Sırtımızı, Sevgi ve Kardeşliği Örgütleyen Bir Nebi Sıvazlamıştı

Ali Değirmenci

Küçük de olsa kendi dünyalarını, kendi minyatür cennetlerini kuramayanlar, dış dünyanın, başkalarının etki ve dayatmaları karşısında tökezleyip gerilerler.

Önemli olan başkalarının size, iyelikleri altındaki evlerini açıp açmamaları değildir, önemli olan, sizin gerçekten bir "ev" sahibi olmanız, kolektif bir salih ameller yurdu oluşturabilmenizde.

Bugün uçsuz bucaksız bir şantiyeye dönüşmüş durumda dünya. Ancak temeli hak üzere atılmayan, azığı erdem olmayan, harcında hakiki ter ve gözyaşı bulunmayan, alabildiğine dünyevi niyetlerle kurulan çürük binalarla dolu her yer. Dünya bir ideoloji çöplüğü artık. Bir kaçkınlar, münkirler yurdu. Bir düş kırıklığı mekanı. Cehennemde cennet arayan, şaşkın, obur ve güdük insanların viranesi.

Liberalleşmeye, küreselleşmeye "zamanın gerçekleri" bahanesiyle kayıtsız şartsız teslim olanlar; evinden kaçan, kendi evinden tiksinen insanlardır aslında. Onlar Mehlika Sultan'a âşık gençler gibidirler. Doğru dürüst bir ev kuramamış, kurduklarını da ıslah ve tashih edememişlerdir. Gözlerini başkalarının evlerine dikerek büyümüş, kendilerini inkâr ederek adam yerine konmayı ummuşlardır. Derilerini kazıyan inkarcı zenciler gibidir onlar ve ağızları herkesten daha fazla kalabalıktır.

Abdestsiz namaz kılmaya kalkışanlar onlardır.

Kendi mahallelerini terk eden; kendi giysilerinden, örtülerinden, ezgilerinden bilgilerinden, isimlerinden hatta çokça namuslu oluşlarından utananlar onlardır.

Resimlerini yakanlar, şarkılarını unutanlar ve kalemlerini toprağın dibine gömenlerdir onlar.

Kitab'ı okuyup anlamak yerine onun üzerine körler, sağırlar ve dilsizler gibi kapaklanıp kalanlar onlardır.

Onlar yenilgiye her zaman teşnedirler. Kardeşlerini sırtlarından vurmasalar bile, onların arkasından gülerek, onları küçümseyerek konuşurlar.

Oysa her şeye rağmen beraber olabilmeyi, birlikte ağlayıp sevinebilmeyi önemsemek gerekiyor. Evimizi, mahallemizi inşa etmek, onun üstüne titremek, oradan dünyaya bakmak gerekiyor. Kuşatılmışlığı içselleştirmek yerine; kuşatmaya, anlamaya, gerektiğinde iletişim kurmaya çalışmak tercih edilmeli. Teklif edilen şey; dört duvar arasına sıkışıp dünyaya kulaklarını tıkamak değil. Üzerimize kirli bir örtü çekmeye çalışanlara, diri seslerle ve aydınlık yüzlerle cevap vermek. Kendisi olamamak; başkalaşmayı, yabancılaşmayı çoğaltıyor çünkü.

Çünkü biz, sevgi ve kardeşliği örgütleyen bir Nebi'nin bağlılarıyız. Aynı Kitab'ın kardeş kıldığı çocuklar!.. Elbette yardımlaşacak, biriktirecek ve paylaşacağız. Kızgınlığımız, acı çekenlere ve bir yol ararken incinenlere değil. Şaşkın şaşkın dolaşmayı bir şey sananlara, arsızca çekip gidenlere ve kendini inkâr edenlere sitemimiz. Duayı ve sevgimizi hak etmeyenleri elbette eleştireceğiz. Herkesi her şeye rağmen seviyor görünmek de ancak şarlatanlıktır!

Buradayız. Hak edilmiş hüzünlerin içinde. İnsan kalmakta ısrar ediyoruz.

Ve herkes bilsin ki, "Evimiz Satılık Değil!"