Şeytan Üçgeni

Bahattin Yıldız

Bildiğiniz gibi devlet terörü gündemdeyken "terör" ve "İslamcı terör" 21. yüzyılın güvenlik paranoyası haline getirildi. Bir çok müslüman ülkede bu amaçla İslami hareketlere karşı geniş çaplı tasfiye operasyonları uygulandı. Eğitim müfredatlarından, finansal yapılarına kadar yapısal değişiklikler dayatıldı.

Bu yeni süreçte "terör", "devlet terörü", "İslamcı terör" söylemini ve bir uluslararası müdahale enstrümanı olarak "terör"ü nasıl tanımlıyor, yaşanan süreci nasıl algılıyorsunuz?

1990'dan sonra terörizmin tarifi ABD'nin keyfine ve uzmanlık alanına bırakıldı.

Özellikle 1990'dan sonra terörizm, güçlü ve donanımlı olanın zayıfa, arkasıza ve çaresize karşı alabildiğine kullandığı bir yöntemdir. Bu yöntem kimin tarafından uygulanırsa uygulansın, başarısı ne olursa olsun, dünya kamuoyunun kin ve nefretini kazanmaktadır. Bu nefret yarın terörizmin başını çeken ülkelere karşı dönen bir silah olabilir. Clinton'un 30 Temmuz 1996'da "Terörizm 21.yy boyunca bizim güvenliğimize karşı yöneltilmiş en anlamlı tehditlerden biri olacak." demesine rağmen ABD bu yüzyıla bütün insanlığın nefretini çeken bir terörist hızıyla girdi.

Bugün dünyada terörün bireye ve kitleye karşı en acımasız çeşitlerini uygulayan İsrail devlet örgütüdür. İsrail terörünün amacı Filistin'in elit kadrosunu yok etmek olduğu gibi – Ebu Cihad, Ebu İyad, Fethi Şikaki vb. – Filistin halkına da öldürme, barınaklarını ve ticarethanelerini yakma, yıkma terörünü uygulamaktadır. ABD ve İngiliz korumasındaki İsrail'i sanık koltuğuna oturtmak bir tarafa, bunu dillendirmeyi dahi hiçbir ülke yapamamakta. Fakat İsrail terörü bütün dünyada derinden derine bir Yahudi düşmanlığı oluşturmakta.

İsrail ve ABD'nin bu pervasız terörizmi, özellikle Müslümanlara karşı uygulanan devlet terörünü artırmaktadır. Bosna, Kosova, Çeçenistan, Keşmir, Arakan, Filipinler, Doğu Türkistan,  Özbekistan bunun en yakın ve önemli örnekleridir.

Peki ABD'nin özellikle Müslümanlar üzerine "terörist" yaftasıyla saldırarak bu kadar teröristçe davranmasının amacı nedir? ABD, İsrail ve İngiltere üçgeni, batı sömürgeciliğine karşı koyacak her türlü yükselişin önünü hiçbir değer kabul etmeden almanın uğraşısı içindeler. İsrail ardındaki bu iki güçle yerini ve geleceğini sağlama almak istiyor. Filistinlilerin insan üstü denebilecek dirençleri olmasa İsrail terörü hedefine ulaşmış olacaktı. İngiltere 1940'lara kadar bir asır elinde tuttuğu emperyal gücünün rüzgarını ABD işbirliğiyle hala var kılmak istiyor. ABD batının ağası, yani haçlının 'Aslan Yüreklisi' olduğunu anlatmak istiyor. Buna da yeni "Haçlı Seferi" diyor ve bütün utanmazlıklarıyla ezdikleri insanları da terörist ilan ediyor.

ABD'nin kısa ve uzun vadeli hedefleri bağımsız Müslüman stratejistler tarafından iyi incelenip ivedi sonuçlar ortaya konmalıdır. ABD, İsrail ve İngiliz üçgeni, Müslümanların ekonomik, medeni, siyasal ve eğitime dönük bütün çalışmalarını darmadağın etmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Bu üçlünün sudan bahanelerle, Ortadoğu'da, Afrika'da, Orta, Güney ve Uzak Asya'da yaptıkları gördüğümüz sonuçlar, daha ne desiseleri var(dır).

ABD'nin terörizm söyleminin ardına sığınıp estirdiği terörün birkaç örneğini düşünelim. Mesela, Dünya Ticaret Merkezi'nin bombalanmasını bahane edip Pakistan'daki iki üniversiteyi tarumar etti; İslamabat İslamic Üniversite ve Afganlı mücahitlerin Peşaver Babi kamptaki üniversitesi.

Bugün ABD, Sudan, Somali, İran, Irak, Afganistan başta olmak üzere bütün İslam coğrafyasında "Elm Sokağı"nın Fredy'si gibi dolaşmaktadır; ne uyuyan, ne de uyanık olan ondan emin değil. ABD özellikle bizim coğrafyamızda devlet terörünün öncüsü ve en büyük destekçisidir. Başka devletlere de ilham kaynağı olmaktadır. Bütün bunlara karşı çıkan, dini kimliğini korumaya çalışan, sömürülen dünyaya, ezilen insanlığa yeni bir ruh ve düşünce katmak isteyen fert, grup ve ülkeler ABD'nin terör listesine bir anda giriveriyor. İsrail ve ABD ikiyüzlülüğün en iyi örneğini sergiliyorlar.