi bir ittifak/anlaşma ile sonuçlanabilir mi?
Ben şu ana kadar ismi barış olan bir şeyin ne Oslo ne de Araba Vadisi'nde olduğunu görmedim. Bütün bu şovlar İsrail'in yerini daha da güçlendirmek için atılmış adımlardır. Burada şunu da söylemeliyiz; Suriye ile olan görüşmeler daha zor ve çözümü güç gözükmektedir. Çünkü Suriye Ürdün ve Arafat'ın yaptığı gibi hareket etmiyor. Zira Suriye bölgesel rolü yüzünden mücadele ediyor. Golan Suriye için ilk ve son dava demek değildir. Suriye Arafat ve Ürdün'ün kabul ettiği alçakça şartları kabul etmeyecektir.
Oslo Anlaşması'nın Filistinliler'e daha fazla hak ve inisiyatif vereceğini düşünüyor musunuz?
Oslo Anlaşması iki parçadan oluşuyor. Birincisi gizli, ikincisi bilinmiyor. Birincisinin sonuçları bugün Gazze'de sefillik ve baskı olarak karşımızdadır. Bu anlaşma görevini yerine getiriyor. Meçhul olan ise, gelecek merhalede belli olacak. Hiç kimsenin bunu bilmesi mümkün değildir. Yalnız şunu sorabiliriz. Eğer birinci kısım bütün bunlara neden oldu ise ikincisi kim bilir neler meydana getirir?