ABD Büyük Ortadoğu Projesi'nin zeminini hazırlayadursun, Ortadoğu yeniden kaynamaya başladı.
Şeyh Ahmed Yasin'in şehadetiyle İsrail yeni bir dönem başlattı. Ardından ABD Irak'ta İsrail'i aratmayacak eylemlere imza attı ve Irak'ı da Filistin haline getirdi. Artık Irak'ta da intifada sesleri yükselmeye başladı. Tıpkı Filistin'de olduğu gibi, Şii-Sünni, solcu-sağcı, Baas'çı-İslamcı ayrımı ortadan kalkacağa benziyor. Iraklılar -hainler hariç- yek vücut işgalcilere karşı direnecekler.
Şeyh Ahmed Yasin'in şehadeti, İsrail'in gerilemesinin ilk adımı olacaktır. İleride tarih bu şehadeti, İsrail'in kendi kendini yok etmesinin başlangıcı olarak kaydedecektir. Dini, ırkı ne olursa olsun, vicdan sahibi her insan Şeyh Yasin'e yapılanın bir insanlık suçu olduğunu kabul ediyor. Şaron'u, Şaron gibilerini ve İsrail gibi davranan bir devleti evvela vicdanlarda mahkum ediyor. Bu vicdani mahkumiyet fikre ve amele dönüşecek, İsrail ve ABD yalnızlaşacaktır.
Şimdiki ABD ve İsrail gibi gücü elinde bulunduran devletler kısa zamanda dünya kamuoyunda yalnızlaşacaklar. Kamuoyu nezdinde mahkum edilen bu azgın güçler, yandaşı olan devletlerce de halklara rağmen uzun süre desteklenemezler. Başka ülkelerin zalim ve gaddar politikaları yüzünden, hükümetler, kendi halklarıyla kavgayı göze alamazlar. Şu anki tereddütler zamanla izole edilecek ve hükümetler kendi vatandaşlarının istekleri doğrultusunda politika belirlemek zorunda kalacaklar.
Bu insanlık dışı zulmü hiçbir hükümet kendi vatandaşına izah edemez.
Ayrıca İsrail'in yıllarca dünyaya yutturduğu "Yahudi mazlumiyeti" hikayesi de tarihe karışacak. Toplama kampları, insan yakan fırınlar, birbirinden koparılan aile fertleri gibi dramatik sahneler İsrail'i kurtaramayacak. Endüstriye çevirdikleri soykırım abartması da tarihteki hakiki yerine oturacak.
İsrail, Şeyh Yasin'i şehid etmekle kendini zor durumda bırakmıştır:
ABD bölgeden çekilmek zorunda kalırsa İsrail'in de başı daha fazla belaya girer. Sadece İsrail'in değil, ABD destekçilerinin de sonu hiç iyi olmaz.