Ses yükseldi:
Şiğiir!
Kıt'a dur!
Halk baktı sesin yönüne.
Tınmadı
Şapka düşmüştü bir kez.
Trap, trap.
Parladı
Yeniden şiir
Yürüdü
Öz göğsünden halkının.
Ah,
Ne hoştur şimdi hanımelleri
hele erguvanlar altında boğaza karşı
Elif cüzüyle koşan çocuklar.
Şiğiir!
Kıta dur!
Durur mu hiç şiir?"
Süleyman Çelik, (Şiğiir! Kıt'a Dur!) Düş çınarı, Temmuz-Ağustos 1997)
Durmuyor şiir. Hayat durmuyor çünkü. Hayattan beslenen şiir, hayatı besliyor aynı zamanda; damıtıyor, inceltiyor ve çoğaltıyor. Besini hayat olmayan şiirin kıt'aları duruyor, nefesi daralıyor; şiir soluksuz kalıyor. Şiiri soluksuz bırakmamak için çırpınmalı şairler; hayat taşımalılar şiire ve yüreklerini akıttıkları apak kağıtlar, yarınları kuracak manifestolar olmalı.
Beyan Yayınları, bir çırpıda 16 adet şiir kitabı yayınladı. Sade ve estetik kapak tasarımlarıyla dikkat çeken şiir kitapları hakkında Beyan Yayınları Editörü Ali Kemal Temizer'in görüşlerini aldık. Beyan'ın bu çabasının, şiirin tıkanan damarlarına hayat katıcı bir katkı sunmasını temenni ediyoruz.
- Uzun yıllar, araştırma ve fikir kitaplarına dayalı yayın politikasının ardından, bir şiir bombardımanı ile okurların karşısına çıktınız. Bu, bir defaya mahsus bir durum muydu; yoksa bundan sonra da şiire devam edecek misiniz? İşin ekonomik yanını da hesaba katarak, şairlere kapı aralamaktaki yaklaşımınızın gerekçesini öğrenmek isteriz.
- Yayıncılığı, hayatın her alanına ilişkin kitaplar yayınlamak olarak algıladığımız için, şiir kitapları yayınlamayı bir farklılık olarak görmüyoruz. Böyle bir seriye geç başlamış olduğumuz doğrudur. Bunun sebebi, yayınlarımızı münferit kitaplar halinde değil, bir seri bütünlüğü içinde sunma arzusudur. Her serinin de bir editör kontrolünde olmasını istiyoruz. Şiir dizisi konusundaki zorluğumuz bir editör eksikliğiydi. Bunumda değerli şair Metin Önal Mengüşoğlu'yla çözümledik. Bu seri, ağırlıklı olarak onun eseridir. Kısmet olursa şiir serimizi devam ettirmeyi düşünüyoruz. İlk etapta çıkardığımız 16 kitaptan sonra, şu ana kadar yayın sırasına girmiş 10'a yakın kitap daha var. Yakın bir zamanda onlar da gün yüzüne çıkmış olacaklar.
- Türkiye'de gerek sistemin dayatmaları, gerekse de toplumsal dinamikler açısından şiiri besleyici malzemeler oldukça fazla olmasına rağmen, şiirin bu malzemelerden fazlaca yararlanmadığı noktasında bir kanaat hâkim. Sanki şiir, akıp giden hayatın dışında bir yerlerden besleniyormuş gibi bir görünüm var. Bununla birlikte, şiire, ilgi de, hiç azalmadan, halta, artarak devam ediyor. Bu noktada, şiire yer veren bir yayınevi olarak düşünceleriniz nelerdir?
- Biz şiire yabancı olmayan bir toplumuz. Yüzyıllardan beri acılarımızı, sevinçlerimizi, aşklarımızı ve öfkelerimizi hep şiirle dile getirdik. Mehmet Akif örneğinde olduğu gibi, en ciddi fikirlerimiz bile, şiir yoluyla anlatıldı. Hikaye, roman, tiyatro gibi türler bu toplumun hayatına sonradan girdi. Buna rağmen şiirden daha etkin oldular ve bugün de daha gözde durumdalar. Batı kaynaklı bu yeni türler modern şiiri de kendi kaynağına yöneltti. Dolayısıyla modern şiir, toplumsal boyuttan çok. bireysel olanı ön plana çıkardı ve şiiri kişiselleştirdi. Bugünkü şiirin toplumsal hayatın dışında kalması, insanların ortak acılarını veya sevinçlerini yansıtmamasının sebebi, beslendiği kaynaktır. Bundan dolayı, çok sayıda insanın şiirle ilgilendiği varsayılsa bile, bu ilginin, insanın içlerinde kök salan bir uzantısı yok. Çok yüzeysel kalan bir ilgi bu. Bir korkuyu aşmak veya bir sevinci paylaşmak için aklında iki satırlık bir şiir kırıntısı taşıyan insan bulmak o kadar zor ki.